Uluslararası Af Örgütü, iki çalışanı Gaëtan Mootoo ve Rosalind McGregor’un intihara sürüklenmesi sonrası çalışanlarının durumu ile ilgili bir rapor hazırlattı. Raporda, çalışanlarının ölümüne ilişkin örgütün kendi içindeki sorunların tespiti ve çalışanların genel refahı için bir yol oluşturması amaçlanıyor. Raporda, karşılaştıkları cinsiyete, ırka ve statüye dayalı ayrımcılık ve taciz vakaları da yer alıyor. Rapor, örgütün 680 çalışanına açık olarak hazırlanan ve 475 kişinin sorulara verdiği cevaplar üzerinden hazırlandı. Rapora göre, ankete katılanların yüzde 19’u bir yıldan daha az süredir kurumda çalıştıklarını, yüzde 81’i bir yıldan daha fazla çalıştıklarını, bunların yüzde 32’si ise 5 yıldan uzun süredir çalıştıklarını belirtiyor. Ankete katılanların yüzde 72’sini kadınlar oluştururken, yüzde 61’i Avrupa’da yaşıyor.
Irkçı ve cinsiyetçi saldırı
Hazırlanan rapora göre; çalışanların yüzde 39’u doğrudan Af Örgütü’nde çalışmanın sonucu olarak kendilerinde zihinsel ve fiziksel rahatsızlıkların geliştiğini doğruluyor. Çalışanlar aşırı stres, kaygı, depresyon, baş ağrısı, panik atak, kendini yalnız hissetme, tükenmişlik hissi, uykusuzluk ve bel ağrısı gibi sorunlardan yakınıyor. Ayrıca raporda, kurumdaki gücün kötüye kullanıldığı, bunun dışında ayrımcılığa dayalı ırkçı ve cinsiyetçi vakaların yaşandığı belirtiliyor. Birçok çalışan çeşitli açılardan cinsiyet ve ırk temelinde ayrımcılığa uğradığını, renk ve LGBTİ+ üzerinden saldırıya maruz kaldığını ifade ediyor.
KADIN SERVİSİ