Türkiye’nin giderek muhafazakârlaşmasına paralel olarak da artan kadın intiharlarının aslında birer cinayet olduğunu belirten Sosyolog Neslihan Şedal, aile ve birçok kurumun durumu görmezden geldiğini söyledi
Hikmet Tunç/Van-Jinnews
Türkiye’de her gün en az 5 kadın eril zihniyetin şiddeti sonucu yaşamını yitirirken, Van’da resmi kayıtlara göre geçtiğimiz ay 4 kadın “intihar” sonucu yaşamını yitirdi. Kentte yaşanan kadın ölümlerini araştıran ve aileleriyle görüşen Ahtamara Kadın Platformu üyelerinden Sosyolog Neslihan Şedal, her “intihar”ın sistem ve toplumsal yapıyla ilgili bir durum olduğunun altını çizdi. Olay anında ilk olarak hastane yetkilileri ve ailelerle görüştüklerini vurgulayan Şedal, “Yaptığımız görüşmeler sırasında birçok sebeple karşılaşsak da ilk olarak toplumsal, ekonomik, sosyal nedenler gözümüze çarpıyor” dedi.
‘Ölümlerin çoğu şüpheli’
Toplumsal sebepleri kurcalamak ve bunlarla mücadele etmenin tüm kadınların görevi olduğunu kaydeden Neslihan Şedal, kadın intiharlarında dikkat çeken bir diğer noktanın ise, çoğunun şüpheli ölüm olarak nitelendirilebilecek vakalar olması ve bu durumun hastane raporlarına yansımasına rağmen, polis tarafından bu şüpheli ölümlere yönelik herhangi bir tutuklamanın gerçekleştirilmemesi.
‘Dikkate alınmıyorlar’
Yaptıkları görüşmelerde “intihar” ettiği iddia edilen bir kadının ailesinin şüpheli ölüm olduğunu rahatlıkla dile getirebildiğini aktaran Neslihan Şedal, başka bir görüşmede bir kadının defalarca “intihar” edeceğini belirtmesine rağmen aile bireyleri tarafından hiç dikkate alınmadığını öğrendiklerini kaydetti. “Bir insan intihar edeceğini söylediğinde, onunla nasıl bir iletişime geçeceğimizi bilmemiz gerekiyor” diyen Şedal, “Platform olarak asıl amaçlarımızdan bir tanesi de bu kadınlarla seminerler, eğitimler vererek bu iletişim yollarını nasıl kuracağımızı öğrenebilmektir. Hepimizin bu eğitimleri alması gerekiyor” ifadelerini kullandı.
‘Her intihar bir cinayettir’
Görüşmelerin sonucunu aktarmaya devam eden Neslihan Şedal, her “kadın intiharı”nın aslında bir cinayet olduğunu ifade ederek, aile başta olmak üzere birçok kurum tarafından da üzerinin örtülmeye çalışıldığını aktardı. Sürekli bir gerekçelendirme durumu yaşandığını kaydeden ve birçok kadının ailesiyle yapılan görüşmelerde, ailenin ‘Zaten hastaydı, psikolojik sorunları vardı. Sürekli hayali kişilerle konuşurdu’ dediğini belirtti.
‘Mücadele etmemiz şart’
Kadın ve kadın kurumları olarak tek alternatifin mücadele etmek olduğunu söyleyen Şedal, “Kadınlar olarak öncelikle bilinçlenmemiz gerekiyor. Eğitim, toplumsal, ekonomik her boyutta kendimizi donatmamız gerekiyor. Her kadının gücü oranında ekonomiye katılması gerekiyor. Özellikle sadece erkeğin ekonomik kazancının olması kadın üzerinde tahakküm kurmasının temel nedenini oluşturuyor. Bunu ekonomik şiddet olarak da tanımlayabiliriz. Bunların her biri için mücadele etmemiz şart” dedi.
En küçüğü 9, en büyüğü 82 yaşında
Siirt’te 2000-2013 yılları arasında yaşanan kadın intiharları incelendi. Araştırmaya göre: İntiharların yüzde 40’ı köy, yüzde 25’i ilçe, yüzde 23,3’ü il merkezi, yüzde 11,7’si beldelerde gerçekleş ti. İntihar eden kadınların en küçüğü 9, en büyüğü 82 yaşında. Her 10 kadın in tiharının 6’sı 20 yaşından küçük kadınlar tarafın dan, 8’i 30 yaşından küçük kadınlar tarafından gerçekleştirildi. 16-20 yaş larda zirve yapan kadın intihar oranı ise, 31 yaş sonra sı ileri yaşlara doğru azalıyor.
TÜİK’in 2015 intihar verilerine göre; İntihar eden kadınların yüzde 18’ini 15-19 yaş grubundakiler oluşturdu. İntihar edenlerin yüzde 72,7’si erkek, yüzde 27,3’ü kadın. İntihar eden kişiler cinsiyete göre incelendiğinde, intihar eden kadınlarda en yüksek oran yüzde 18 ile 15-19 yaş grubu bulunuyor. İntihar eden kadınların yüzde 46’sının 30 yaşından küçük olduğu görüldü. Cinsiyete göre medeni durum incelendiğinde, 2015 yılında intihar eden kadınların yüzde 41,1’inin evli, yüzde 41’inin hiç evlenmemiş olduğu görüldü.