Türkiye’nin ciddi bir kriz içerisinde olduğunu ve sermayenin ülkeye gelmek istemediğini söyleyen İktisatçı Özgür Müftüoğlu, “seçimlerden sonra hem vergilerde büyük artışlar olacak hem de kamu hizmetlerinde; elektrik, su, ulaşım gibi alanlarda büyük zamlar gelecek” dedi.
Hükümet, başta memur ve işçiler olmak üzere milyonlarca çalışanın aylık kazancına yüzde 15’ten başlayarak artan oranlı gelir vergisi dilimlerini uygulamaya geçirecek. Seçimlerden sonra devreye konulacak uygulama kapsamında hesaplamalara göre, Ocak ayında yüzde 15 vergi ödeyen bir memur, Eylül ayında yüzde 20’lik vergi dilimine tabi tutularak maaşında toplam 106 TL düşüş yaşanacak. Aynı şekilde vergi dilimine girecek olan mühendis 112 TL, hemşire 109 TL, öğretmen 39 TL, kaybedecek. Hakimlerin yüzde 15’lik vergisi ise Mart ayında yüzde 20’ye, Mayıs’ta yüzde 27’ye çıkacak. Hakimlerin maaşında da 986 TL kesinti gerçekleşecek. Konuya ilişkin Mezopotamya Ajansı’ndan Selman Güzelyüz’e konuşan iktisatçı Özgür Müftüoğlu, durumu “Bu vergi uygulaması krizin faturasının emekçiye kesildiğinin resmidir” sözleriyle özetledi.
‘Emekçinin, köylünün, vergi yükü bindirmiş’
Türkiye’de derinleşen ekonomik krizin faturasını artan “oranlı gelir vergisi” adı altında emekçi ve işçilere kesildiğini söyleyen Müftüoğlu, Mart ayı itibariyle birçok çalışanın maaşının kesintisine yol açacağına dikkat çekti. Müftüoğlu, “Bu çerçeveden baktığımızda asgari ücretliler dahil olmak üzere ücretlilerin ücretleri giderek daha da azalacak. Bu, yüzde 20’lere kadar çıkıyor. Zaten vergilerin çok büyük bir kısmı ücretlilerden alınıyor ki bunlar doğrudan vergilerdir. Bir de alışverişler üzerinden- dolaylı vergiler olarak- her alışverişte yine vergi veriyorlar. İnanılmaz bir şekilde; emekçilerin, işçilerin, köylülerin, küçük esnafın, küçük işletmecinin üzerine müthiş bir vergi yükü bindirmiş bu hükmet” dedi.
‘Türkiye ciddi bir kriz içerisinde’
Müftüoğlu, işçi ve emekçilerden toplanan vergilerin nerelere harcandığına dair de değerlendirmelerde bulundu. Hükümetin izlediği ekonomi politikasına bakıldığı zaman özellikle; son dönemlerde toplumun cebindeki parayı sermayeye aktaran bir anlayışın hakim olduğunu vurgulayan Müftüoğlu, şöyle devam etti: “Yani ‘her şey yeter ki sermayeye gelsin gerisi önemli değil’ anlayışı var. Türkiye ciddi bir kriz içerisinde. Sermaye, ülkeye gelmek istemiyor. Hukuk ve ekonomi yönünde tutarsız bir ülke konumunda. Bunu kırmak için de sürekli sermayeye çok büyük teşvikler veriyor. Köprüler ve otoyollar da olduğu gibi, şehir hastanelerinde olacağı gibi tüm garantiyi sermayedarın hiçbir şekilde zarar etmeyeceği, tüm zararı devletin üsteleneceği şekilde; piyasa ekonomisi mantığına uymayan bir şekilde tüm kaynaklar sermayeye aktarılıyor. Toplumun tüm kaynakları devletin aracılığıyla sermayeye aktarılıyor.”
‘Seçimlerden sonra büyük zamlar gelecek’
“Ücretli kesimin enflasyon altında ezildiği bir kriz döneminde böylesi bir uygulamayla insanlar ne yiyip içecek?” diye soran Müftüoğlu, işçi ve emekçilerin daha fazla ezileceği, yoksulluğun daha çok derinleşeceği bir sürece hızla girildiğini kaydetti. “Ne yazık ki, krizin faturasını krizi çıkaranlara değil, yine işçi ve emekçilere ödetiliyor” diyen Müftüoğlu, “Çünkü ağır enflasyonun yanında seçimlerden sonra hem vergilerde büyük artışlar olacak hem de kamu hizmetlerinde; elektrik, su, ulaşım gibi alanlarda büyük zamlar gelecek. İşçi ve emekçiler bu durumu kaldıracak güçte değil; ama bunun karşısında yapacağı tek şey mücadele etmek” dedi.