Avukat Gürkan İstekli, PKK Lideri Abdullah Öcalan’a uygulanan tecridin ve “umut hakkı”nın gasp edilmesinin politik sebepler nedeniyle olduğunun altını çizdi
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AHİM), PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın “koşullu salıverilme imkanı olmaksızın ömür boyu hapis cezasına çarptırılmasına” dair yapılan başvuruyu 2014 yılında karara bağlayarak, ihlal kararı verdi. Kararın üzerinden 8 yıl geçmesine rağmen Türkiye’nin herhangi bir adım atmaması üzerine Asrın Hukuk Bürosu avukatları ve hukuk örgütleri, AİHM’in kararlarının yerini getirilip getirilmemesini denetleyen Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’ne ayrı ayrı başvurularda bulundu. Yapılan başvurularda, Öcalan’ın “umut hakkı (müebbet veya ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası alan tutukluya serbest kalma imkanının tanınması)”na işaret edilerek, ihlalin giderilmesi talep edildi. Fakat Türkiye, komiteye sunduğu yeni “Eylem Planı”nda Abdullah Öcalan’ı “umut hakkı”ndan “muaf” tuttuğunu yineledi.
Tecride ve “umut hakkı”na ilişkim Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) İstanbul Şubesi Eş Sözcüsü Gürkan İstekli, Rojnews’e değerlendirmelerde bulundu.
Türkiye’de örneği yok
İstekli, “umut hakkı”nın uygulanması konusunda Türkiye’de henüz uygulanmış bir örnek olmadığını belirterek, “Avrupa Konseyi üye devletlerde ve özellikle Avrupa ülkelerinde ağırlaştırılmış müebbet/müebbet hapis cezası olmadığı için, umut hakkının kullanılmasına pek de ihtiyaç olmamaktadır. Bu hak evrensel bir hak çerçevesinde ele alınmaktadır. Haliyle Avrupa ülkelerinde bu hakkın gaspı söz konusu değildir. Ancak Türkiye ve bazı başka dünya ülkelerinde ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası olduğu için, hakkın önemi bu ülkelerde ortaya çıkmaktadır. Hali hazırla AİHM’in Sayın Öcalan şahsında ve davasında vermiş olduğu umut hakkı kararının Türkiye’de herhangi bir uygulamasına rastlanılmış değildir. Türkiye devletinin bu tutumu, AİHM kararının gereğini yerine getirmemesi, tarafı olduğu sözleşmelerin açık ihlalidir. Özellikle de Sayın Öcalan şahsında kararı uygulamak yerine, her geçen gün tecrit politikasını daha da derinleştirmesi, bu kararı tanımadığını da göstermektedir” ifadelerini kullandı.
Şantaj aracı
Öcalan’a uygulanan tecridin ve “umut hakkı”nın gasp edilmesinin politik sebepler nedeniyle olduğunun altını çizen İstekli, “AİHM’nin Sayın Öcalan davasında vermiş olduğu ihlal kararı ve umut hakkının uygulanması tespitini Türkiye devleti hali hazırda uygulamış değildir. Bunun hukuki sebepleri olmakla beraber, esas sebep politiktir. Verilmiş ihlal kararı doğrultusunda Türkiye iç hukukta ve infaz yasasında düzenlemeler yapmakla mükelleftir. Sayın Öcalan’ın Kürdistan, Türkiye ve Ortadoğu’da yüklenmiş olduğu misyon ve ifade ettiği gerçeklik karşısında, Türkiye devleti politik hamleler geliştirerek, rehine politikası uygulamaktadır. Kürt halkına karşı devletin bütün özel savaş araçlarını da kullanarak yürüttüğü kirli savaşta, Sayın Öcalan’ın durumunu bir tehdit ve şantaj aracı olarak kullanmaktadır. Türkiye’de yargı kurumu bir taraf olduğu için -ki bu taraf tam Kürt halkının mücadelesinin karşında konumlanmıştır- umut hakkı da uygulanmıyor” diye belirtti.
Hukuk dışı kararlar
Son 2 yıldır Öcalan’dan haber alınmadığını hatırlatan İstekli, şunları dile getirdi: “Devlet kendi hukukunu çiğneyerek, tanımayarak hukuk dışı kararlar vermeye başladı ve buna devam ediyor. Son iki yıldır Sayın Öcalan’dan herhangi bir haber alınamıyor. Ağır bir tecrit ve ahlaksız bir siyaset yürütülmektedir. Sayın Öcalan avukatlarıyla, ailesiyle, vasisiyle görüşemiyor. Bizler Özgürlük İçin Hukukçular Derneği olarak da pek çok başvuru yaptık. Türkiye ve dünyada başvurulabilecek bütün yolları denedik ve buna devam ediyoruz. Ancak henüz olumlu bir sonuç alabilmiş değiliz. Sayın Öcalan’ın durumu artık hukuku aşmış bir durumdur. Tüm bunlarla beraber, her hafta yapılan görüş başvuruları, ‘disiplin cezaları’ gerekçe gösterilerek reddedilmektedir. Bu disiplin cezaları da uygulanan tecrit siyasetine bir kılıf, umut hakkı ile ilgili düzenleme yapılmamaya da bir gerekçe yapılmaktadır.”
HABER MERKEZİ