İmralı tecridine karşı 2018’de yapılan açlık grevinde yer alan HDP Milletvekili Temel, devletin İmralı tecridinin çözümsüzlük itirafı olduğunu kaydederek, buna karşı ‘İmralı duruşu’nu iyi kavramak gerektiğini söyledi
Leyla Güven’in İmralı tecridine karşı başlattığı başlattığı eyleme katılan HDP’li vekiller arasında yer alan HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı Tayyip Temel, eylemlerinin sonuçları, İmralı Adası’nda yapılan avukat görüşmeleri ve tecridin yeniden ağırlaştırılmasına ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Avrupa İşkencenin Önlenmesi Komitesi’nin (CPT) 2017 ve 2019 yıllarında İmralı Cezaevi’ne gerçekleştirdiği iki ayrı ziyarete ilişkin açıkladığı rapor üzerinde duran Temel, CPT’nin raporda İmralı Cezaevi’ndeki tüm tutukluların tecritte olduğunun altını çizdiğini söyledi. Tecrit sisteminin kabul edilemez olduğunu belirten Temel, “Bunları alt alta koyduğumuzda, eylemin amacına ulaşmasından çok, eylemin büyütülmesi ve mücadelenin kesintisiz sürdürülmesi gerektiği ortadadır” ifadelerini kullandı.
İmralı duruşu
Devletin plan ve amaçlarına rağmen, “İmralı duruşu gerçeğini” iyi kavramak gerektiğini söyleyen Temel, sözlerini şöyle sürdürdü: “Devletin İmralı’daki görüşmelere dair çeşitli plan ve programları olabilir. Fakat İmralı duruşunun bize gösterdiği, anlattığı gerçekler var. Sayın Öcalan, en totalde bunu ‘ben ne kandırırım ne de kandırılırım’ şeklinde özetledi. Devletin hesapları, görüşmelere belli bazı amaçlara varma temelinde yaklaşabilir ama bahsettiğim ‘duruş’ üzerinden bakıldığında, amaçlarına ulaşamadıklarını da görebiliriz.”
Tecrit kaosu artırdı
Öcalan ile yapılan görüşmelerin tamamının topluma nefes aldırdığını vurgulayan Temel, “Şimdiye kadar İmralı’da olan ve kamuoyuna yansıyan görüşmelerden hangisi topluma nefes aldırmadı? Bugün HDP üzerinden komplolarla tekrar açılan 6-8 Ekim sürecini bile Öcalan durdurdu. Devlet yardım istedi, gecenin bir yarısı not geldi. Öcalan ile görüşme kesildikçe ülke krizden krize sürükleniyor. Bunlar tesadüf değil. İmralı susturulmaya çalışıldıkça, ülkedeki kaos artmakta, savaş lobisi yüksek perdeden ses vermektedir. Tam tersine İmralı’dan ses geldikçe toplumda sağduyu, müzakere, diyalog ve aklıselim duygular güç kazanmaktadır. Bu artık tescillenmiş bir durumdur. 21 yıldır bu döngü var. Savaş tamtamları yükseliyor, darbe mekaniği devreye giriyor” diye konuştu.
Uluslararası sessizlik
İmralı’da evrensel bir suç işlendiğinin altını çizen Temel, uluslararası tüm kurumların ise bu suça sessiz kaldığını kaydetti. CPT’nin de sorumluluğunu tam olarak yerine getirmediğini, İmralı Adası’na belli aralıklarla ziyaretler gerçekleştirmesi gerekirken, bunun gerçekleşmediğine dikkat çekti. İmralı’da tecrit sistemini “insanlık suçu” olarak tanımlayan Temel, şunları söyledi: “Bu derinleştirilmiş tecridin en önemli sebebi, İmralı’nın Kürt sorununun demokratik çözümünde ısrar etmesidir.”
Üçüncü Yol kurtarıcıdır
Son 5 yılda İmralı Adası’nda tecrit politikalarıyla dünya siyaseti büyük gerileme yaşandığı değerlendirmesi yapan Temel, “Bu gerileme pandemiyle yaşanan krizin de etkisiyle bugün neo-liberalizmin fişinin çekildiği noktasına geldi. TİME Dergisi’nin Kasım 2020 sayısının kapağından küresel siyasetin yeni akımı duyuruldu ve adına “Büyük Yeniden Başlama” deniliyor. Küresel kapitalizm kendini yeniden büyük bir başlatmaya hazırlıyor. Bunun bir ayağı Ortadoğu’dur” nitelendirmesinde bulundu. Önümüzdeki dönemde esas gündemlerinin “Üçüncü Yol” bağlamında mücadelenin ne kadar gelişmesi olacağını sözlerine ekleyen Temel, “Üçüncü çizginin pek çok tanımı vardır ama bir tanımı da özellikle Kürt halkına karşı geliştirilen inkârcı ve asimilasyonist-soykırımcı politikalara karşı insanlığını, onurunu koruma eylemidir. Kürtler, üçüncü çizgi siyaseti diyor. Buna karşı direnç de çok büyük. 2015 yılından sonraki süreç, devletin ideolojik dönüşüm kodlarına dairdir. Devlet açık bir şekilde Kürtlerle olan ilişkisini ‘tasfiye’ rotasına soktu. Teslim olmalarını değil, itaati talep ediyor. Bugün gelinen nokta helikopterden atma ya da Şerali Dereli örneğinde olduğu üzere açık infaz yapma bu dönemin karakteridir. Bugün saldırılar her dönemkinden daha büyük. Biz de direniş hattını buna göre kuruyoruz, kurmak zorundayız” dedi.