HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan seçim kampanyalarına ilişkin gazetemize değerlendirmede bulundu: ‘İktidarın tasfiyeci ve savaş politikalarına Yeşil Sol parlamentoda yerini alarak cevap verecek’
Ferhat Çelik – Sadık Topaloğlu / İstanbul
Anayasa Mahkemesi’nde (AYM) açılan davaya karşı B ve C planlarını devreye koyan Halkların Demokratik Partisi (HDP), Yeşil Sol Parti ile seçimlere girme kararı aldı. Yüksek Seçim Kurulu tarafından (YSK) seçime girme yeterliliği de açıklanan Yeşil Sol Parti ise kapılarını bileşeni olduğu HDP’ye açtı. Cumhurbaşkanı seçimleri için ise ilk başlarda kendi adayıyla seçime gireceklerini belirten HDP, 6 Şubat’ta yaşanan depremin ardından aday çıkarmama kararı aldı.
Newroz meydanlarında seçime nasıl bir mesaj verildiği, Millet İttifakı’nin adayı Kemal Kılıçdaroğlu’nun HDP’ye yaptığı ziyaretin perde arkasının ne olduğu, yapılan aday başvuruları ve yürütecekleri seçim kampanyasına ilişkin HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan gazetemizin sorularına yanıtladı.
- Seçime 2 ay gibi az bir süre kala Newroz’da meydanlara çıkan yurttaşlar 14 Mayıs seçimleri için nasıl bir mesaj verdi?
Öncelikle Newroz alanlarına çıkan tüm halkımıza teşekkür ederim. Gerçekten depremin yaralarının hala sarıldığı, acıların bu kadar büyük oranda halkımızı etkilediği bir dönemde milyonlarca insanın Newroz alanlarında olması çok kıymetliydi. Bu yıl Newroz’u bir bayram havasında kutlamadık. Çünkü Türkiye halkları olarak büyük bir acı yaşadık. Bu acının arifesinde 8 Mart’ı bazı açıklamalar ile yaptık. Newroz’u ise her zamanki gibi alanlarda ama bir yas havasında karşıladık. Seçimlerin yapılacağı bir dönemde alanları dolduran milyonlar, iktidara “Bu ülkeyi yönetemiyorsunuz. Gitmeniz gerekir” mesajı verdi. Ankara’nın bu mesajı iyi okuması gerekir. Bu mesajı veren halkımızın sandıklarda da aynı irade ile aynı kararlılıkla tercihini yapacağına inanıyoruz. Çünkü insanlar, Türkiye’deki tüm sorunların kaynağı olan iktidara karşı öfkeli.
- Yeşil Sol Parti ve HDP olarak Seçim Beyannamenizi 30 Mart’ta açıklayacaksınız. Nasıl bir seçim kampanyası yürüteceksiniz?
‘Temennimiz tek liste ile seçime girmekti. Ancak bu olmadı. Yeşil Sol 81 ilde seçime girecek. TİP ve EMEP bölgede 13 ilde aday çıkarmayacak. Yine kritik olan yerlerde de seçime girmeyecekler. Onların seçime girdikleri yerlerde de elbette ki bir yarış olacak’
Yeşil Sol Parti’yi önemli oranda tanıtmak ile zamanımız geçecek. Öte yandan seçmenimizin çok politik bir seçmen olduğunu biliyoruz. Bağımsız olarak Meclis’e girdiğimiz dönemde de insanlar bizim isimlerimizi ezberleyerek oy kullanmaya gittiler. Elbette HDP ile girmek önemliydi. Ancak iktidarın, Saray’ın oyunlarına ne ayıracak zamanımız var, ne de bunu hayata geçirecek zamanımız var. İktidarın oyunları ile elbette baş etmeyi biliriz. Bunun için Yeşil Sol’u uzun zaman önce seçimlere girecek hale getirdik. Şimdi yapmamız gereken hem Yeşil Sol’u kitlemize tanıtmak hem de birlikte iş yapmak. Yani HDP ve Yeşil Sol Parti milletvekili adayları netleşene kadar birlikte çalışacak, adaylar belli olduktan sonra tamamıyla Yeşil Sol’a kitlenen bir seçim süreci geçireceğiz. Mitinglerimizi, aday tanıtımlarımızı Yeşil sol üzerinden kamuoyuna tanıtıp, çalışmalarımızı da Yeşil Sol üzerinden götüreceğiz. Seçim günü de oy pusulasında Türkiye’nin 81 ilinde Yeşil Sol’un logosu olacak. Bu konuda herhangi bir tereddüt yok. Kafa karışıklığına neden olacak bir şey de yok.
