Kandıra 1 Nolu F Tipi Kapalı Cezaevi’nde 2022 yılında intihar ettiği iddia edilen ancak vücudunda darp izleri bulunan Duygu Koral’ın dosyasına dair konuşan avukatı Eren Keskin, ‘Her telefon konuşmasında cezaevinde kendisine şiddet uygulandığını söylüyormuş’ dedi
Tecrit, sürgün ve keyfi uygulamalar ile gündem olan cezaevlerinde son üç yılda onlarca tutuklu hayatını kaybetti. Kimi cezaevi koşullarından kaynaklı kimi de şüpheli şekilde hayatını kaybederken, sık sık ölümlerle anılan cezaevlerinden biri ise Kandıra 1 Nolu F Tipi Kapalı Cezaevi.
İntihar denildi
Ölümlerin ilki Garibe Gezer’in Kandıra 1 Nolu F Tipi Kapalı Cezaevi’nde 9 Aralık 2021 günü katledilmesiydi. Yine aynı cezaevinde 20 Mart 2022’de adli tutuklu Duygu Koral cezaevi idaresinin iddiasına göre “yaşamına son verdi” denilerek şüpheli bir şekilde hayatını kaybetti.
Gezer ile aynı savcı bakıyor
Yaşamını yitirmeden önce annesine telefon görüşlerinde sık sık gardiyanlar tarafından ağır şiddete uğradığını anlatan Koral’ın otopsisi sonrasında vücudunda çok sayıda darp izi ile morluk olduğu görüldü. Yine Koral’ın şüpheli ölümüne dair dikkat çekici bir nokta ise Kandıra Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından olaydan bir gün sonra 21 Mart’ta başlatılan soruşturmaya Gezer’in dosyasına bakan ve tecavüze uğradığını söylemesine rağmen ifadelerini geçirmeyen savcının bakması oldu.
Şiddet uyguladığını iddia ettiler
Savcılık, olaya dair baş gardiyan ve başka bir gardiyanı tanık olarak dinlerken, gardiyanlar, birbirleriyle aynı cümleleri paylaştıkları ifadelerinde ise 40 kilo olan Koral’In kendilerine saldırarak şiddet uyguladığını ve yaraladığını iddia etti. Henüz soruşturmada hiçbir gelişme kaydedilmeyen ve otopsi raporu beklenen dosyaya dair konuşan Koral’ın avukatlarından İnsan Hakları Derneği (İHD) Genel Başkanı Eren Keskin, Koral’ın ölümündeki şüphelere dikkat çekti.
Hayat dolu biri
Koral’ın 28 yaşında olduğunu ve 2 yıl ceza aldığı bilgisini paylaşan Keskin, “Tarsus Cezaevi’nden Kandıra’ya çok yakın bir zamanda nakledilmiş. Ailesinin söylediğine göre hayat dolu, ölümden çok korkan, hiçbir zaman ölümü düşünmeyen, son zamanlarda fiziksel sağlığı da iyi olan bir kadın” dedi.
Kendisine dayatılana itiraz ediyordu
Gezer’in hayatını kaybetmesini hatırlatan Keskin, “Burada ilginç olan şu, biz Kandıra Cezaevi’nin bu anlamda şüpheli bir cezaevi olduğunu Garibe Gezer olayında çok yakından biliyoruz. Aslında yapıları birbirine çok benzeyen iki kadın Garibe ile Duygu, itiraz ediyorlar. Garibe de kendisine yapılan tüm dayatmalara itiraz eden ve bunun için kavga eden bir kadındı. Duygu da adli bir mahpus ama haklarını savunan bir kadın ve kendisine yönelik dayatmalara hep itiraz ediyor, karşı çıkıyor ve tartışıyor İnfaz Koruma memurları ve cezaevi müdürüyle. Yani benzer bir kişilik yapıları var” sözlerini kullandı.
İçerden kapı kilitlenemez
Olay günü gardiyanların iddialarına göre akşam saat 20.00 sıralarında kendisinden ses gelmeyince şüphelendiklerini belirten Keskin, “İlla ses mi çıkarması gerekiyor bir mahpusun. Arama yapmak üzere içeri girildiğinde de güya banyonun kapısını içeriden bir şekilde kilitlemiş diyorlar. Bizler yıllardır cezaevlerine gidip gelen insanlarız. Cezaevlerinde mahpusların kullanacağı bir kilit yoktur. Hiçbir kapıyı bir mahpus içeriden kilitleyemez, böyle bir şey olamaz. Akıl dışı bir yalan bu. Banyonun kilitli olduğunu ve banyoyu açtıklarında da duşa asılı olarak bulunduğunu söylüyorlar. Ne ile asıldığını hiç kimse söylemiyor ifadelerde. Ne ile duşa asılmış? Bir insan vücudunu çekemez çünkü bir duş başlığı. Duş başlığına kendisini asmış olarak bulundu diyorlar” cümleleriyle şüpheli ifadeleri ele aldı.
Nasıl hastaneye sevk edilmez
Ailesinin Duygu’nun otopsi sonrası fotoğraflarını çektiğini aktaran Keskin, “Bir an için Duygu’nun intihar ettiğini bile kabul etsek, kendi söylediklerine göre duygusal olarak o kadar kötü durumda olan bir insanı hastaneye sevk etme gereğini duymadan, nasıl tek başına bir hücrede bırakabiliyorsunuz ve şiddet uygulayabiliyorsunuz” şeklinde konuştu.
Annesine anlatmış
Tüm bu bulguların şüphelerini daha da arttırdığını vurgulayan Keskin, “Her telefon konuşmasında cezaevinde kendisine şiddet uygulandığını söylüyormuş. İtiraz ettiği, soru sorduğu ve karşı çıktığı için sürekli şiddet uygulandığını ve dövüldüğünü annesine ölmeden önce zaten telefonda anlatıyormuş” dedi.
Sesleri duyulmuyor
Kandıra Cumhuriyet Başsavcılığı’nın olaydan bir gün sonra soruşturma başlattığını ve henüz bir gelişme yaşanmadığını dile getiren Keskin, “Özellikle adli mahpuslar hiçbir şekilde seslerini duyuramıyor, korkuyorlar konuşmaya. Geçenlerde Hendek Açık Cezaevi’ne gittik, oradaki kadınların çoğu kamuoyuna yansımasını bile istemiyor korktukları için daha fazla baskı uygularlar diye. Siyasi kadın mahpuslar tabii ki daha bilinçli ve mücadeleci ama kim bilir adını bilmediğimiz daha Duygu gibi kaç kadın var. Belki intihar noktasında ya da öldürülebilecek kaç kadın var” diyerek ölümlerden devletin sorumluluğuna işaret etti.
Haber: Marta Sömek / JINNEWS