Abdullah Öcalan’a verilen ‘disiplin cezalarının’ yasal bir zemininin olmadığını ifade eden ÖHD Genel Sekreteri Rengin Ergül, Adalet Bakanlığı’nın ‘İmralı’da kötü muamele yok’ sözlerini hatırlatarak ‘Kötü muamele ne oluyor?’ diye sordu
İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevi’nde 24 yıldır ağırlaştırılmış tecrit altında tutulan PKK Lideri Abdullah Öcalan’dan 27 ayı aşkın süredir hiçbir haber alınamıyor. Mutlak iletişimsizlik hali yani “incommunicado”nun sürdüğü Abdullah Öcalan için avukatları ve ailesinin yaptığı görüşme başvurularının yanı sıra dünyanın dört bir yanından her kesim de sayısız girişim ve başvuruda bulundu. Ancak yapılan başvurulara olumlu ya da olumsuz hiçbir yanıt verilmiyor. Öte yandan PKK Lideri’nin avukatları ve ailesinin görüşmek için yaptığı başvurular da ya yanıtsız bırakılıyor ya da “disiplin cezaları” gerekçesiyle sistematik bir şekilde engelleniyor. Avukatların görüşmek için 6 Nisan 2023’te Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı ve İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevi’ne ayrı ayrı başvurular yaptı. Başvuruların havale edildiği Bursa 1’inci İnfaz Hakimliği, 12 Nisan’da görüşme başvurusu ve itirazları reddetti. Hakimlik, bir önceki yasak kararı bitmemiş olmasına rağmen İmralı Cezaevi’nin 15 Mart’ta yeni bir ziyaretçi yasağı kararı aldığını, bu kararın 30 Mart’ta kesinleştiğini ve bu nedenle de görüşme başvurusunu reddettiğini tebliğ etti. Avukatlar, 14 Nisan’da kararı Bursa 1’inci Ağır Ceza Mahkemesi’ne taşıdı. Mahkeme, itirazı 30 Nisan’da reddetti ve karar kesinleşti. Böylece, Abdullah Öcalan’a yönelik yeni bir aile görüş yasağı getirilmiş oldu.
‘Uluslararası sözleşmelere aykırı’
Bir tutuklunun avukat ve ailesiyle görüşmesini yasaklayan herhangi bir meşru ya da yasal bir zemin olmadığını dile getiren Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) Genel Sekreteri Rengin Ergül, bu kararların, mevcut yasa ve uluslararası sözleşmelere aykırı olduğunu ifade etti. Ergül, “Hatta Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin başka mahpuslar noktasında verdiği ihlal kararlarında, cezaevinde bulunan bir mahpusun sürekli disiplin cezasına maruz bırakılarak, sürekli disiplin cezası ile hücre cezasına çarptırılması ya da sürekli disiplin cezalarıyla iletişimin engellenmesini bir işkence yöntemi olarak görüyor. Cezalandırma içinde bir cezalandırma olarak tanımlıyor bunu AİHM. O yüzden Türkiye’nin de şu an yaptığı ağırlaştırılmış müebbet cezası içerisinde bir cezalandırma pratiği” değerlendirmesini yaptı.
CPT detayları açıklamalı
PKK Lideri’ne verilen son disiplin cezasının tebliğ edilmediğini hatırlatan Ergül, bu kararların meşru hiçbir zeminin olmadığının altını çizdi. Uluslararası mekanizmaların Türkiye devleti karşısında uzun zamandır kendi işlevleri noktasında tutuk davrandığı belirten Ergül, “CPT İmralı’ya yaptığı ziyaretin detaylarını açıklayabilir. Biz kamuoyu olarak, 28 aydır haber alamadığımız bir mahpusun can güvenliğinden kaygı duyduğumuz bir noktada da bunu talep ediyoruz. Ve yine siyaseten Kürt halkının barış noktasında irade olarak gösterdiği kişiye ulaşmak ve onun da kuracağı sözleri beklediğimiz için talep ediyoruz” şeklinde konuştu.
ÖHD ve uluslararası kurumlarla birlikte CPT’ye raporunu açıklaması için başvurularda bulunduklarını hatırlatan Ergül, “Ancak CPT bu noktada bizim başvurularımıza bağlı değil tabii ki. Biz sadece CPT ilkelerini ve sözleşmenin maddelerini hatırlattık. Ve yine CPT’nin Eylül 2022 ziyareti belli ki geri gönderme merkezlerine odaklı bir ziyaretti. İmralı ziyareti olağanüstü bir kararla alınmış gibi bir görüntü veriyor bizim nezdimizde” diye belirtti.
Kötü muamele ne oluyor?
İmralı’da olağanüstü bir durumun söz konusu olduğunu vurgulayan Ergül, şöyle devam etti: “İmralı, dünyada uygulanmayan bir örnek. 28 aydır ne ailesinin, ne avukatlarının haber alamadığı bir mahpus, bir siyasi özne söz konusu. Bu noktada CPT’nin, kamuoyunun, hukukçuların herkesin üzerine düşeni yapması gerekiyor. Adalet Bakanlığı İmralı’da ‘kötü muamele’ olmadığını ve kötü muamelenin göreceli olduğu şeklinde bir yorum yapmıştı. Kötü muamele göreceli bir kavram değil. Kötü muamelenin ne olduğuna dair gayet tıbbi, bilimsel, hukuki değerlendirmeler var. Yargı içtihatları, Anayasa Mahkemesi kararları var. Dolayısıyla kötü muamele göreceli diyemeyiz. İmralı’da şu an kötü muamele ne oluyor? Bir mahpusun ailesi ve avukatlarıyla görüşmesinin uzun süreli olarak engellenmesi, iletişim yasağı ve iletişim kurulamama haline dönmesi bir kötü muamele biçimidir. Dış dünyayla iletişim kuramaması bir kötü muamele biçimidir. İmralı’da kötü muamelenin göreceli olduğu yorumunu da tamamen cahilce bir yorum olarak değerlendiriyoruz.”
Yasaların sıfır noktası
İmralı’dan haber alınamaması ve İmralı’nın dış dünyayla iletişim kuramamasının bir kötü muamele biçimi olduğunun altını çizen Ergül, “Türkiye’de istisna rejimlerinin, uygulamalarının, istisna yasaların sıfır noktası her zaman Kürtler ve Kürt halkının siyasal özneleri, lider gördükleri, muhatap olarak gösterdikleridir. İmralı da bu sıfır noktalarından birisi. Türkiye’deki tüm muhalefetin, hak savunucularının, toplumun tamamına yayılmasını önlemek için de buna karşı durmaları gerekiyor” diye konuştu.
Haber: Marta Sömek / İstanbul-JINNEWS