İnsan Hakları Haftası dolayısıyla; İHD öncülüğünde birçok kentte açıklama, eylem, panel ve yürüyüşler yapılarak, hak ihlallerindeki artışa dikkat çekildi
Evrensel İnsan Hakları Bildirgesi’nin kabul edildiği, 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Haftası etkinlikleri çerçevesinde birçok kentte açıklamalar, eylemler, panaller ve yürüyüşler yapılmaya devam ediyor.
İnsan Hakları Haftası için Mêrdîn’de İnsan Hakları Derneği (İHD), Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD) ve Mêrdîn Baro’su tarafından yapılan açıklamada Türkiye’deki hak ihlallerine dikkat çekilerek, yaşananların tecridin toplum üzerindeki hayalet gölgeleri olduğu vurgulandı. Açıklamada, tecride ve insan hakları ihlallerine son verme çağrısı yapıldı.
Baro binası önünde yapılan açıklamayı İHD Mêrdîn Şube Eşbaşkanı Av. Hicran Erdinç okudu.
Hicran, toplumu insan hakları etrafında kenetlenmeye, devleti İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nde yer alan kurallara uymaya çağırdıklarını dile getirerek, “Fiili ihlal, yargısal ihlal ile perçinlenmektedir. Yüzyıldır devam eden bu cezasızlık politikası sonraki yaşam hakkı ihlallerinin zeminini ve nedenini oluşturmaktadır” dedi.
‘Tecrit Kürt orununu daha da derinleştiriyor’
Türkiye’de yargı mekanizmalarının tümüyle etkisiz hale getirilmek istendiğini AYM’nin dahi kapatılmaya çalışıldığını ifade eden Hicran, Türk Tabipler Birliği’ne ve HDP’li belediyelere kayyım atanmasına dikkat çekti.
Cezaevlerinde yaşanan hak ihlallerine değinen Hicran, “Türkiye hapishanelerinde; mahpuslar yaşamını yitirmeye devam etmekte, sevk ve sürgünler, işkence ve kötü muamele, tecrit ve izolasyon, infaz yakmalar, ailelerle görüş engelleri, haberleşme haklarının engellenmesi, haksız disiplin soruşturmaları gibi çok sayıda hak ihlali yaşanmaktadır. Başta İmralı Ada Hapishanesinde ve diğer siyasi mahpuslar üzerinde mutlak tecrit uygulanmaktadır. Tecrit buradan yayılarak bütün toplum üzerinde bir izolasyon yöntemi olarak bilinçli ve sistematik bir şekilde kullanılmaktadır. Hukuken keyfi siyaseten tamamen bilinçli, sistematik ve sürekli bir şekilde verilen gösteri, yürüyüş ve etkinlik yasakları ile sokaklar söz söylemek isteyen insanlara kapatılmakta, toplum birbirinden izole edilmekte, sosyal medyada cadı avı yapılmaktadır. Tüm bunlar ve nice benzeri örnekleri tecridin bir hayalet gibi toplum üzerindeki gölgeleridir. Tecrit aynı zamanda Kürt Sorununu daha da derinleştirmekte ve çözüm yolunu tıkamaktadır. Bu nedenle siyasi mahpuslar 27 Kasım 2023 tarihinden itibaren tecridin kaldırılması ve Kürt sorununun demokratik ve barışçıl çözümü talebi ile açlık grevine başladıklarını duyurmuşlardır” ifadelerini kullandı.
Hicran, konuşmasını, iktidarın insan hakları ihlallerine, Kürt halkı ile tüm toplum üzerindeki tecride son vermesi çağrısıyla noktaladı.
‘Barış Hakkı ve Tecrit’ konulu panel
İnsan Hakları Haftası etkinlikleri kapsamında düzenlenen ‘Barış Hakkı ve Tecrit’ konulu panele de Amed Barosu eski Başkanı avukat Cihan Aydın ile Asrın Hukuk Barosu avukatlarından Mazlum Dinç konuşmacı olarak katıldı.
‘Barış Hakkı’ konusunda konuşan Amed Barosu eski Başkanı Cihan Aydın, kanunlarda barış hakkının ne olduğu ve savaşı kışkırtıcı söylemlerin suç olduğunu söyleyerek barış talebinin yükseltilmesini belirtti.
Avukat Mazlum Dinç PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın barış çabalarına dikkat çekerek, “Sayın Öcalan İmralı’da hem Kürt mücadelesini hem de demokratik mücadeleyi daha da büyüttü” dedi.
Dinç, “AİHM kararlarının uygulanmaması ya da AYM kararlarının bugün uygulanmaması bu kadar gündemde iken, aslında Öcalan’ın yeniden yargılanması yönündeki AİHM kararının tanınmaması muhalefet tarafından bu kadar dile getirilmedi. Gelinen noktada aslında İmralı’da denenen bir yöntem, şu an istenildiği zaman, istendiği şekilde devreye konuluyor” ifadelerini kullandı.
