Yerel seçimler, Türkiye’deki sistem değişikliğinin son kritik virajlarından biri. AKP-MHP bütün yerel seçim stratejisini bu dönüşümü tamamlamak üzerinden kurguluyor. Muhalefet için ise yerel seçim, demokrasiyi yeniden yerelden inşa ederek ülkede hakim kılma amacı taşıyor.
Son 3 yıldır Türkiye’de yapılan seçimlerin tamamı olağanüstü bir mücadele havasında gerçekleşiyor. Dışarıdan ve içeriden Türkiye’deki sistem değişikliğini tamamlamak üzere çok yönlü bir müdahale var. Sistem, dünya ölçeğinde yeniden kendisini yapılandırıyor. Türkiye, bu değişim çerçevesinde iki temel çizginin mücadelesine sahne oluyor. Eski devletçi kodlar üzerinden daha anti-demokratik ve baskıcı bir yönetim anlayışı ile Türkiye’yi demokratikleştirecek ve her türlü farklılığın barış içinde bir arada yaşamasını sağlayacak iki farklı çizgi. Bu çizgilerden birini AKP-MHP ve onunla birlikte hareket eden Ergenekon, derin devlet yapıları temsil ederken, karşısında HDP’nin temsil ettiği ve demokratik dönüşümü isteyen toplumun en az yüzde 50’si var. Bu iki çizgi arasındaki çelişki ve çatışma çok derin, çok keskin ve çok tarihsel.
HDP’ye yönelik çok yönlü tasfiye saldırılarının nedeni bu mücadelenin keskinliğinden ve HDP’nin temsil ettiği çizginin temel rakip ve karşıt güç olarak algılanmasından kaynaklanıyor. Bu mücadelede güçler arası ciddi bir eşitsizlik var. Bir yandan devletin her türlü zor ve şiddet aygıtı kullanılırken öte yandan halkın direnme ve inancından başka bir dayanağı yok.
İktidar önceki seçimlerde uyguladığı politikaların tamamı bu seçimde entegre bir şekilde hayata geçirecek. Muhalefete baskı, muhalefet güçleri arasında olası her türlü ittifakı engelleme ve kutuplaştırma siyaseti, kendi yarattığı krizler üzerinden beklenti yaratma, krizlerden başkasını sorumlu tutma, milliyetçilik… Bunların tamamı AKP-MHP’nin seçim stratejisinin bir parçası ve argümanları olarak devreye sokulacak.
Plan adım adım işlemeye başladı bile. Önce kayyım rejimini kalıcılaştıracaklarını deklare ettiler ki bunun birden fazla alt metni var. Seçimlerin bir anlamının kalmadığı ve AKP’nin seçimi sadece kendi kazanması üzerinden meşru gördüğünün mesajı veriliyor. Kürtlerden umudunu kesenler, Kürtlerin iradesini yok saydıklarını deklare ediyorlar. Ama esas olarak Kürtleri bu tür açıklamalarla sandıktan uzak tutmayı amaçlıyorlar.
Stratejinin ikinci ayağı ise Kürt siyasetine yönelik gözaltı, operasyon ve saldırılarla yeniden güncellendi. 2009 yılında KCK adı altında yapılan operasyonlar, Mart 2009 yerel seçimlerinden hemen sonra başlatılmıştı. 10 yıl sonra bu kez AKP yerel seçimlerden önce operasyonları hayata geçiriyor. Birinci operasyon dalgası Cemaat ortaklığı ile yapılmıştı, bugünkü operasyon kardeşliği MHP ile kuruldu. Kürtlere karşı yapılmış gibi görünen ilk ittifak bütün Türkiye’nin başına bela oldu, Türkiye’yi darbeye, OHAL sürecine ve bugünkü baskı ortamına sürükledi. MHP ittifakı ile bu ortamı kalıcı kılıyorlar.
Bu operasyonların temel vazgeçilmezlerinden birini de Kürt basını oluşturuyor. 12 Eylül rejiminden beri topluma yönelik türlü yönelim, basına yönelik saldırılarla başlıyor. Diyarbakır merkezli operasyonda da yine Kürt basını hedef alındı. Bugün Türkiye’de basının büyük oranda susturulması 2011 KCK Basın operasyonu ile başladı. Bir gecede 44 gazeteci gözaltına alındı, 36’sı tutuklandı. O operasyon yapıldıktan birkaç gün sonra Roboski’de 34 Kürt köylüsü katledildi. Operasyona rağmen Türkiye’deki medya üç maymunu oynarken, Roboski’yi de yine Kürt basını dünyaya duyurdu.
Kelle koltukta ateş hattında gerçeklerin peşinde olan Kürt basının işlevini bildikleri için Kürt basınını hedef alıyorlar. Kemal Kurkut cinayetini dünyaya duyuran Abdurrahman Gök gözaltında. Seda Taşkın, sadece haber yaptığı için iki gün önce 7 yıl 6 ay ceza aldı. Kürtler bu operasyona yabancı değil. 90’lı yıllardan beri süreklileşen bir operasyon rejimini yaşıyorlar. Ancak Kürtler halen varlar ve özgürlük talepleri baki. Bin operasyoncular tarih oldu, ‘ya bitecek ya bitecek’ diyen Çiller iktidarın gizli ortaklarından biri olsa da siyaseten yok oldu. 2009 operasyonunun altına imza atan Cemaat’in hali ortalıkta. Operasyonlara her kapıyı açan maymuncuk muamelesi yapanlar için başka bir örneğe ihtiyaç var mı?