Suruç katliamının gerçekleştiği esnada olay yerinde fotoğraf çekerken yurttaşlar tarafından yakalanıp polise teslim edilen ama sonrasında serbest bırakılan imam Abdullah Ömer Aslan’ın IŞİD’lilerle görüşmesi ortaya çıktı.
IŞİD tarafından gerçekleştirilen canlı bomba saldırısı sonucu 33 gencin yaşamını yitirdiği, 104 kişinin ise yaralandığı Suruç Katliamı davasının 9’uncu duruşması geçen Cuma günü Urfa 5’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Duruşmada, saldırıya dair görüntüler 5 saatlik bir kesintiyle dava dosyasına girdi.
Urfa Baro Başkanı Abdullah Öncel, müdahil oldukları davanın bugüne kadarki seyrine ilişkin Mezopotamya Ajansı‘na (MA) konuştu.
Aydın’ın itiraflarına dikkat çekti
Türkiye’de 7 Haziran 2015 seçimleri öncesinde Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) Diyarbakır mitingi, Suruç ve Ankara’da gerçekleştirilen bombalı saldırılar ile Ceylanpınar’da 2 polisin öldürülmesi olaylarının yaşandığını hatırlatan Öncel, katliamların 7 Haziran 2015 ve 1 Kasım 2015 periyotları arasında gerçekleşmiş olmasının tesadüf olmadığını söyledi.
Bu duruma dair Suriye Demokratik Güçleri’nin (DSG), Dêra Zor operasyonuyla yakaladığı IŞİD’in Türkiye Emiri İlyas Aydın’ın Mezopotamya Ajansı tarafından haberleştirilen itiraflarına dikkat çeken Baro Başkanı Öncel, yaşananların bu yönüyle araştırılması gerektiğini vurguladı.
Öncel, soruşturma evresinde kolluk ve savcılığın maddi gerçeğin ortaya çıkarılmasında yetersiz kaldığını söyledi.
İmam IŞİD’lilerle görüşmüş
Suruç Katliamı’nın gerçekleştiği esnada alanda fotoğraf çekerken yurttaşlar tarafından yakalanıp polise teslim edilen, sonrasında ise serbest bırakılan İmam Abdullah Ömer Aslan’in üzerinde duran Öncel, mahkemenin Aslan konusunda Diyanet İşleri Başkanlığı’ndan görüş notu talep ettiğini paylaştı. Öncel, bu talep üzerine Aslan’ın bazı IŞİD üyeleriyle görüşmesine ilişkin telefon kayıtlarının dava dosyaya eklendiği bilgisini paylaştı.
Öncel, bu konuda şu bilgileri verdi: “Biz ısrarla Abdullah Ömer Aslan’ın bu davanın kilit ismi olduğunu söyledik. Çünkü bu adamın anlattığı Suruç’a geliş güzergahında, can pazarında çektiği fotoğraflarda, çantasından çıkan bayrakta çelişkiler var. Eğer bu dosyada sanık olmuş olsaydı, bu dosyanın seyri çok farklı olacaktı. Mahkemeden Abdullah Ömer Aslan’ın sanık olmasını talep ettik. Mahkeme o celse talebimizi reddetti. Ama bu celse dosyaya yeni gelen bir delil var. Diyanet İşleri Başkanlığı’nın Abdullah Ömer Aslan ile ilgili görüş notunda kendisinin IŞİD militanlarıyla telefonla görüştüğüne ilişkin kayıtlar olduğu belirtiliyor. Mahkeme görüntü incelemesinden sonra Aslan hakkında suç duyurusunda bulunma kararı vereceğini açıkladı. 3,5 yıl gecikmeli şekilde bu ortaya çıkarılıyor. Avukat arkadaşların zorlamasıyla mahkeme bu kişinin sicil dosyasını istedi. Gelen sicil dosyasında bu kişinin IŞİD militanlarıyla yaptığı telefon görüşmelerinin olduğu, net şekilde gözler önünde. Aslan halen dosyanın sanığı olmadı. Hakkında dava açılmadı. Ben bu saatten sonra Aslan’ın mutlak şekilde dosyanın sanığı olması gerektiğine inanıyorum.”
‘Devlet katliama rağmen görüşmüş’
Yine IŞİD’in Türkiye emirlerinden İlyas Aydın’ın yaptığı itiraflara değinen Öncel, sözlerine şöyle devam etti: “Aydın’ın itiraflarından sonra anlaşılıyor ki istenseydi Suruç ve Ankara Gar patlamaları mutlak şekilde engellenebilirdi. Adam dünyanın her tarafından gelen militanların Türkiye’den rahatlıkla Suriye’ye geçtiğini ifade ediyor. İlyas Aydın; ‘biz sürekli devletle görüşüyorduk, sürekli irtibat halindeydik. Suruç patlamasına kadar bize hiçbir müdahale olmadı’ diyor. Demek ki Suruç katliamına kadar hiçbir önlem alınmamış. Bırakın önlem almayı göz yumulmuş. Bu şekilde Suruç’ta 33, Ankara’da 101 vatandaş yaşamını yitirdi. Ben şunu ifade etmek istiyorum. 20 Temmuz Suruç katliamı, 10 Ekim 2015 Ankara katliamı arasında 4 ay gibi bir süre geçiyor. Bu 4 aylık periyotta Aydın’ın beyanlarından şunu anlıyoruz. Devlet Suruç katliamı olmasına rağmen halen bu teröristlerle masaya oturmuş.”
‘Silahlar mağdurlara yöneltiliyor’
Duruşmalara gelen ailelerin adalet talep ettiklerini ifade eden Baro Başkanı Öncel, “Türkiye’nin dört bir tarafından gelen müştekiler terörist muamelesi görüyorlar. TOMA’lar ve yüzlerce asker silahlar ile mağdur ailelere yöneltiliyor. Bu çok acı. Davanın tozlu raflarda kaybolmaması için gücümüzün ve nefesimizin yettiği kadarıyla savunacağız. Bu dava boynumuzun borcudur” dedi.
Öncel, davanın son duruşmasında savcı ve hakimlerin tavrını olumlu bulduğunu ve hayal kırıklığı yaşamadan salondan ayrıldığını, dosyanın raflarda kalmayacağı umudu taşıdıklarını da dile getirdi.
Öncel, Suruç patlamasında yakınlarını kaybeden ailelerin 19 Mayıs günü Ankara Tandoğan’da yapacağı adalet arayışına destek verilmesi konusunda da tüm barolara çağrıda bulundu.