İmralı’da derinleşen tecrit için Avrupa’daki Kürtler ve Kürt kurumlarının yeni kampanyalar örgütlediğini belirten KCDK-E Eşbaşkanı Zümrüt, ‘Bizim için İmralı artık kırmızı bir alarmdır, biz de bu konuda ciddi mücadele vereceğiz’ dedi
1 Eylül Dünya Barış günü dolayısıyla KCDK-E, TJK-E, TCŞ ve Avrupa Demokratik Güç Birliği’nin (ADGB) ortak çağrısıyla Avrupa Konseyi (AK), Avrupa Parlamentosu (AP) ve İşkenceyi Önleme Komitesi (CPT) binalarının bulunduğu Fransa’nın Strasbourg kentinde yürüyüş ve miting düzenlemiş, Kurdistanlılar ve dostları, burada “Öcalan’a Özgürlük, Kürdistan’a statü” sloganıyla tecride vurgu yapmıştı.
Derinleşen tecride ve mücadelenin Avrupa ayağına ilişkin KCDK-E Eşbaşkanı Zübeyde Zümrüt JINNEWS’ten Melek Avcı’ya değerlendirmelerde bulundu.
Amaç bağları koparmak
PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın üzerindeki tecrit politikası ve mutlak iletişimsizik halini değerlendiren Zümrüt, “Türkiye devleti 25 yıldır İmralı Adası’nda bir gardiyanlık görevi görüyor. İmralı’da oluşturulan sistem ve alt yapısını uluslararası güçler oluşturdu, gardiyanlığı da Türkiye’ye verdiler. 25 yıldır Önderliğin orada rehin alınması, tecridin gittikçe ağırlaşmasının hiçbir hukuki kaynağı yok. Hem insan haklarına aykırı hem de insani olarak toplumsal vicdana da aykırı. Ne yazık ki burada mesele Kürtler, Kürt meselesi ve Kürtlerin iradesidir. Tarih boyunca kimliği tanınmayan, kabullenilmeyen bir toplum ama son 50 yıllık mücadeleyle birlikte Kürt halk önderinin çıkışıyla toplum olma, kendini yeniden tanıma, kültürüne sahip çıkma, dil mücadelesini vermeyle halklar kendini Önderlikle ifade etmeye çalıştı ve tanıdı. Uluslararası devletler de biliyor, Türkiye’de biliyor. Bu nedenle gittikçe ağırlaştı, İmralı sistemi bir işkence haline getirildi. 2 buçuk senedir haber alınamıyor, haberin alınmaması ne kadar hukuki, aile görüşü yok, avukat görüşü yok bu özel bir uygulama. Hukuki değil, ideolojiktir, politiktir. Burada yapılmak istenilen Önderliğin sesini ve toplum arasındaki bağını koparmaktır. Sadece Kürtlerin değil, kadınların, gençlerin halkların Önderlikle bağını kopartarak Kürtleri yok etmeye çalışan bir politika söz konusu. Tecridi böyle okumak gerekir” ifadelerini kullandı.
Yeni kampanya hazırlığı
Fransa’da 1 Eylül Dünya Barış Günü için gerçekleşen tecrit yürüyüşü ve mitingi hatırlatan Zümrüt, tecride dair yeni bir kampanyanın da hazırlıklarına başladıklarını söyledi. Zümrüt, “İki ayak üzerinden örgütlenme yaparak alanlara çıkacağız. Bir ayak toplumsal olarak diplomasi yürütmek diğer bir ayak ise Kürtler dışındaki dostları, gerçekten Kürt halk Önderinin ortaya koyduğu paradigmasal düşüncesi, felsefesi hem de Ortadoğu sorunun demokratik bir zeminde çözülmesi ve Kürt sorunun çözümüne inanan ciddi kesimlerle hareket etmek” diye belirtti.
‘Tek gündem Önderliğin özgürlüğü’
Zümrüt ayrıca Diasporadaki Kürtler ve Kürt kurumlarının önümüzdeki dönemlerde de hareket halinde olacağını belirterek, CPT’nin müdahalesizliğini eleştirdi. Zümrüt, “CPT rolünü oynamıyor tam bir siyaset denetimine girmiş bir kurum haline gelmiş ve buna dair çağrılar yapıldı. Çokça da çağrılar ve görüşmeler yapılacak. Burası açısında söyleyeyim tek gündemimiz Önderliğin özgürlüğü olacaktır” dedi.
Haber yoksa tehlike var
Tecridi kırmadan toplumsal barış ve uzlaşının hayat bulmayacağını belirten Zümrüt, “Bizim için İmralı artık kırmızı bir alarmdır, çünkü haber alınamıyorsa tehlike var. Haber alınamıyorsa kırmızı alarmdır, ciddi bir mesele ve sorundur. Devlet alıştırmaya çalışıyor ama biz alışmayacağız. Çünkü toplumu yeniden var eden yeniden inşa eden Rojava’daki demokratik sistemin devrimin inşasının mimarı olan Önderliktir, biz de bu konuda ciddi mücadele vereceğiz”
Avrupa sessiz
Avrupa devletleri ve kurumlarının AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın politikalarına karşı sessiz kaldığını ifade eden Zümrüt, “Türkiye’nin Kürtlere, insanlığa karşı vahşetine sessiz kalınıyor. Ne yazık ki tüm halklar için, Kürtler ve insanlık için mücadele veren ve Kürtlerin irademdir dediği Önderlik 25 yıldır İmralı sisteminde rehin alınmıştır. Bu da yetmiyor tecrit ağırlaşıyor. Çok kaygılıyız en azından eskiden devletin yaptığı görüşmeler basına sızıyordu, kendileri de duyuruyordu şu an hiçbir haber yok görüşme var mı yok mu muamma” dedi.
HABER MERKEZİ