- Seçim kampanyası yürütürken kullanacağınız temel argüman ne olacak?
Milletvekili adaylarımızı seçim propagandası yaparken Yeşil Sol’un Türkiye parlamentosunda yer almasının önemine değinecekler. AKP’nin Kürt, barış, demokrasi ve kadın düşmanlığına karşı Yeşil Sol’un parlamentodaki önemi üzerinde duracağız. Bunu seçmenimize anlatacağız. Çünkü bizi tamamıyla siyaset dışına atmayı hedefleyen bir anlayış var. HDP’nin kapatılması davası bu anlamda bir göstergedir. Dolayısı ile Yeşil Sol’un anahtar bir şekilde parlamentoda olması krizlerin çözülmesi açısından önemlidir. Bu argümanlar ile seçmenimize gidip, Yeşil Sol’un parlamentodaki önemini anlatacağız.
- Yani iktidarın tasfiyeci ve savaş politikalarına Yeşil Sol ile mi cevap vereceksiniz?
Temel mesele sadece tasfiyeci ve savaş politikaları değildir. Bugün birçok alanda zaten kriz yaşanıyor. Türkiye’de demokrasi, barış ve adalet sorunu var. Seçilmişler dahil olmak üzere binlerce insan cezaevinde. Yine halkın iradesinin gasp edildiği kayyum meselesi var. Bunun yanında kadın, gençlik, ekoloji sorunu Türkiye’nin kriz alanlarıdır. İktidar HDP’yi kapatma davası ile bir hamle yaptı. Ancak Yeşil Sol bütün bunların bilincinde ve bunları görev alanı olarak belirleyip parlamentoda yerini alacak.
- Aday adayı için 2 bin 783 başvuru yapıldı. Bir önceki seçimler ile kıyaslandığında başvuru sayıları hakkında ne ifade etmek istersiniz?
7 Haziran’ı bunun dışında tutarsak en fazla başvurunun yapıldığı bir dönem. Her ne kadar başvuru süresi tamamlanmış olsa da bunun daha da artacağını düşünüyorum. Listeler YSK’ye gidene kadar, bize talepte bulunanlar olacaktır. Bugün de dahil olmak üzere bana aday olmak istediğini belirten önemli kesimler oldu. Dolayısı ile ayın 9’una kadar başvuru yapmak isteyenler olacaktır.
- AKP’ye yapılan başvuru süresinin bir önceki dönemlere oranlara düşük olduğu ifade ediliyor. Sizce bunun nedeni nedir?
AKP’deki başvuru sayısı oldukça az çünkü herkes AKP’nin artık gideceğini biliyor.
- Peki nasıl bir aday profili ile halkın karşısına çıkacaksınız?
Bizim genel olarak bazı kriterlerimiz var. Örneğin çok evliler, kadına karşı suç işlemişler, çocuklara karşı suç işlemişler asla bizim partimizden aday olamazlar. Onların başvurularını bile almıyoruz. Başvuru yapan, listeye giren insanlarımızın tamamıyla Türkiye’nin her kesimini temsil edecek özelliklere sahip olmasına özellikle dikkat edeceğiz. HDP’de de bu böyleydi Yeşil Sol Parti’de de bu böyle olacak. Bu ülkede mağduriyet yaşamış, inkar edilmiş, kimliği ve inancı nedeniyle hor görülmüş her kesimden insanların sesi olmaya çalışacağız ve bu seslerin Yeşil Sol Partisi çatısı altında parlamentoya girmesini sağlayacağız.
- Daha önce yaptığınız açıklamada en az 100 vekil hedeflediğinizi ifade ettiniz. Peki oran olarak neyi hedefliyorsunuz?
