Ülkede yaşanan sorunlarının sebebi olarak AKP iktidarını işaret eden Fatma Biltekin, ‘Mezbahadaki ineğin de sokaktaki köpeğin de yaşama hakkı olduğunu kabul ettiğimizde eşit bir dünyada yaşıyor olacağız’ dedi
Ercan Kaplan / İstanbul
AKP iktidarının sokakta yaşayan hayvanların uyutularak katledilmesine dair hazırlıklarını yaptığı yasa teklifinin Meclis’e sunulması beklenirken teklife karşı kamuoyunda tepkiler devam ediyor. Yasa teklifi kabul edilirse belediyelerin barınaklarında bulunan sokak köpeklerinin fotoğrafları çekilerek kurulacak olan internet sitesine yüklenecek. Köpeklerin hayvanseverler tarafından 30 gün içerisinde sahiplenilmesi beklenecek. Belirlenen bu süre içerisinde sahiplenilmeyen sokak köpekleri, enjeksiyon yöntemi ile uyutularak katledilecek. Sahiplenilen ya da katledilen sokak köpeklerinden boşalan yerlere, sokakta bulunan diğer köpekler getirilecek. Bu teklifin gündem olmasının ardından ise hayvan hakları savunucuları başta olmak üzere her kesimden teklife tepki yağdı. Hayvan Hakları İzleme Komitesi (HAKİM) Koordinatörü Fatma Biltekin, sokak hayvanlarının yaşadığı sorunları ve hayvanları katletme yasa tasarısına dair değerlendirmelerde bulundu.
Makbul insan katliam yapıyor
İnsanın biricik olduğu ve yeryüzündeki her şeyin ona hizmet için var olduğu fikrinin yüzyıllardır insan yaşamını şekillendirdiğini belirten Biltekin, “Bu biricik insan ise makbul insanı temsil ediyor. Göçmen, lezbiyen bir kadınsanız makbul olmadığınız için cinsiyetçilikle, ırkçılıkla, homofobi ile mücadele etmek zorunda kalıyorsunuz. İnsan dışı hayvanlar da sırf başka türe mensup oldukları için daha aşağı görülüyorlar, buna türcülük deniyor. Hayvanlar her gün sokaklarda, barınaklarda, üretim çiftliklerinde, mezbahalarda, süt-yumurta çiftliklerinde, balıkçılıkta, avcılıkta, hayvanat bahçelerinde… hayatın her alanında sistematik olarak şiddete maruz bırakılıyor, ölüyor, özgürlüğü elinden alınıyor. Bu hayvanlar tıpkı bizler gibi hissedebilen; acıyı, mutluluğu deneyimleyebilen duygulu canlılar” şeklinde konuştu.
‘Eşit bir dünyada yaşıyor olacağız’
Biltekin, “Mezbahadaki ineğin de sokaktaki köpeğin de göçmen çocuğun da eşcinsel erkeğin de özgürce, korkmadan yaşama hakkı olduğunu kabul ettiğimizde yeryüzünün bir kaynak değil, hepimizin evi olduğunu anladığımızda daha adil ve eşit bir dünyada yaşıyor olacağız” çağrısında bulundu.
‘Öldürmek bir devlet politikası’
Tarih boyunca hayvanları yaşatmak için uğraşanlarla birlikte yok etmek isteyenlerin olduğuna dikkati çeken Biltekin, “Maalesef ki tarihimiz 1910 Hayırsız Ada katliamı gibi köpek katliamları ile dolu. 2004 yılında yürürlüğe giren Hayvanları Koruma Kanunu’na kadar da öldürmek bir devlet politikasıydı. Ancak bu politika ile sorunları çözemediler, bu yüzden 2004 yılında çıkan yasa belediyelere hayvanı kısırlaştır, tedavi et, aldığın yere bırak dedi. Ancak biz yıllardır belediyelerin bu hayvanları dağ başlarına attıklarına, bakımevlerinin içinde ölüme terk ettiklerine şahit oluyoruz” diye belirtti.
‘Belediyeler sorumluluktan kaçtı’
Belediyelerin bakımevi açmadığını ve kısırlaştırma da yapmadığını söyleyen Biltekin, “Tarım ve Orman Bakanı yılda ortalama 260 bin hayvanı kısırlaştırdıklarını söylüyor. 1389 belediyenin olduğu bir ülkede bu bir belediyenin ayda ortalama 15 kısırlaştırma yapması demek. Tek başına bir gönüllünün bile ayda bundan daha çok hayvan kısırlaştırdığı düşünülürse bu sayı kabul edilemez. 2021 yılında kanunda yapılan değişiklikle 2022 sonuna kadar 75 bin nüfusun üstündeki belediyelere bakımevi kurma zorunluluğu getirildi ancak bu sayılar da gösteriyor ki belediyeler yine sorumluluklarından kaçmış, Tarım ve Orman Bakanlığı da buna göz yummuş” tepkisinde bulundu.
