17 Ağustos depreminin 19. yıldönümünde birçok merkezde anmalar yapıldı. 17 Ağustos ve Van depremlerinden ders çıkarılmadığını belirten İnşaat Mühendisleri Odası, ‘Bilimsel planlama ilkelerini esas alan kentleşme politikalarının hayata geçirilmesi gerekiyor’ dedi
TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) İstanbul Şubesi’nde 17 Ağustos 1999 depreminin 19. yıldönümü dolayısı bir rapor hazırladı. Felaketin üzerinden yıllar geçmesine rağmen ülkenin deprem güvenliği açısından iyi durumda olamadığını belirtildiği raporda İMO, “Her an deprem tehlikesi ile karşı karşıya olan ülkemizde, kısa süreli ve acil olan bazı önlemlerin bile alınamadığı, para uğruna var olan risklere yeni risklerin eklendiği görülmektedir” denildi. Raporda, “İstanbul ve büyük şehirler başta olmak üzere deprem sonrası insanlar dışarı çıktıktan sonra gidebilecekleri, toplanıp ihtiyaçlarını karşılayabilecekleri boş alanlar kalmamıştır. Bu alanlar AVM ve gökdelenlere dönüşmüştür” vurgusu yapıldı. İMO raporda, toplanma ve boş alanların inşa edilmesinin ise şöyle sonuçlandığını belirti: “
- Sel ve su baskınları doğal bir hal aldı, afete dönüştü.
- Isı adaları oluştu iklim değişti. 4Havalar düne göre çok daha fazla kirlendi.
- Kentlerimiz depreme hazırlıklı değil.
- Yeni inşaat ve kentsel dönüşüm uygulamaları sosyal ve toplumsal sorunları artırdı.”
Bu anlayışa son verilmeli
Yaşanılacak orta büyüklükte bir depremde bile yapıların hasar görmesi ve can kayıplarının ortaya çıkması yapı stokunun büyük bir risk altında olduğunu gösterdiğine vurgu yapılan raporda İMO, “Daha güvenli ve yaşanabilir yerleşim yerleri ve yapıların üretilmesi deprem risk yönetiminin temel amaçlarındandır. Bunu sağlamanın en etkili yolu; yerleşim planlarında ana riskleri göz önüne alarak, gerekli düzenlemeleri yapmak için “Deprem Yönetmeliklerini” ödünsüz bir şekilde uygulamak gerekiyor” ifadelerine yer verdi. Yetkin mühendislik yasasının çıkarılması gerektiğine vurgu yapan İMO, “Her yıl çok sayıda mühendislik diploması verilmesine rağmen kaliteli bir mühendislik öğrenimi yapılamamaktadır. Can ve mal güvenliğini sağlayan bir mesleğin insanları olarak; fiziki şartları uygun olmayan, öğretim kadrosu son derece yetersiz olmasına rağmen inşaat mühendisi diploması veren okullar açılmaktadır. Bu anlayışa son verilmelidir” vurgusunda bulundu.
Sütlüce en yakın örnek
24 Haziran seçimleri öncesi Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın öncülüğünde, Meclis tarafından oybirliği ile ülke tarihinin en kapsamlı “İmar affı”nın (İmar Barışı) çıkarıldığını ve 26 kez yenilendiğini hatırlatıldığı raporda İMO, “Oysa getirilmiş olan ‘İmar Affı’ ile kentsel dönüşüm arasında çelişkili bir durum ortaya çıkmıştır. Kentsel dönüşüm; parçacı bir anlayışla değil, bütünlüklü kent planlarının bir parçası olarak ele alınmalıdır” vurgusu yaptı. Ülkede binaların yıkılmasını için artık deprem olmasına bile gerek olmadığının belirtildiği raporda İMO, “Beyoğlu- Sütlüce’de bulunan şantiyede meydana gelen yıkım ve henüz imalat aşamasındaki inşaatlardan gelen çökme haberleri, bugün bile imalat ve denetim mekanizmalarının etkili çalışmadığını ve sistemin hala doğru işlemediğini ortaya koymaktadır” diye belirtti.