Yüzde 15’in üzerine çıkmayı hedefliyoruz. En son seçimde yüzde 10 seçim barajını aşmıştık. Şu an yüzde 10 seçim barajı yok. Baraj yüzde 7’ye düşürüldü ama elbette ki bizi kesinlikle rehavete kaptırmamalıdır. Baraj yüzde 7’ye düştü nasıl olsa kazanırız, nasıl olsa gireriz, Cumhurbaşkanlığı’nda şuna ama parlamento şuna oy verelim anlayışı çok yanlış ve tehlikeli bir anlayış. Her ne kadar yüzde 7’ye inmiş olsa bile bizim yüzde 15 gibi bir oranla ve parlamento olmamız çok önemlidir. Bizim için bir oy çok büyük bir anlama ve kıymete sahiptir. Dolayısıyla her insanımızın mutlaka bir kişiyi, iki kişiyi ikna edip bu dönem yüzde 15’in üzerine çıkmak gibi bir hedefle seçimlere hazırlanmamız gerekiyor.
- Emek ve Özgürlük İttifakı ile seçime gireceksiniz. Bu süreç nasıl işleyecek?
Emek ve Özgürlük İttifakı olarak hedefimiz tek çatı altında seçimlere girmekti. Bu konuda hem TİP’e hem EMEP’e hem de ittifakın içerisinde yer alan partilere ifade ettik. Ancak gelinen noktada TİP ve EMEP kendi logolarıyla seçime girme tercihini yaptılar. Emek ve Özgürlük İttifakı olarak logonun altında 3 siyasi partinin ismi olacak. Yeşil Sol Parti, EMEP ve TİP bu üç partinin hem logosu hem de o ilin milletvekili adaylarının ismi olacak. Dolayısıyla insanlar bir tercih yapacak. Elbette ki oyunu bu üç partiden birine verecek. Kim nerede ne kadar oy almış ise o ilin milletvekili çıkarma oranını geçebiliyor ise milletvekilliğini kazanmış olacak. Bu konuda hem EMEP’in hem de TİP’in tercihlerine saygı duyarız ama gönlümüz, arzumuz tek çatı altında seçilmelere girmekti. Bu tercih yapılmadı. Hala geç kalınmadı, bunu söyleyeyim. Bunu değiştirme gibi bir seçeneğimiz duruyor.
- Peki Yeşil Sol Parti Türkiye’nin tüm illerinde seçime girecek mi?
Evet. Yeşil Sol Parti olarak Türkiye’nin her yerinde adaylarımızı göstereceğiz ve seçimlere gireceğiz. Ancak TİP ve EMEP’e bölgede 13 ilde aday çıkarmamalarını orada seçimlere girmemelerini söyledik. Yine bazı kritik yerler var, bizim geçen seçimlerde örneğin çok az sayı ile oy ile milletvekilliğini kaybettiğimiz yerler var. O kritik yerlerde de seçimlere girmemelerini söyledik. Onlar bunu kabul ettiler. Onların seçime girdikleri yerlerde de elbette ki bir yarış olacak.
- Cumhurbaşkanlığı seçimlerine gelmek istiyorum. Aday çıkarmadınız, bu konuda kimi destekleyeceksiniz ya da öyle bir öngörünüz var mı?
Cumhurbaşkanlığı konusunda daha önce yaptığımız açıklamalar vardı. Deprem öncesi kendi adayımızla seçime gireceğimizi ifade etmiştik. Bu toplumda bir morale, bir cesarete, bir sinerjiye sebep oldu. Deprem sonrası bu iktidarı değiştirmek, bu iktidarı göndermek adına şartların ve koşulların değiştiği kanaati bizde uyandı. Çünkü biz depremle birlikte bir kez daha gördük ki bu iktidar, bu anlayış değişmeli. Çünkü deprem bölgesine gittiğimiz ilk gün hatta iki-üç günden itibaren kaderleriyle baş başa bırakıldığı bir sürece tanıklık ettik. Bu büyük bir felaketti. Evet felaketin boyutları çok fazlaydı ama bu felaket AKP iktidarı tarafından 2’ye, 3’e katlandı. Dolayısıyla bu anlayışın değişmesi, bu iktidarın gitmesi için bizim kendi şartlarımızı ve koşullarımızı bir kez daha gözden geçirmemize sebep oldu. Şunu kurullarımızda tartıştık. Aday çıkarmayacağız ve bu iktidarın değişmesi, Erdoğan’ın gitmesi için en demokrat aday kimse onu destekleyeceğiz.
