Toplumda PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin kırıldığına dair yaratılmak istenen algının doğru olmadığına dikkat çeken Asrın Hukuk Bürosu avukatlarından Raziye Öztürk, ‘Muhatapların avukat görüşmesi yapılabileceğine dair bizzat bize ilettiği bir bilgi de söz konusu olmadı’ dedi
İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevi’nde tutulan PKK Lideri Abdullah Öcalan ile tutsaklar Ömer Hayri Konar, Hamili Yıldırım ve Veysi Aktaş üzerindeki ağırlaştırılmış tecrit devam ediyor. Abdullah Öcalan, 43 aylık mutlak tecridin ardından 23 Ekim’de yeğeni Ömer Öcalan ile aile görüşü gerçekleştirdi. Abdullah Öcalan, “Koşullar oluşursa bu süreci çatışma ve şiddet zemininden hukuki ve siyasi zemine çekecek teorik ve pratik güce sahibim” mesajı verdi. Söz konusu görüşmenin ardından Abdullah Öcalan’a yeni bir 3 aylık “disiplin cezası” verildiği ortaya çıktı.
Asrın Hukuk Bürosu avukatı Raziye Öztürk, son gelişen sürece dair JINNEWS’ten Rozerin Gültekin’e değerlendirmelerde bulundu.
İmralı’da Abdullah Öcalan ile 43 ay sonra bir aile görüşü gerçekleşmesiyle beraber toplumda tecrit kırılmış algısı yaratılmaya çalışıldığı kaydeden Raziye Öztürk, bunun aksine tecridin derinleştiriliyor olmasına dair değerlendirmelerde bulundu.
‘Tecrit devam ediyor’
Raziye Öztürk, “Tecrit sadece haber alamama durumu ile gelişen bir durum değil. Tecrit 99 yılından bu yana var olan bir durum. 2015 yılına kadar bu tecrit olarak ifade edilirken 2015 yılından sonra var olan durum farklı bir boyuta evirilmiş ve Sayın Öcalan’ın da ifade ettiği üzere mutlak tecrit halini almıştır. 25 Mart 2021 tarihli telefon görüşmesinden sonra ise var olan durum tecritten de öte haber alamamaya dönüşmüştür. Hali hazırda bu tecrit durumu devam ediyor. 23 Ekim tarihinde Sayın Ömer Öcalan’ın bir ziyaret durumu söz konusu oldu ama diğer hiçbir hakkı tesis edilmiş durumda değil. Sayın Ömer Öcalan’ın görüşmesi sonrasında da yasaklar devam etti. Bir disiplin cezası söz konusu oldu. Tecrit hala devam ediyor. Tecrit kırıldı algısı yaratılmaya çalışıldı ama belirttiğimiz gibi bu bir algıdan ibaret ve bizim bu konuda mücadelemizi ısrarla sürdürmemiz gerekiyor. Yaklaşık 4 yıl sonra yapılan bir aile görüşmesi toplumu pasifize etmemeli, mücadele konusunda asla geri durulmamalı” dedi.
‘Sayın Öcalan barışta ısrarcı’
Abdullah Öcalan’ın gerçekleşen görüşmede “Koşullar oluşursa bu süreci çatışma ve şiddet zemininden siyasi ve hukuki zemine çekecek teorik ve pratik güce sahibim” şeklindeki değerlendirmesine ilişkin konuşan Raziye Öztürk şunları söyledi: “Sayın Öcalan’ın görüşmede belirttiği husus Sayın Öcalan’ın İmralı duruşunun devam ettiğini gösteriyor. İmralı duruşu Sayın Öcalan’ın 93’ten beri demokratik çözüm, onurlu bir barış çerçevesinde sürdürdüğü çabaların çeşitli yollarla engellenmeye çalışılmasına karşın çabalarını ısrarla sürdürmesi ve barış çizgisinde ilerlemesi anlamına geliyor. Bu duruşundan taviz vermedi”
‘Umut hakkı’
AİHM’in, “Umut hakkı”na dair 18 Mart 2014’te “ihlal” kararı vermesine rağmen Türkiye’nin 10 yıldır adım atmamasının en temel nedeninin Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesinin Türkiye’ye karşı etkili adım atmamasından kaynaklandığını belirten Raziye Öztürk, “Zamanında etkili adımlar atılmış olsaydı bu meselenin çözümünde de ciddi bir rol alacaktı ama maalesef ki çözümsüzlük üzerine kurulu bir anlayış söz konusu olduğu için bu politik tavırlarını sürdürüyorlar” şeklinde konuştu.
‘Umut hakkı için yasal düzenleme yapılmalı’
Raziye Öztürk, Umut Hakkı’nın sağlanması için atılması gereken adımları dile getirerek, “Yasal mekanizmaların oluşturulması gerekiyor. AİHM kararına göre bu mekanizma ile bir kişinin toplum açısından hala tehlikeli olup olmadığı değerlendirmesi yapılarak tahliye durumu görüşülecek. Bu durumu değerlendirecek mekanizmaların kurulması için yine yasal düzenlemelere ihtiyaç var, bu meclisin görevi. Yine kanunlarda düzenlenmiş olan ölünceye kadar hapiste kalır ibarelerinin ortadan kaldırılması gerekiyor. Bu yasal düzenlemelerin yapılması gerekiyor ama bu aşamaya kadar bu gerçekleşmedi” ifadelerini kullandı.
‘Sayın Öcalan’ın özgürlük zamanı’
Raziye Öztürk şöyle devam etti: “Sayın Öcalan açısından baktığımızda Sayın Öcalan’ın özgürlük zamanı kesinlikle gelmiş ve geçiyor. Yasal bir değerlendirme mekanizması kurulması durumunda dahi Sayın Öcalan’ın toplum için tehlike teşkil edecek bir pozisyonu hiçbir zaman olmadığından ve bunun aksine 93 yılından bu yana daima barışa yönelik çabalarından ötürü olumsuz bir değerlendirme yapılması mümkün olmayacaktır. Toplum için tehlike değil tam tersine toplumun barışını ve barış umudunu inşa eden Sayın Öcalan’ın fiziki özgürlüğü gerekiyor”
‘Avukat görüşüyle ilgili bilgi gelmedi’
Raziye Öztürk, son olarak medyada avukat görüşü gerçekleşeceğine dair haberlerin paylaşılmasına dair şu aktarımda bulundu: “Maalesef ki avukat hakkı gibi yasal, meşru herkesin kullanabildiği bir hakkın dahi böylesi bir haber konusu olarak yayılması bile hukuken ve ahlaken içler acısıdır. Bu tecridin büyüklüğünü ortaya koyan bir durumdur. Avukat görüşünün bir nimetmiş gibi sunulması tecridin büyüklüğü ile ilgili bir durum. Sayın Öcalan’ın normalde mesai saatleri içerisinde avukatlarını görme hakkı var ama bu hakkı engelleniyor. Biz başvurularımızı sürdürüyoruz. Bu aşamaya kadar başvurularımıza yanıt verilmiş değil, muhatapların görüşme yapılabileceğine dair bizzat bize ilettiği bir bilgi de söz konusu olmadı. Ama tabii ki beklentimiz hukuki olanın, yasal olanın yerine getirilerek bizim müvekkillerimizle görüşebilmemizin sağlanması yönündedir.”
İSTANBUL