Ülkede yaşanan ekonomik krizi ve iktidarın savaş politikalarını değerlendiren iktisatçı Mert Büyükkarabacak, yaşanacak bir ülke için işçi sınıfının savaş karşıtı bir mücadele izlemesi gerektiğini vurguladı
AKP hükümeti 22 yıllık iktidarı boyunca ilkeyi krizden krize sürüklerken, özellikle 2015 yılında Çözüm Süreci’nin bitirilerek savaş politikalarına dönülmesiyle ülke ekonomisi giderek dibe çökerken, halk ise yoksullaştıkça yoksullaştı.
Mezopotamya Ajansı’ndan (MA) Rukiye Adıgüzel’ ülkenin içinde olduğu durumu değerlendiren iktisatçı Mert Büyükkarabacak, kapsamlı tüm saldırılara rağmen iktidarın savaş politikasının sonuç vermeyeceğini söyledi.
Amaç bazı bölgeleri insansızlaştırmak
Saldırıların temel hedefinin Kürt kazanımları olduğunun altını çizen Büyükkarabacak, bölgeye yönelik saldırıların politik, askeri, enerji ve iç politikayla yakından bağlantılı olduğunu belirtti. Büyükkarabacak, Türkiye’nin son dönemlerde İnsansız Hava Aracı (İHA) ve Silahlı İnsansız Hava Araçlarıyla (SİHA) bölgede bulunan yerleşim yerlerini hedef almasını ise, sivil nüfusu harekete zorlamaya, kimi bölgeleri insansızlaştırmaya ve savaşılan güçlerin lojistik olanaklarını sınırlamaya dönük hamleler olarak değerlendirdi.
Savaş krize gerekçe yapılıyor
Büyükkarabacak, İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’nın operasyon açıklamalarını, başarısızlığın somut ifadesi olarak yorumlayarak, “Bu tür demeçleri, iktidarın savaşçı girişimlerini özellikle milliyetçiliğin etkisi altındaki yoksul emekçi halka, yaşadığı yoksulluk ve pahalılığın gerekçesi olarak anlatma çabalarının da bir parçası olarak nitelendirebiliriz” ifadelerini kullandı.
İşçi sınıfı ideolojik olarak bastırılıyor
“Savaş emekçiler için ölüm anlamına gelir” diyen Büyükkarabacak, iktidarın her türlü milliyetçi propaganda ve örgütlenmeyle toplumda özellikle de işçi sınıfının ideolojik bütünlüğünü bastırmaya çalıştığını aktardı. Büyükkarabacak, “İşçi sınıfının parçalanması ve sermaye karşısındaki mücadelesinin gerilemesi, faşizmin güçlü bir yayılma zemini bulmasını mümkün kılar. Bugün hala uluslararası şirketlerin oto lastiği için çelik tel üreten fabrikalarda işçilerin aldığı grev kararlarının ‘milli güvenlik’ gerekçesiyle iptal edilebilmesi tesadüf değildir” diye konuştu.
Savaş harcamaları sosyal yardımların iki katı
2023 bütçe taslağına göre halktan yaklaşık 3,2 trilyon TL vergi toplanacağını belirten Büyükkarabacak, bu bütçe harcamalarının yüzde 10’unun (469 milyar TL) şimdiden savaşa ayrıldığına dikkat çekti. Savaş harcamasının tüm sosyal yardımların neredeyse iki katı büyüklüğünde olduğunu kaydeden Büyükkarabacak, “Pahalılığın ve yoksulluğun toplumun geniş kesimlerinin hayatını cehenneme çevirdiği koşullarda, bu kaynakların toplum yararına kullanılması mümkün. 469 milyar TL’yle 24 derslikli bin 800 okul, bin yatak kapasiteli 180 yurt yapabilmek mümkün. 750 bin aileye asgari ücret seviyesinde temel gelir sağlanabilir” dedi.
İşçi sınıfının milli gelirdeki payız azaldı
Büyükkarabacak, 2000’de kamu harcamalarının yüzde 9,23’ünü oluşturan askeri harcamaların 2015’de yüzde 5,46’ya düşerek, tarihinin en düşük seviyesine gerilediğini anımsattı. 2015’de “çözüm” adı altında yürütülen sürecin sonlandırılmasıyla 2020’de askeri harcamaların bütçenin yüzde 7,52’sini oluşturduğunun altını çizdi. Gelinen süreçte savaşın ekonomiyi getirdiği duruma işaret eden Büyükkarabacak, “Saray rejiminin sadece Kürtlere savaş açmadığını, işçi sınıfının milli gelirden aldığı paydaki şok edici gerilemeden takip edebilmek mümkündür” şeklinde konuştu.
İşçilerin savaş karşıtı tutumu açığa çıkarılmalı
“Kürt sorununun demokratik ve eşitlikçi çözümü mücadele etmeyi gerektiriyor” diyen Büyükkarabacak, işçilerin savaş karşıtı tutumunun onlar için ekmek meselesi olduğunu belirtti. Büyükkarabacak, şunları söyledi: “İslamcı-milliyetçi sağın işçi sınıfı üzerindeki hegemonyası, faşist rejimin temel payandası. Bu hegemonyayı çözmek zorundayız. Bu yüzden sosyalist bir sınıf hareketinin mevziler kazanmasıyla Kürt sorununun demokratik-barışçıl çözümü arasındaki rabıtayı akıldan çıkarmamak gerekiyor. ”
İSTANBUL