‘Son 8 yılda cezaevlerinde yapılan açlık grevlerinde birçok insan canını vermiştir. Bu da kararlılık düzeyini ve Kürt sorununun çözümü için insanların canlarını dahi feda ettiklerini göstermektedir. İnsanlar ölmeden İmralı Cezaevi’nde yaşanan hukuksuzluğun kaldırılması ve avukatların, ailenin Sayın Öcalan ile görüşebilmesi gerekmektedir’
Hüseyin Aykol
Erzurum -Dumlu 2 nolu Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde tutulmakta olan İbrahim Toktaş, bazı yerleri cezaevi idaresi tarafından karalanmış olan 18 Ocak 2024 tarihli mektubunda şöyle diyor: “Kürt sorunu bizden önceki nesillerden bize kalmış bir sorundur; ama bizden sonraki nesillere bırakılamayacak bir sorundur. Sorunun daha çok yoğunlaştığı dönemlerde ilk yansımasını bulan yer cezaevleridir. Türkiye’de cezaevlerinin sayısı içerideki insanların sayısı, cezaların miktarı, cezaevlerinin şartları, hukuksuzlukları konularında dünyada olumsuz anlamda hafızalara yerleşmektedir. İmralı Cezaevi ise başlı başına bir infaz rejimine sahiptir. (burası idare tarafından karalanmış) İmralı’daki PKK’li tutsakların aile, avukat, ziyaretçi görüşü yapmaları engellenmektedir. Her başvuruda farklı ve akılla izah edilemeyecek nedenlerle engel olunmaktadır. Telefon, mektup gibi iletişim araçları da İmralı’ya özel bir şekilde kesinlikle engellenmektedir.
Hukuki açıdan da yaratılan bu durum devletin adaletinin Kürt halkına yaklaşımını ortaya koymaktadır. Bulunduğumuz yüzyılda Kürt halkının kendi dilini konuşamaması, eğitimini yapamaması, ekonomisini, diplomasisini, yönetimini yapmasının engellenmesi, insanlığa karşı suçtur. Binlerce yıldır bu coğrafyada yaşayan bu halka karşı zulümdür, işkencedir. Her gün Kürt ve Türk halklarının çocukları ölürken, adı konmamış bu savaş çarpıtılmaktadır. Kürt sorunu çözülmeden bu ülke ilerleyemez. Yıllardır var olan da budur. Bu nedenle Kürt sorununu çözmek için Sayın Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması, avukatları ve ailesi ile görüşünün önünün açılması gerekiyor. (burası idare tarafından karalanmış.)
27 Kasım 2023’te 100’den fazla cezaevinde ve binlerce siyasi tutsağın katılımı ile başlayan açlık grevi eylemleri İmralı’daki tecridin kaldırılması ve Kürt sorununun çözümü talebiyledir. Son 8 yılda cezaevlerinde yapılan açlık grevlerinde birçok insan canını vermiştir. Bu da kararlılık düzeyini ve Kürt sorununun çözümü için insanların canlarını dahi feda ettiklerini göstermektedir. İnsanlar ölmeden İmralı Cezaevi’nde yaşanan hukuksuzluğun kaldırılması ve avukatların, ailenin Sayın Öcalan ile görüşebilmesi gerekmektedir.”
***
İzmir – Kırıklar Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde tutulmakta olan kadim mahpuslardan gazeteci arkadaşımız Kenan Karavil, 22 Ocak 2024 tarihli faks mesajında şöyle diyor: “19 Aralık tarihli yeni yıl kartınızı aktarmalı olarak aldım. Bunun nedeni, istemim olmadan 23 Haziran 2023 tarihinde bu cezaevine getirilmiş olmamdır. Oysa buraya gelir gelmez, size yazmıştım. Öyle anlaşılıyor ki, gönderdiğim mektup size ulaşmamış. Bu cezaevleri hakkında bilginiz vardır. Burada 21 arkadaş kalıyoruz. Beşi ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası almış kişiler. Diğerleri ise benim gibi süreli hapis cezası alanlar. Ancak benim gibi süreli hapis cezası alanlar da, adeta ağırlaştırılmış hapis cezası almışçasına aynı statüye tabi tutuluyoruz. Böylesi bir uygulamanın gerekçesi olarak eşit davranıldığı söyleniyor.
