Çünkü RSF’ye göre, Türkiye’de 32 gazeteci cezaevinde bulunuyor. RSF’nin bu sayıya nasıl ulaştığını anlamak mümkün değil. Çünkü sadece bizim Özgür Basın kurumlarından 43 kişi şu anda cezaevlerinde bulunuyor
İÇERİDEN/HÜSEYİN AYKOL
Bolu F Tipi Cezaevi’nde bulunan Kamuran Reşit Bekir, 2 Nisan 2023 tarihli mektubunda şöyle diyor: “11 Mayıs 2023 günü 30 yılımı tamamlayarak şartlı tahliye olacaktım. Ancak cezaevi idaresi, 2020 tarihinde çıkan bir yasayı gerekçe gösterip soyut iddialar öne sürerek ‘iyi halli’ olmadığıma karar verdi ve tahliyemi 3 ay erteledi. Öncelikle söz konusu yasa, ben cezaevine girdikten sonra çıktığı için bana uygulanamaz. Lehte bir durum olsaydı, uygulanabilirdi. İkincisi iyi halli olmadığımı iddia eden gerekçelerin hepsi soyuttur ve somut belgeleri yoktur. Burada ayrıntılara girmiyorum; zaten mahkemeye yaptığım itirazda bu konuya değindim.
Burada son bir yıldır cezası bittiği halde her üç ayda bir (tekrar, tekrar) cezası uzatılan 14 kişinin isimleri şunlardır: Kamuran Reşit Bekir, Musa Şanak, Fuat Güler, Nizam Algünerhan, Osman Kapan, Seyfettin Bahar, Mehmet İnal, Adnan Karataş, Osman Aslan, M, Zahar Oluk, A. Hamit Babat, Ferit Orak, Erdal Tuncel, Yahya Anık… Bu idari kararlara İnfaz Hakimliği’nde ve 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde itiraz ediyoruz ama hep ret kararı geliyor. Yani burada ‘Kürt annesini görmesin’ anlayışı var. Hukuki süreçlere devam ediyoruz ama sizin aracılığınızla da sesimizi dışarıya ulaştırmak istedik. Belki sesimizi duyanlar, bunu dikkate alır ve gereken sorumluluklarını yerine getirirler.”
İçler acısı
Sincan Kadın Kapalı Cezaevi’ndeki gazeteci arkadaşlarımızdan Berivan Altan, 11 Nisan 2023 tarihli mektubunda şöyle diyor: “Bizler seçim atmosferini iktidar yanlısı televizyon kanallarından ve içeriye verilmesi yasak olmayan muhalif gazeteler Birgün, Cumhuriyet ve Karar’dan izlemeye çalışıyoruz. Fakat bunlar da maalesef Cumhur ve Millet İttifakı dışında farklı kesimlere, onların çalışmalarına, aday profillerine pek yer vermiyorlar. Milletvekili aday listeleri üzerinden yürütülen tartışmalarda bile bir bütünen seçimin atmosferini görebilmek pek mümkün olmuyor. Örneğin 9 Nisan günü aHaber, Habertürk, CNN gibi kanallarda ve hatta birazcık muhalif görünen Fox’ta dahi AKP, CHP ve İYİ Parti dışında ne seçim beyannameleri ne de adayları öğrenmek mümkün olmadı. Yine de haklarını yemeyelim, bir-iki cümleyle diğer partilerden söz ettikleri oluyor. Çok ilginç mi; elbette hayır!
Zaten öyle bir merkez medya algısı yaratılmış durumdaki, Birgün dahil Türkiye’nin üçüncü büyük partisi olan HDP ve onun bu seçimde temsil edildiği Yeşil Sol Parti’ye birkaç satırla değiniyor; bazen de orta sayfanın sağ ya da sol tarafının en altında küçük bir yer veriyor. Son üç gün boyunca CHP, AKP, MHP, İyi Parti, Gelecek, Deva, Saadet, hatta Hüda-Par ve DSP’nin milletvekili adaylarını gördük. Ama Yeşil Sol Parti’nin ilk sıra ya da seçilebilecek adaylarından sadece iki eşgenel başkanı ve Sırrı Süreyya Önder’in adını verdiler. Seçimlerde kilit-anahtar rolü oynayacak bir partiyi, yaklaşık 7 milyon seçmeni görmezden geliyorlar. Böylesi yaklaşımlar, bizlerin seçim öncesi niçin cezaevlerine atıldığımızı anlatıyor aslında. Ancak böylesi ambargoya rağmen Kürt halkı ve dostları kime, niçin oy vereceğini bilir, biliyor!”