Belediyeye düşen görevler
Sokak hayvanlarıyla ilgili yaşanan sorunların çözümünün çok açık olduğunu ifade eden Biltekin, çözüm yollarından şu şekilde bahsetti: “Belediyeler geçici bakımevleri kuracak, kısırlaştırma ve tedavi yapacak, gönüllüler ile işbirliği içinde olacak. Bunların hepsi 2004 yılında çıkan kanunda yazıyordu ancak uygulanmadı. Ve en önemlisi üretimin durması gerekiyor. Özellikle kırsalda insanların köpeklerini kısırlaştırmadıklarını, güçlü olan yavruyu alıp diğerlerini çöplüklere, ormanlara attıklarını biliyoruz. Belediyeler şehir merkezlerinde insana alışık, kısır hayvanları topladığında kırsalda yaşayan ve şehri bilmeyen diğer hayvanlar şehirdeki boşluğu dolduracak. Bu yüzden ancak yerinde kısırlaştırma ve üretimi bitirerek bu sorunu çözebiliriz.”
Cezasızlık politikası
“Sokakta yaşayan hayvanlar şiddet, işkence, açlık, soğuk, hastalıklar ile boğuşuyorlar” diyen Biltekin, “Sokaktaki hayvan sayısı arttıkça bu hayvanları yaşatmaya çalışanların da yükü artıyor. 2021 yılında yapılan yasa değişikliği ile bazı fiillere hapis cezası gelse de sonrasında mahkemeye taşınabilen vakalarda faillerin ertelenebilir hapis cezaları aldıklarını görüyoruz” sözlerine yer verdi.
Barınaklar da güvenli değil
Biltekin, mevcut kanuna göre Türkiye’de hayvanların tedavi ve kısırlaştırma sürecinde geçici olarak tutuldukları bakımevleri olduğu bilgisini verdi. Biltekin, “Bu tesisler çok uzun yıllardır hayvanların tedavi edilmediği, ölüme terk edildiği, şiddete maruz bırakıldıkları, kalplerine deterjan enjekte edilerek öldürüldükleri yerler. Sayılı hayvanın tutulduğu bakımevlerinde bile durum bu haldeyken binlerce hayvanın tutulduğu, Konya bakımevi gibi yerlerde hayvanlar kafalarına kürekle vurularak öldürüldüğünü gördük. Hayvanlar sokakta güvende değil, barınaklara alınsın diyenler hayatlarında hiç barınak görmemiş kişiler. Geldiğimiz noktada iktidar yeni bir kanun değişikliğinden bahsediyor. Kendi yaptığı, değiştirdiği kanuna uymayan hükümet sokakta yaşayan hayvanları toplayarak öldüreceğini ya da doğal yaşam alanı denen Konya gibi yerlere toplayacağını söylüyor. Bu iki seçeneği de kabul etmemiz mümkün değil” ifadelerini kullandı.
‘Yaşanan sorunların suçlusu hükümettir’
Son 5 yılda sanal medya üzerinden sokak köpekleri ile ilgili yalan haberlerin yaygınlaştırıldığını ve köpeklere yönelik nefret söylemlerinin arttığını söyleyen Biltekin, “Bu troll hesaplar sistematik bir şekilde sanki bu konu Türkiye’nin en büyük sorunuymuş gibi göstermeye çalışıyor. Oysa şu an ülkedeki en büyük problemin ekonomik kriz, hukuksuzluk ve eşitsizlik olduğunu biliyoruz. Toplumun büyük bir bölümünün güvende hissetmediği böyle dönemlerde iktidar partisinin ve ortaklarının kendi beceriksiz uygulamaları yüzünden halkın ezildiği anlaşılmasın diye bir suçlu yaratmasına alışkınız. Şu anda da suçlu olanlar köpekler. Bu mesele üzerinden halkı kutuplaştırmaya çalışıyorlar ancak görmemiz gereken şu bizim fakirleşmemizin de sokakta yaşayan hayvanların yaşadığı sorunların da suçlusu yıllardır hiçbir görevini yerine getirmeyen hükümet” diye konuştu.