Kendisinden alınanı geri alıyor
İstanbul’u, Ankara’yı, Bursa’yı, Antalya’yı ve Tekirdağ’ı zaman zaman sel ve dere taşkınları önemli ölçüde etkiliyor. Son günlerde Rize, Ordu ve Giresun sel ve dere taşkınlarının hatırlatıldığı raporda İMO, “Bu olaylar doğanın kendisinden aldıklarınızı doğanın geri alması olayıdır!” diye belirtti.
İnsanlar için önlem alınmalı
İnsan yaşamının önemine vurgu yapılan raporda şu ifadeler kullanıldı: “2017 yılında yaşanan iş kazalarında 2000’den fazla insanımız hayatını kaybetmiştir. Bunların 1/3’ü inşaat sektöründe ortaya çıkan kayıplardır. Bu durum, insan güvenliği konusuna da yeterli ölçüde önem verilmediğini ortaya koymaktadır. Güvenli ve sağlıklı yerleşim alanlarının oluşturulması için afete duyarlı ve bilimsel planlama ilkelerini esas alan kentleşme politikalarının hayata geçirilmesi gerektiğinin altını önemle çiziyoruz.”
17 Ağustos’ta büyük hüzün
Yalova’da da büyük hasara neden olan Gölcük merkezli 17 Ağustos ‘99 depreminde yaşamlarını yitirenler felaketin 19. yıldönümünde birçok merkezde anıldı. Yalova’da depremde ölenler için 17 Ağustos Parkı’nda bulunan Deprem Anıtı’nda anma töreni düzenlendi. 2 bin 504 kişinin yaşamını yitirdiği 10 bin 201 bina ve iş yerinin yıkıldığı Yalova’da bu yıl düzenlenen törene siyasi partiler ve sivil toplum kuruluşu temsilcileri ile çok sayıda yurttaş katıldı. Aradan geçen 19 yıla rağmen acı dün gibi hissedildi. Büyük afetin simgesi olan Deprem Anıtı’na gelerek anıta çiçekler bırakıldı.
Van depremi fırsata çevrildi
Nasıl ki 1999 depremleri yapı imalatı dinamiklerinin değişmesi ve yapı denetim sisteminin kurulması için bir milat olarak kabul edildiyse, 2011 Van Depremi de “Kentsel Dönüşüm” için milat olarak kabul edildiğini belirten İMO şu ifadelere yer verdi: “2011 yılında yaşanan Van depremine kadar büyük tepki alan kentsel dönüşüm proje ve uygulamaları, 2012 yılında 6306 Sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Kanunu ile yasalaştı. Daire alanlarının küçülmesi kat sayısı ve daire sayısının artmasına neden olmakta, aynı sokak ve mahallenin altyapısı aynı kalmasına rağmen aile sayısı ve nüfusun artması kentin demografik yapısını bozarak fiziksel eşikleri zorlamakta, yeni trafik ve alt yapı sorunları yaratmaktadır.” Kentsel dönüşüm projelerinin “kentsel rantın” en yüksek olduğu bölgelerden başlandığını belirten İMO, “Bugünkü kentsel dönüşüm yasası ve var olan mevzuatlar; kentsel dönüşüm uygulamaları için temel beklenti olan, sağlıklı ve yaşanabilir bir çevrede, güvenli yapılarda oturmak anlayışını karşılayamamıştır. Yık-Yap anlayışı; bilimi, bilgiyi, mühendisliği ve kentleşme bilimini yok sayan bir anlayıştır. Bir taşeron bakışıdır” diye kaydetti. 1999 ve 2011 Van depremlerinden bile hiçbir dersin çıkarılmadığının görüldüğünü kaydeden İMO, “Para ve oy uğruna halkımızın can ve mal güvenliği tehlikeye atılmıştır” ifadesine yer verdi.
HABER MERKEZİ