Mervan Özdemir
İran rejimine karşı Mahsa Amini’nin katledilmesi ardından başlayan özgürlük eylemleri tüm sıcaklığıyla devam ediyor.
Başta kadınlar ve Kürtler olmak üzere bu ceberut sistemin hışmına uğrayan herkes on yılların biriken öfkesi ve intikam duygusuyla sokaklardaki direnişini sürdürüyor. Kürtler, Beluclar, Azeriler, kadınlar ve gençler bir ağızdan diktatöre ölüm sloganları atıyor. Bununla da yetinmiyor; karanlığa ölüm talebinde bulunurken yaşamı da kadın ve özgürlükle özdeşleştiriyor. Sokaklar jin, jiyan, azadî veya zen, zendegi, azadi sloganlarıyla inliyor.
Dünya, Mahsa Amini’nin bir özgürlük isyanı ve fırtınasına dönüşen saçlarını konuşuyor. Rejimin örtmek istediği Mahsa Amini’nin her bir saç teli bir tufana dönüşerek Tahran, Loristan, Sine, Tebriz ve daha birçok kentte bir direniş melodisi eşliğinde dans ediyor.
Batı hegemonyası bilindik ucuz kınamalarını sürdürüyor. Zaten sözde tüm dünyanın ambargo uyguladığı İran rejimine ambargo uygulayacaklarını açıklıyor. Batı hegemonyası, Ortadoğu direniş geleneğini kendi oryantalist zihniyeti ışığında yorumluyor, kadınlara ve Ortadoğu halklarına kendi yaradılışlarına aykırı bir özgürlük vaadinde bulunmaya devam ediyor.
Oysa İran ve Doğu Kürdistan’da insanlar demokrasicilik oynayan bir Avrupa ülkesinde elinde kokteylle eylem yapmıyor. Yakalansalar idam edilecekler. Bir kurşuna denk gelseler katledilecekler. Yaşanan her bir an Ortadoğu’da onurun ve cesaretin dimdik ayakta olduğunu ispatlıyor.
Her bir kadının, gencin, Kürdün ve Bellucun sinesinde 5 bin yılın öfkesi ve acısı var; sesinde susmaya müptela olmuşların çığlığı var. Taşlara ve molotof kokteyllerine sarılmış eller…
Batı’nın oryantalist zihniyetini ve tüm ezberleri yerle yeksan ediyor eylemler. Afgan kadınları İranlı kadınları desteklemek için Taliban karanlığına rağmen göğsüne yönelen namluya ve sırtına inecek kırbaçlara aldırış etmeden direniyor.
Taliban diyorum; Batı’nın on yıllarca şeytanlaştırdığı ve şimdilerde ise resmi açıklamalarına dünya devi haber ajanslarında ve televizyonlarında yer verdiği karanlık Taliban! Öyle böyle meşrulaştıracaklar bu karanlığı. Öyle böyle meşrulaştırıyorlar en karanlık olanı. Ortadoğu insanı biliyor ve farkındadır Batı’nın özgürlük ve insanlık ölçülerinin menfaat olduğunu.
Batı zihniyetinden, oryantalizmden sıyrılmış bir bakış açısına ihtiyacımız var şimdilerde. Ortadoğu’da yaşanan gelişmeler sadece Ortadoğu’daki rejimlerin perdesini indirmiyor. Aynı zamanda Batı devletlerinin de maskesini düşürüyor bir bir.
İran’daki eylemlerin Ortadoğu’daki direniş geleneğinin zihniyetiyle yorumlanmaya ihtiyacı var. Bu eylemleri Ortadoğu’daki bilgelik geleneğiyle ele almalıyız ve bu geleneklerle kaybedilen cennetin ne olduğuna ve nasıl varılacağına cevap olmalıyız.
Ortadoğu, Batı’nın dayattığı tüm karanlıklara ve kendi eliyle inşa ettiği katil rejimlere rağmen direnmeye devam ediyor. Bir ısrardır bu direnişler. Kurtuluşun Batı’da değil, insanlığın ana topraklarında olduğunun ısrarıdır. Bir gelenek, bir kültür ısrarıdır. Kültürel olarak Batı’nın Ortadoğu halklarını hala manipüle edemediğinin ispatıdır da.
İranlı kadın aktivist Masih Alinejad bir sokak eyleminde, “Batı’ya ve özellikle Biden’a sesleniyorum. Batı’nın bize demokrasi getirmesini istediğimiz falan yok. O işi biz İran halkı olarak sokaklarda molla rejimiyle savaşarak zaten yapıyoruz. Sadece Batı’nın bu rejimi kurtarmayı bırakmasını istiyoruz” diye bağırmıştı. Ötesi yok.
Hazineler kaybedildiği yerde aranıyor ve ağaçlar yeniden kendi kökleri üzerinde yeşeriyor. Kutlu olsun.