Basının durumu
Merkezi Paris’te bulunan Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) örgütü, 3 Mayıs Basın Özgürlüğü Günü vesilesiyle yayınladığı bir raporda, Türkiye’nin basın özgürlüğü bakımından 180 ülke arasında 165. olduğunu belirtti. İktidar yanlısı kimi gazeteciler, ülkeye haksızlık edildiğini; durumun bu kadar da berbat olmadığını belirttiler. Ancak biz tam tersine bu raporla iktidara kıyak geçildiğine inanıyoruz. Çünkü RSF’ye göre, Türkiye’de 32 gazeteci cezaevinde bulunuyor. RSF’nin bu sayıya nasıl ulaştığını anlamak mümkün değil. Çünkü sadece bizim Özgür Basın kurumlarından 43 kişi şu anda cezaevlerinde bulunuyor. Diğer kurumlardan cezaevinde olan gazetecilerle birlikte bu sayı 90’ı aşıyor.
Özgür Basın mensuplarına baskı aslında hiçbir zaman durmadı ya da azalmadı ama son dönemde -özellikle seçim öncesinde- gazeteci arkadaşlarımıza yönelik tutuklama furyası zirvesine ulaşmış bulunuyor. Son 11 ay içinde tutuklanan arkadaşlarımızın hangi cezaevlerinde tutulduğunu burada sizlere hatırlatmak istiyorum. Belki sizler de kendilerine bir mektup göndermek istersiniz:
DİYARBAKIR KADIN KAPALI CEZAEVİ: Beritan Canözer, Derya Ren, Elif Üngür, Neşe Toprak, Remziye Temel, Safiye Alagaş…
SİNCAN KADIN KAPALI CEZAEVİ: Berivan Altan, Ceylan Şahinli, Dicle Müftüoğlu, Diren Yurtsever, Ü. Habibe Eren, Öznur Değer…
DİYARBAKIR 1 NOLU YÜKSEK GÜVENLİKLİ CEZAEVİ: Abdurrahman Gök, Abdurrahman Öncü, Aziz Oruç, Mazlum Doğan Güler, Mehmet Ali Ertaş, Mehmet Şah Oruç, Mikail Barut, Ramazan Geciken, Remzi Akkaya, Suat Doğukan…
DİYARBAKIR 2 NOLU YÜKSEK GÜVENLİKLİ CEZAEVİ: İbrahim Koyuncu, Lezgin Akdeniz, Mehmet Şahin, Ömer Çelik, Serdar Altan…
ANKARA-SİNCAN 1 NOLU YÜKSEK GÜVENLİKLİ CEZAEVİ: Deniz Nazlım, Emrullah Acar, Hakan Yalçın, Salman Gözelyuz…
ANKARA-SİNCAN 2 NOLU F TİPİ CEZAEVİ: Sedat Yılmaz, Hamdullah Bayram…
HÜKÜMLÜ GAZETECİ ARKADAŞLARIMIZ: Abdulkadir Turay, Cengiz Doğan, Devrim Ayık, Ferhat Çiftçi, İbrahim Karakaş, İsmail Çoban, Kenan Karavil, Özlem Seyhan, Ziya Ataman…
MEKTUBU GELENLER:
———————————
Berivan Altan – Sincan Kadın Kapalı Cezaevi
Özlem Seyhan – Tarsus Kadın Kapalı Cezaevi
Kamuran Reşit Bekir – Bolu F Tipi Cezaevi
Barış İnan – Kandıra 2 nolu F Tipi Cezaevi
Emrullah Acar – 1 nolu Yüksek Güv. CİK
Hakan Yalçın – 1 nolu Yüksek Güv. CİK