Kürdistan’ın birinci partisi olan DEM Parti, kuruluşunun yılını bile doldurmadan ne yapmış olabilir de, hakkında kapatma süreci başladı. Bir belediyenin gündeminde İstiklal Marşı okunması diye bir madde yokmuş, ama AKP’li Meclis üyeleri, tıpkı Amed zindancıları gibi, Kürt Meclis üyelerine “okuyun” demiş, iddiaya göre onlar da okumamış. Buna bir de Türk bayrağı indirildi yalanını eklemişler. Zorla güzellik olmaz. Zorla bayrağa selam verilmez. Marş da zorla okutulmaz. Amed zindanında can verenlerin oğulları ve kızları siz “okuyacaksınız” dedikçe ister İstiklal Marşı olsun, ister Mevlid olsun okumazlar. Okuyacaklarsa kendi özgür iradeleriyle okurlar.
Gelin konuya bir başka açıdan bakalım:
İstiklal Marşı nedir?
Türk marşı mıdır?
Değildir. Bütün İslam aleminde, her milletin kendisine mal edebileceği bir marştır.
Çünkü on kıtadan oluşan marşın içinde tek bir Türk kelimesi bile yoktur. Hz. Muhammed’in siyah zemin üstünde yer alan ve Hıristiyanlığın simgesi Salib (Haç) yerine benimsenen Hilal ilk kıtada kuvvetle vurgulanmıştır.
Güftede geçen ırk ve millet kavramlarının ise hangi ırka ve millete ait olduğu tek sözcükle bile dile getirilmemiştir.
Bu da şaşırtıcı değildir. Çünkü Mehmet Akif Ersoy özünde ümmeti millet ve ırk kavramlarından çok daha değerli gören bir İslamcı şairdir. Ve marşın kabul edildiği tarihte henüz milletin değil ümmetin başı sayılan Hilafet yürürlüktedir.
O nedenle, Müslüman bir Kürt milliyetçisi, ya da şu anda İsrail’e karşı savaşan Hamas’ın anti-semitik bir üyesi bal gibi bu marşı kendi milletinin milli marşı gibi, biri Kürtçeye diğeri Arapçaya çevirerek okuyabilir ve marşı dinleyen Kürt ya da Arap milliyetçisi Müslümanlar tüyleri diken diken olarak marşa iştirak edebilir.
Türk bayrağının da Türklükle uzak yakın bir ilgisi yoktur. Bu bayrak İslami simgeler içerir. Hilal ve yıldız yalnız Türk bayrağının değil, pek çok İslam devletinin milli bayraklarında yer alır. Mevcut Türk bayrağı Türklerin eseri değildir. Osmanlı İmparatorluğu’nun eseridir. 1844 yılında Osmanlı İmparatorluğu’nun bayrağı kırmızı zemin üstünde hilal ve yıldız simgeleriyle resmi bayrak olmuştur. Bu bayrak savaşlarda Osmanlı teb’ası Türk, Arnavut, Boşnak, Ermeni, Kürt, Arap sancaktarlar tarafından taşınmıştır. Hepsi bu bayrak altında savaşmış ve can vermiştir.
Tıpkı İstiklal Marşı’nı herhangi bir Müslüman nasıl benimseyebilirse, hilal ve ay simgeli bir bayrağı da herhangi bir Müslüman kolayca benimseyebilir. Bir Müslüman Kürt milliyetçisi mesela kırmızı-yeşil-sarı zemin üstüne bal gibi ay yıldız simgesini yerleştirebilir. Hatta köşesinde sarı ve yeşil iki şeritli kırmızı zemin üstünde ay yıldızlı simgeyle de bir Kürdistan bayrağı yapabilir.
Üstüne üstlük İstiklal Marşı henüz Cumhuriyet ilan edilmeden, 1921 yılının 12 Martında Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından değil, henüz meclisin Türkiye meclisi diye anılmadığı Büyük Millet Meclisi’nde resmi marş ilan edilmiştir. O nedenle marşta Türk kavramı gibi, Türkiye kavramı da yoktur. Bir Kürt milliyetçisi bu marşı, nasıl Türkler onu Türkiye’nin marşı gibi anlıyorsa, marş güftesi Kürtçeye çevrildiğinde, bal gibi Kürdistan’ın marşı gibi de anlayabilir.
Şurası bir gerçek: Gerek şimdiki bayrak resmi bayrak yapıldığında, gerekse Akif’in güftesi Milli Marş olarak kabul edildiğinde, ortada ne Türkiye Cumhuriyeti vardı ve ne de ortada Türk Ulus Devlet kararı bulunmaktaydı. İlk Anayasa’da Kürtler bir millet olarak kabul ediliyordu ve yaşadıkları topraklara da Kürdistan deniyordu.
Uzatmayalım. Diyeceğim şu: Kürt özgürlük hareketinin sözcüleri “bizim İstiklal Marşıyla, bayrakla bir sorunumuz yok” derken bu yazıda dile getirilen tarihi arka plana işaret ediyorlar. Kürdü Türk yapmaya kalkanlar, İstiklal Marşı’nı da bayrağı da Türk yaptılar diye ne Kürt Türk olmuştur, ne de İstiklal Marşı ve Bayrak Türkleşmiştir.
İstiklal Marşı ve mevcut bayrağı kimisi dini inançları gereği benimser, kimisi üstünde yaşadığımız topraklarda İslam dinini ortak kültürümüz olarak gördüğü için İslami içerikli marşa ve İslam içerikli bayrağa kültürel miras olarak bakar.
İtirazımız İstiklal Marşı’nı ve hilalli (ay) yıldızlı bayrağı Türkleştirmeye, bu marşın ve bayrağın altında Kürt halkının ve Türk olmayan halkların evlatlarını kendilerini inkar etmeye zorlama politikasınadır.
Bir başka itirazımız ise laik bir ülkede, gerek İstiklal Marşı’nın ve gerekse devlet bayrağının tek bir dine ait içerik ve simgeler taşımasını, Müslüman olmayan vatandaşlara zorla dayatılmasınadır. Sanırım İsviçre ya da Yunanistan vatandaşı olan Müslüman Türkler, bu ülkelerin Salib (haç) simgeli bayrakları altında kendilerini pek huzurlu hissetmiyorlar.
Geleceğin Konfederal Ortadoğu Ortak Evi’nin ortak devlet marşı ve ortak bayrağı, halkların geleneksel dini ve milli bayraklarını gönderden indirmeksizin, ortak göndere bütün dinlerin ve kültürlerin, bütün millet ve toplumların ortak evrensel değerlerini taşıyacaktır.
DEM Parti’yi İstiklal Marşı ve bayrak demagojisiyle ötekileştirme gayretlerinin arttığı şu günlerde, bunun boş bir gayret olduğunu göstermek için bu yazıyı yazdım.
Ben şahsen diktatörlük koşullarında İstiklal Marşı’nı okumam, bayrağa selam durmam. Ama demokrasi gelir, Kürdistan özgürlüğüne kavuşursa, halkların tarihsel ve kültürel mirası olan bu İstiklal Marşı’nı, genel olarak marşları fazla militer bulduğum için okumasam da ve bayraklarda dini simgeleri laik hayata aykırı saydığım için bayrak direğe çekilirken selama durmasam da, İstiklal Marşı’na da, ay yıldızlı bayrağa da saygı duyarım.
Sırtıma dipçik, kafama cop vurup “saygı duy” derseniz, saygı da duymam.