İlgili tüm mercilere bu durum hakkında yazdık ama herhangi bir dönüş olmadı. Cezaevimiz üç katlı. Bizler 2. katta kalıyoruz. Her koridorda 6 arkadaş tekli hücrelerde kalıyor. 22 saat hücredeyiz. 2 saat için de havalandırmaya çıkarılıyoruz. Onun dışında herhangi bir aktivite yok. Aslında yazdığım mektupta bunları size geniş geniş yazmıştım ama ulaşmamış; öyle anlaşılıyor. Neyse faks olmasından kaynaklı kısa ve öz yazıyorum. Kişisel durumum da gayet iyi. Zamanımı okuyarak dolu dolu geçiriyorum. Dediğim gibi bu faks metnini hızlıca seni bilgilendirmek için yazdım. Umarım en kısa zamanda size ulaşır. Yeni yılınızı da kutluyorum.”
* * *
Kırıkkale F Tipi Cezaevi’nde tutulmakta olan kadim mahpuslardan Resul Kocatürk, 22 Ocak 2024 tarihli mektubunda şöyle diyor: “28 Aralık tarihli yılbaşı kartını aldım. Mektubumun sana ulaşmış olmasına ise ayrıca sevindim. Artık posta işleri öyle bir hal aldı ki, gönderdiğimiz bir mektubun yerine ulaştığını öğrendiğimizde seviniyoruz. Eskiden ulaşmaması istisna bir durum iken yeni zamanlarda ulaşması istisna bir durum haline geldi. PTT ve hapishane el birliğiyle üzerine kilit vurulmuş insanların en hayati iletişim aracı olan mektup haklarını sınırlamak hatta bitirmek için yapmadıkları kalmadı. Normal posta mektupları genellikle alıcılarına ulaşmayınca en azından garanti olsun, muhatabına ulaşsın diye taahhütlü olarak göndermek için başka şeylerden kısarak ek mektup bütçesi oluştururduk.
Maalesef özellikle posta kutusu adreslerine gönderdiğimiz (çoğunluklu ailelerimiz, dostlarımız mesai saatleri içinde ev adresinde bulunmadıklarından işlevsel olan posta kutusu adresiydi) mektupların bekleme süresini akla ziyan şekilde 30 günden 3 güne indirmeleri bu olanağı da büyük oranda ortadan kaldırmış oldu. Maalesef artık taahhütlü posta gönderdiğimiz üç mektuptan ikisi ‘süresi doldu’ gerekçesiyle iade geliyor. Bunlardan biri de senin iş adresine gönderdiğim mektuptu. Önce iade geldi; yeniden gönderdim; derken iki arada bir derede kayboldu. Bu mektubumu posta kutuna taahhütlü gönderiyorum; umarım elinize geçer.
Hakkımda yapılan İnsan Hakları Derneği (İHD) açıklamasını, haberi BirGün gazetesinde okuyan dostlardan duydum. İyi oldu. Bu vesileyle İHD’nin yönetici ve üyelerine teşekkür ediyorum. Maalesef tedaviye ulaşma şartlarımız her geçen gün daha da olumsuz bir boyut almaya başladı. Birkaç haftadan bu yana asker onursuzca aramalar dayatarak hastane sevklerini tamamen tıkadı. Geçen hafta Tıp Fakültesi Hastanesi’nde devam eden otoimmün kontrolü vardı ama asker götürmeyerek tedavimi engellemişti. Bugün de boyun fıtığı ve sağ omuzumda işkence kaynaklı oluşan sakatlanmadan dolayı uzman hekimin önerisiyle uygulanacak 10 günlük fiziki tedavi için kapı altına kadar götürüldüm ama arama sırasında soyunma dayatıldı. Yine kabul etmeyince hastaneye götürülmedim. Üstelik tedavimizi keyfi dayatmalarla engellemeleri yetmiyormuş gibi, bir de ‘aramayı engellemek’ gibi yalan-yanlış tutanaklarla disiplin soruşturması açıyorlar.”
MEKTUBU GELENLER:
İbrahim Toktaş – Dumlu 2 nolu Yüksek Güvenlikli CİK
Kenan Karavil – Kırıklar Yüksek Güvenlikli Cezaevi
Resul Kocatürk – Kırıkkale F Tipi Cezaevi
MAALESEF YİNE ZAM: Postaya yine zam geldi. En basit mektup, 15 lira yerine 20 liraya gidebilecek. Taahhütlü mektupların fiyatı ise 56 liradan başlıyor maalesef.
AMAN DİKKAT: 253 olan posta kutumun numarası 91 olarak değişti. Bu nedenle yeni adresim şöyledir:
Hüseyin Aykol
Posta Kutusu: 91
Yenişehir -ANKARA