İran’da Mahsa Amini’nin “ahlak polisi tarafından” baş örtüsünü “uygun” bir şekilde takmadığı için gözaltına alınmasının ardından yaşamını kaybettiği günden beri İran’da yaygın eylemler, protestolar devam ediyor. Mahsa Amini’nin adının son altı ayda en çok kullanılan hastag olduğu belirtiliyor.
Mahsa Amini’nin yaklaşık bir ay önce öldürülmesiyle birlikte başlayan protestolar pek çok kişinin beklentisinin aksine, İran rejiminin çok sert karşılığına rağmen giderek büyüdü, toplumsal bir özgürlük talebine dönüştü. Protestolarda kadınlar ön planda oldu ancak kadınlarla birlikte “Jin! Jiyan! Azadî!” sloganını atan erkekler de vardı. Bu kadar yaygınlaşan ve toplumsal bir talebe dönüşen eylemlere, protestolara çocuklar ve gençler de katıldı. Üstelik rejimin sert karşılığından hiç muaf değilken… Öyle ki Uluslararası Af Örgütü’nün raporuna göre bu süreçte en az 23 çocuk yaşamını kaybetti. İran İnsan Hakları adlı örgüte göre ise 17 Ekim itibariyle en az 27 çocuk yaşamını kaybetti, binlerce çocuk tutuklandı. Yaşamını kaybeden son çocuk 16 yaşındaki Asra Panahi oldu.
Asra liseye devam eden bir kız çocuğu idi. Okullarına yapılan polis baskını sırasında rejim yanlısı ve İran’ın dini lideri Ayetullah’ı öven bir marşı söylemeyi arkadaşları ile reddedince güvenlik güçleri tarafından dövülerek şiddete maruz kaldı. Hastaneye kaldırılan Asra ne yazık ki yaşamını kaybetti.
Yaşamını kaybeden ilk çocuklardan biri ise Youtube’da hazırladığı videolarla dinlediği müzikleri, danslarını, seyahat hayallerini paylaşan 16 yaşındaki Sarina idi. Sarina Uluslararası Af Örgütü’ne göre -ki kaynakları birincil kişiler- 23 Eylül’de İborz eyaletinin Gohardasht kentinde düzenlenen bir protestoda güvenlik güçleri tarafından coplarla dövülerek öldürüldü. Ancak İran yetkilileri bu olayı intihar olarak tanımladı.
Aynı günlerde yaşamını kaybeden bir diğer kız çocuğu ise Nika Shakarami. Asra ile aynı yaştaki Nika’nın da dövülerek ve cinsel şiddete maruz kalarak öldürüldüğü ve ailesinin rızası olmadan gömüldüğü iddiaları var. Ancak İranlı yetkililer Nika’nın da -tıpkı Sarina gibi!- bir binanın çatısından atlayarak intihar ettiğini söylüyor.
Çocukların ve gençlerin eylemlerini artıran ve yaygınlaştıran aslında bu iki olay olmuş. Ve pek çok okulda kız çocukları başörtülerini çıkartıp, yüksek sesle öfkelerini ve taleplerini dile getirmeye başlamış.
The Guardian’da yayınlanan bir haberde, 16 yaşındaki Elnaz neden bu eylemlerde yer aldığını ve taleplerini şöyle anlatıyor: “Mollaların ortadan kalkmasını istiyoruz. Annelerimizin onlara ne yapıldığını dünyaya anlatacak interneti yoktu ama bizim var. Nika ve hayatını kaybeden ancak haber yapmayan diğer tüm İranlı kız kardeşler için buradayım.”
Okullarda ders boykotları ve protestolar sürerken çocukların maruz kaldığı şiddete ilişkin BM Çocuk Hakları Komitesi iki gün önce bir bilgi notu yayınladı. Komite üyeleri bu bilgi notu ile İran yetkililerini, haklarının açık bir ihlali olan çocuklara yönelik her türlü şiddeti durdurmaya çağırdı. Komite ölenler arasında 11 yaşında bir oğlan çocuğunun da bulunduğunu ve güvenilir tanıklara göre bazı çocukların gerçek mermiyle vurulduğunu belirtti. Ayrıca birçok aileye güvenlik güçlerini aklamak için baskı yapıldığın da ekledi. Bilgi notunda çocukların okullarda tutuklandığı ve yetişkinlerle birlikte gözaltına alındığı, bazılarının işkence gördüğü yönündeki haberlere de değinildi. Vurgulanan bir başka konu ise İran’daki çocukların ifade özgürlüğü ve protesto hakkı oldu. Komite İran devletinin çocukların ifade özgürlüğü ve barışçıl protesto haklarına saygı göstermek ve onları korumakla yükümlü olduğunu belirtti ve “birçok çocuk, kendileri için önemli olan konularda görüşlerini bildirmek için protesto yapıyor. Seslerini duyurma hakları hiçbir güç tarafından engellenmemelidir” dedi. Komite üyeleri ayrıca çocukların maruz kaldığı her türlü ihlalin ve sorumlularının “yetkili, bağımsız ve tarafsız makamlar tarafından” etkili soruşturması çağrısını da yaptı.
Bu tür BM çağrılarının zor kullanan ve bunda herhangi bir beis görmeyen tüm devletlerde olduğu gibi İran devleti tarafından duyulup duyulmayacağını elbette öngörebiliriz. Ancak İran’da öngöremediğimiz bazı şeyler var sanki: Bir süre sonra “ortalık sakinler” diye düşünülen İran’da çocukların, gençlerin, kadınların sonuçları son derece ağır olan eylemlerine, özgürlük taleplerine devam etmeleri, bu konuda ısrarları ve belki de birbirlerine bulaştırdıkları cesaretleri. The Guardian’a konuşan16 yaşında Naznin’in sözlerine baksanıza: “Korkmuyorum çünkü kaybedecek bir şeyim yok. Protestolara katılmazsam zaten açlıktan ve yüksek fiyatlardan öleceğiz ya da hükümet Mahsa Amini gibi bizi de öldürecek”.