Erdoğan’ın kısa süre önce Doğu Akdeniz ve Libya’daki ‘başarıları’ nedeniyle övdüğü Cihat Yaycı’yı görevden almasının yol açtığı tartışmalar sürüyor. Tartışma iktidar içi çelişki ve çatışmaların gizlenemez noktada olduğunun göstergesi olarak yorumlanıyor
Hüseyin Kalkan/İstanbul
Muhalefet partileri pek ilgi göstermiyorlar ama, iş baya baya büyük görünüyor. Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Personel Başkanı Tümamiral Cihat Yaycı, önce Genelkurmay başkanlığı emrine alındı. Yaycı, bunu kabullenmedi ve istifasını sundu. Ve istifa mektubunu basına sızdırdı. Tanıyanların söylediğine göre Gülencilere karşı mücadelede adından söz ettirmiş, Doğu Akdeniz ve Libya ile deniz sahası anlaşmasının mimarı da Tümamiral Cihat Yaycı’ıymış. Konuyu yakından takip eden Alp Altınörs’e sorduk.
Bu istifa olayı daha çok ulusalcı kalemlerce çok önemsendi ve tartışıldı. Sözcü yazarı Saygı Öztürk, olayın üzerine gitti ve peş peşe konu ile ilgili yazılar yazdı. Öztürk, yazılarında özellikle amiralin Gülencilere karış mücadeledeki başarılarını önplana çıkardı.
Bu tartışmaya bir video ile katılan T24 yazarı Mehmet Tezkan ise olayın giderek karıştığını belirterek şunları yazdı: “Olay kimine göre ‘ordu içi çekişme’, tıpkı bir aralar çok popüler olan Özel Kuvvetler Komutanı’nın başına gelenler gibi… Diyorlar ki ‘İşte bu da onlardan biri. Bizi ilgilendirmez.’ Hayır ilgilendirir çünkü bu işin boyutu çok büyük” dedi.
İşin içindeki rant
Bu görevden almanın tek adam yönetimin bir göstergesi olduğunu belirten Tezkan, ikinci boyutun para boyutu olduğunu söyleyerek şunları ekledi: “İkincisi para boyutu, ‘O ihaleyi yapanlar ne kadar güçlü ki, verdikleri mal kabul görmediği için koca amiral görevden ayrıldı. Onun ihaleyi girmesi için siyasi ortakları kim, başka ortakları var mı, ortaklıklar yapısının siyasi uzantısı neler? Sormak lazım. Hulusi Akar’ın bu işin içindeki payı ne, ilişkisi var mı yok mu? İki satırda onun çıkıp açıklama yapması lazım.”
Konuyu Artı Gerçek’teki yazısında ele alan Alp Altınörs para boyutunu biraz daha somutlaştırdı. Altınörs söz konusu firmanın yandaş bir firma olduğunu belirterek gazetemize şunları söyledi: “O ihale ile de ilgisi var. Şirket de yandaş bir şirket, Ankara İvedik’te Organize Sanayi Bölgesinde faaliyet gösteren yandaş sermaye diyebileceğimiz bir şirket. ‘Yerli ve milli’ sermaye diye bir şey uydurmuşlar, bu yerli ve milli dedikleri de uyduruk mal üreten şirketler. Askeri kaygılarla da bu malı reddetmiş olabilir. Zaten reddeden de Yaycı değil, donanma komutanı reddediyor. Bu da arkasında duruyor. Ancak o soruşturmadan dolayı değil, cumhurbaşkanı kararnamesi ile görevden alınıyor ”
Tutkal bozuldu
Murat Yetki’nin yazdıkları Cihat Yaycı’nın rejim için önemli bir figür olduğunu gösteriyor. Yetkin, Yaycı ile ilgili şunları yazdı: “Adeta aranan kan bulunmuştu. Hem Erdoğan ve AK Partilileri, hem MHP’lileri, hem de CHP içindeki ve dışındaki Ulusalcıları birleştiren bir tutkal görünümündeydi Yaycı. Belli kesimler için adeta bir mıknatıs, hem de siyasi bir mıknatıs işlevi görmeye başlamıştı.”
Yaycı gidince tutkal dağıldı gibi. İlk karışan mahfillerden birisi Doğu Perinçek’in Vatan Partisi oldu. Perinçek, katıldığı televizyon programlarında ve Aydınlık gazetesinde Erdoğan’ın Yaycı’yı görevden almasına destek verirken, Perinçek’e yakın isimlerden emekli asker Ahmet Zeki Üçok ise, bu görevde almayı çok sert bir şekilde eleştiriyordu. Üçok, Yaycı’nın Libya politikasının yapıcısı olduğunu, başarılarının uluslararası planda literatüre girdiğini belirtiyor ve uzun uzun Gülen cemaatine karşı mücadeledeki başarılarından söz ediyordu.
Alp Altınörs ise bu görevden almanın Libya politikasında bir değişikliğe işaret etmediğini ifade ederek şunları söylüyor: “Kemalist kesimin tartıştığı gibi, ne Libya politikasında bir değişikliğe işaret ediyor, ne de Gülen cemaati ile mücadelede bir değişikliğe işaret ediyor. Daha çok ordu içindeki çekişmelerin ifadesi. Cihan Yaycı kendine göre bir üne kavuştu, adından söz edilir oldu. Bir şekilde önünü kestiler. Evet Hulusi Akar ile çekişme içinde olduğu söyleniyor. Hulusi Akar düne kadar ortada yoktu, dün çıktı ortaya. (20 Mayıs günü) Libya’da ilerleme kaydettik diye konuştu. Ufak tefek kazanımlar söz konusu ama Libya politikasında herhangi bir değişiklik yok.“ Altınörs, önümüzdeki Yüksek Askeri Şura (YAŞ) toplantısında adı daha önce Ergenekon ve Balyoz davalarında geçen generallerin tasfiye edilebileceğini sözlerine ekliyor.
Sonuç olarak bu görevden almanın bir darbe girişimi ile ilgili olup olmadığı açık değil. Belki de geçtiğimiz günlerde darbe tantanası bununla ilgiliydi. Ne olursa olsun bu salgın süreci iktidar blokuna pek yaramadı. Önce Süleyman Soylu’nun istifa süreci yaşandı. Ardından bizzat Erdoğan’ın Doğu Akdeniz ve Libya’daki “başarıları” nedeni ile övdüğü ve iktidar için önemli bir asker olan Cihat Yaycı’nın istifası geldi. Bunlar iktidardakilerin pek rahat olmadığını, sürekli olarak birbirlerini tasfiyesi etmek zorunda kaldıklarını ve derin çelişkiler yaşadıklarını gösteriyor.