ABD ile Taliban bugün Katar’da barış anlaşması imzalarken 40 yıldır savaş halinde olan Afganistan’ın geleceğine ilişkin endişeler devam ediyor. Anlaşma sonrası ne olacağına ilişkin belirsizlik hakim
Eylül ayında Katar’ın Doha şehrinde ABD ile Taliban arasında başlayan müzakerelerin bugün anlaşmanın imzalanmasıyla sonuçlanması bekleniyor. ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo da bugün Doha’daki anlaşmanın imzalanması toplantısına katılacak. Pompeo, dün yaptığı bir açıklamada, geçen altı gün içinde şiddetin belirgin bir düzeyde azaldığını söyledi.
ABD Başkanı Donald Trump da bir açıklama yaparak, Afganları “barış şansını kaçırmamaya” çağırdı. Trump, “Eğer Taliban vae Afgan hükümeti taahhütlerine saygı gösterebilirse, Afganistan savaşına son vermek ve askerlerimizi eve geri getirmek için çizilmiş bir yolumuz olacak” dedi.
Tüm bu gelişmeler, savaşa artık bir son verilmesi umuduna yol açarken, barış yolunun ise halen uzun olduğu yorumları yapılıyor. Tarihin bir cilvesi mi bilinmez ancak sözkonusu anlaşma, Sovyet ordusunun geri çekilmesinin 31’inci yıldönümünün karşılandığı bir zamana denk geldi. Bu kez başka bir süpergüç geri çekilmeyi müzakere ediyor. ABD’nin Afganistan’daki yaklaşık 20 yıllık savaşı yada işgali, uzun bir başarısızlık listesi olarak ele alınıyor. 11 Eylül 2001 saldırıları gerekçe gösterilerek başlatılan bu müdahale, sonu gelmeyen bir savaşa döndü. Adı, ABD tarihinin bu en uzun savaşı oldu. Bu duruma Afganların bir sözünü hatırlatıyor: İşgal etmek kolay, yönetmek külfetli, terk etmek zor.
Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) 2001 yılından bu yana ülkedeki varlığını sonlandırmayı amaçlayan anlaşmaya rağmen endişeler giderilmiş değil. Bu açıdan halen belirsizlik sürüyor. Anlaşmanın sağlanması halinde ülkedeki 13 bin civarındaki Amerikan operasyonel gücünün önümüzdeki aylarda 8 bin 600 civarına düşürülmesi hedefleniyor. Bu sayının daha da düşmesi için Talibanlar ile Afganistan hükümeti arasında yapılacak müzakerelerin beklenmesi gerekecek.
‘Savaştan herkes yoruldu’
New York Times’a yazan Taliban’ın Hakkani gurubunun lideri Siraceddin Hakkani, “Savaştan herkes yoruldu” diyerek, barış niyetlerinde ciddi olduklarını savunmuştu. Ancak son 10 yılda 100 bine yakın sivilin öldüğü veya yaralandığı iç savaşın sonlandırılabilmesi için bu adım yeterli olmayabilir.
Anlaşmaya karşı temkinli yaklaşılmasının bir nedeni olarak, iç savaşta Afgan ordusuna karşı etkili olmasına rağmen Amerikan desteği nedeniyle sınırlı olarak ilerleyebilen Taliban’ın gerçek niyetinin ne olduğu gösteriliyor.
Anlaşma ile ABD, Taliban’ın El Kaide ve IŞİD gibi örgütlerinin Afganistan üzerinden dünya ülkelerine yönelik saldırılar düzenlemesinin önüne geçmesi gerekecek. Zira ABD’nin 2001’deki müdahalesine gerekçe olarak 11 Eylül saldırılarını düzenleyen El Kaide lideri Usame Bin Ladin’in Afganistan’da olması gösterilmişti.
Afgan hükümeti endişeli
Ancak AFP’ye konuşan bir Afgan hükümet yetkilisi, ‘Taliban’a güvenmediklerini’ söyledi. Yetkili, bu sözlerle Taliban’ın ABD askerlerinin geri çekilmesini sağlayarak Afgan ordusunu tek rakip olarak bırakmak istediğine vurgu yaptı. Taliban son 18 yıl boyunca Afgan hükümeti ile görüşmeyi reddetti. Taliban, Afgan hükümetini ABD’nin “kuklası” olarak değerlendiriyor. Ancak ABD ile anlaşma imzalanması halinde, Afganlar arası diyaloğun da başlaması gerekecek.
Talibanlara bu konuda güvensizliğe dikkat çeken Soufan Center üyesi uzmanlardan Colin Clarke, ABD’nin ‘zafer ilan edip’ çekildikten sonra yaşanacak sorunlardan Kabil hükümetini sorumlu tutacağını söyledi. Clarke, ayrıca “İstediklerini aldıklarında, yani ABD’nin birliklerini çekmelerini sağladıklarında, Talibanların bu anlaşmaya saygı göstermelerinde ne çıkarı olabilir” diye sordu.
Taliban gerçekten değişti mi?
Uzmanlar genel anlamda, bu sürecin büyük kazananın Taliban olduğunu düşünüyor. Bununla birlikte Taliban’ın değiştiğini ve 20 yıl öncesinin Taliban’ı olmadıklarını söylüyorlar. Artık Afgan kadınların çalışma ve eğitim hakkı olduklarını belirtiyorlar. Ama bunu da İslam çerçevesinde ele alıyorlar. Bu geniş ve muğlak yorum, Talibanların İslam’ın nasıl yorumlayacağına bağlı. Yeniden kadınların 20 yıl önceki gibi taşlanarak recmedilip edilmeyeceği bilinmiyor. Henüz yanıtını arayan çok soru var. Bu nedenle, kadınlar, gençler, aydınlar, sanatçılar ve sivil toplumun endişeleri sürüyor.
*Bu analiz ANF’den alınmıştır