Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın, önceki gün AKP Teşkilat Başkanlığı yönetimi ile bir araya gelerek seçim sürecinde teşkilatların çalışma performanslarına ilişkin raporu görüştüğü belirtildi. İktidara yakınlığıyla bilinen Türkiye gazetesinin haberine göre teşkilat başkanlığının 81 ile ilişkin hazırladığı raporun iki buçuk saat süreyle değerlendirildiği toplantıda, seçim sürecinde performansı düşük olan, adayla ters düşen, parti içinde dedikodu üreten, parti içi çekişmelere neden olan ve toplumun tepkisini alan teşkilat yöneticileri tek tek tespit edildi. Onun üzerinde il başkanı ve bazı ilçe başkanlarıyla yola devam edilmeme kararı alındı.
Bu kapsamda İzmir’in ardından, seçimi MHP’nin kazandığı Çankırı ve Karaman il başkanları da istifa etti. AKP kaynaklarının, görevden almaların sadece seçimlerin kaybedildiği yerlerle ilgili sınırlı kalmayacağını dile getirdiği de haberde belirtildi. Teşkilat başkanlığının hazırladığı raporda yer alan bazı il başkanlarının görevden alınmasına ise Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın karşı çıktığı öğrenildi. Erdoğan seçim sürecinde yaşanan aksaklıklarla ilgili tüm sorumluluğun ve suçun teşkilatlara atılmasının doğru olmadığını, adaylarla ilgili problemlerin de yaşandığını belirterek “Bazı yerlerde adaylarla ilgili sıkıntılarımız oldu maalesef. Yanıldıklarımız oldu” dediği aktarıldı. Öte yandan, Ankara ve İstanbul’un yanı sıra bazı büyük illerin yönetimleri konusundaki kararın ise bizzat Erdoğan tarafından verileceği belirtiliyor.
Metal yorgunluk istifaları
Erdoğan daha önce de “metal yorgunluk var” diyerek Ankara, İstanbul başta olmak üzere kimi illerde belediye başkanlarını istifa ettirmişti.
AKP’li Özdağ: Bu sistem felakete götürür
AKP’de MKYK üyeliği ve üç dönem üst üste Manisa Milletvekilliği yapan Selçuk Özdağ, seçimlerin ardından eski partisini yine sert eleştirilerle hedef alırken başkanlık sisteminin de gözden geçirilmesini istedi. Özdağ’ın sosyal medya üzerinden yaptığı açıklamalardan bazıları şöyle: “Bu seçim -partili Cumhurbaşkanı- sisteminin Türkiye gerçeklerine ne kadar uzak olduğunu göstermiştir. Bir ülkede her kurum taraf haline gelirse o ülkede parçalanma kaçınılmaz olur. (Ben de ‘evet’ dedim, yanıldığımı görüyorum). Bu sistem tekrar gözden geçirilmelidir. CB makamı bir partiyi değil tüm milleti temsil etmelidir. Vatandaşlarını partisine göre ayırmamalıdır. Toplumsal barışın bir sigortası gibi işlev görmelidir. Taraf olan bir makam toplumu uzlaştırma, barıştırma şansını kaybeder. CB sistemi de demokrasi içinde bir alternatiftir ama partili cumhurbaşkanlığı sistemi değil. Bizim gibi derin ayrılıklar yaşayan ülkelerde devletin tarafsızlığını kaybetmesi ülkeyi felakete götürür. Seçimin sonuçlarına itiraz hukuki ve demokratik bir imkandır ancak o sonuçlara saygı göstermemek başka bir şeydir. Çünkü seçim kazanmak için sadece bir oy fazlası kafidir.”
ANKARA