Öcalan’a dönük hukuksuzluğun sona erdirilmesi konusunda ulusal ve uluslararası kurumların bir yaklaşımının olmadığını kaydeden Dinç, “Sayın Öcalan’ın bu kadar ağır bir tecrit altında tutulmasında siyasi saikler söz konusu” ifadelerini kullandı.
Amed’te yürüyüş: Kürt meselesini diyalogla çözün
Amed’de bulunan sivil toplum kurumları da İnsan Hakları Haftası kapsamında Ofis’te bulunan Konuk Evi önünden Koşuyolu Parkı’na kadar yürüyüş gerçekleştirdi.
Yürüyüşe, İHD, Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD), Amed Tabib Odası, Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV), Rosa Kadın Derneği, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP), Amed Barosu, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (HEDEP) Amed İl Eşbaşkanları Pınar Sakın Tekin ve Abbas Şahin, 78’liler Derneği ve çok sayıda kurum temsilcisi katıldı.
‘Temel hak ve özgürlükler rafa kaldırılmıştır’
Kitle adına açıklama yapan Amed Tabip Odası Başkan Elif Turan, insan haklarına saygı ilkesi ve demokrasi açısından oldukça kaygılı olduklarını belirterek, “Topluma uygulanan güvenlikçi politikalarla insan hakları ihlalleri normalleştirilmiş, demokratik değerler yok sayılmıştır” dedi.
Turan, Kürt meselesinin çözümsüzlüğünde ısrar, şiddet ve güvenlikçi politikaların hak ihlallerinin artmasına neden olduğunu belirterek, “Son yıllarda bölgede yaşanan çatışmalarda yaşamını yitiren militanların cenazelerinin ailelerine teslim edilmesi sürecinin uzaması ve cenazelerin teslim ediliş şekli, hukuk ve vicdan yok sayılarak kişinin hatırasına saygı ilkesi ve gömülme hakkını açıkça ihlal edilmektedir” ifadelerini kullandı.
Sağlık hakkının en temel hak olan yaşam hakkının güvencesi olduğunu ifade eden Turan, cezaevlerinde en temel haklardan olan sağlık hakkının ihlal edildiğini ve mahpushanelerin tutsaklar için birer işkencehaneye dönüştüğünü söyledi.
İmralı Adası’nda uygulanan tecritten de bahseden Turan, şu ifadeleri kullandı:
“Hapishanelerle ilgili bir diğer önemli ihlal konusu ise, başta İmralı Yüksek Güvenlikli F Tipi Kapalı Cezaevi olmak üzere birçok cezaevinde süregelen tecrit uygulamalarıdır. Hapishanelerdeki tecrit başta olmak üzere meydana gelen kategorik hak ihlalleri BM Mandela Kuralarına, CPT tavsiyelerine ve 5275 sayılı İnfaz Kanunu’na aykırıdır. Hapishanelerde kişiye özgü uygulamaların, insan hakları anlayışı ve insancıl hukukla bağdaşmayan bir durumdur. İmralı Ada Hapishanesinde bulunan Abdullah Öcalan, Veysi Aktaş, Ömer Hayri Konar ve Hamili Yıldırım’ın gerek avukat gerekse aile görüşlerinin ivedilikle yaptırılması yönünde çağrıda bulunuyoruz.”
Riha: Biatsız mücadele hala geri adım attırabiliyor
ÖHD, İHD ve Riha Barosu da İnsan Hakları Haftası etkinlikleri kapsamında ‘28 yıllık hakikat arayışı: Cumartesi Anneleri’ paneli düzenledi.
Panel’de konuşan İHD Eş Genel Başkanı Eren Keskin ise Cumartesi Annelerinin ilk nasıl bir araya geldiğini ve ilk eylemlerini anlatan davaya dönüşen kayıpların dava süreçlerinden bahsetti. Keskin, “Türkiye Cumhuriyeti Devleti bir politika olarak Birleşmiş Milletler (BM) Zorla Kaybetmelere dair sözleşmeyi imzalamıyor. Eğer bu sözleşmeyi imzalasa bu zaman aşamasını uygulayamayacak. O yüzden imzalamıyor. Dosyalar normal cinayet dosyaları olarak görülüyor. Dosyalarda delil toplanmadan ya da toplanan delillere her hangi bir şekilde dikkat edilmeden zaman aşımına uğruyor. Yani devlet, öldürüyor, yok ediyor, bunu herkes biliyor ama buna rağmen hukukun elindeki gücü kullanarak zaman aşımına karar veriyor” dedi.
Tüm bunlara karşı Cumartesi Anneleriyle birlikte mücadelelerini sürdürdüklerini hatırlatan Keskin, “Hiçbir şey için hiçbir zaman geç değildir. Resmi ideolojiyle mücadele etmeyi talep etmemiz gerekiyor. Biatsız mücadele hala geri adım attırabiliyor. Çünkü devlet gerçekten çok zor durumda” dedi.
HABER MERKEZİ