- Peki tercihinizi hangi adaydan yana kullanacaksınız?
YSK’ye başvurular yapıldı ve bu başvurularla birlikte başvurusu kabul edilen adaylar var. Bu adaylar tam netleştikten, bizde seçim çalışmalarımızı başlattığımız andan itibaren adayın ismini de zikrederek çalışmalarımızı seçimlere kadar sürdüreceğiz. Şu an itibariyle isim söylemeyeceğim ama bu değişim ve dönüşümü gerçekten gerçekleştirecek ve bu iktidarı gönderecek Türkiye’nin temel sorunları başta olmak üzere bütün sorunlarını çözebilecek en demokrat aday kimse bizim tercihimiz ondan yana olacak. İsimler netleşsin, seçim çalışmaları başlasın, bizler de sahaya çıkacağız ve seçmenlerimize “gönül rahatlığıyla şu adaya oy verebilirsiniz” diyeceğiz.
- Kemal Kılıçdaroğlu ile bir görüşme gerçekleştirdiniz. Görüşmede neler konuşuldu?
Görüşmeden sonra Sayın Kılıçdaroğlu kamuoyuna açık bir değerlendirme yaptı. Bu değerlendirmede ifade ettiği bütün konuları biz zaten içeride konuştuk. Bunun dışında çok farklı veya özel bir görüşme olmadı. Yani Sayın Kılıçdaroğlu’nun ifade ettiği kayyumlar meselesi, kadın meselesi, ekoloji meselesi, Kürt sorunu, bu sorunun parlamentoda çözümü, demokrasi, adalet konularını konuştuk. Çok açık ve net söylüyorum. Kılıçdaroğlu dışarıda ne söylediyse içeride de aynı konuları konuştuk. Ama şu önemliydi tabi ki. Kürt sorununun parlamentoda çözülmesi ve bizim Sayın Kılıçdaroğlu’nu parlamentoda kabul etmemizin bir sebebi de buydu. Parlamento bütün sorunların çözüm merkezidir. Bu sebeple kendisini parlamentoda ağırladık ve verilen mesajlar da bu yöndeydi.
- Yüzyıla dayanan Kürt sorununun salt parlamentoda çözülmesi mümkün müdür?
Parlamentoda en azından bazı yasaların çıkarılması bu sorunun çözümüne katkı sunar. Parlamentoyu bu sorunun dışında tutarsak bir çözüm elde edemeyiz. Parlamentoda yasaların çıkması, bu konunun tartışılması ile birlikte elbette yeni yeni çözüm önerileri ortaya çıkacaktır. Ama bu o zaman yapılacak konuşmalar, yapılacak olan müzakereler sürecinde birçok şeyin netleşmesine de sebep olacaktır. Ama parlamento bunun ilk adımıdır ve önemlidir diye ifade etmek isterim.
- Kılıçdaroğu ile yaptığınız görüşmeden sonra kamuoyunda ‘çift taraflı’ bir eleştiriye tabi tutuldunuz. Bazı kesimler ‘HDP, CHP ile bakanlıklar konusunda anlaştı’ diyerek eleştiride bulunurken bazı kesimler de ‘neden HDP bakanlık istemedi’ minvalinde bir eleştiride bulundu. Sizler görüşmede bakanlık meselesine dair bir şey konuştunuz mu? Veya öyle bir talebiniz var mı?
Parti olarak geçmişten bu yana verdiğimiz mücadeleye bakarsak mücadelemizin önemi burada ortaya çıkıyor. Biz şimdiye kadar ne için mücadele ettik? Biz barış mücadelesi, özgürlük mücadelesi, demokrasi ve adalet mücadelesi verdik. Dolayısıyla şu an bile binlerce insanımızın cezaevinde olduğu, Kürt halkının iradesinin gasp edildiği bir dönemde, Meclis kürsüsünde Kürtçe konuşma yapan insanların konuşmasının bile “bilinmeyen bir dil” olarak kayda geçtiği bir dönemde bir makam, mevki veya koltuk peşinde koşmamız, bunu dayatmamız ve bunu istememiz hem halkımıza hem tabanımıza hem de geçmiş dönem verdiğimiz mücadeleye büyük bir haksızlık olurdu. Bizim talebimiz bu ülkenin demokrasiye, adalete kavuşmasıdır. Barışın gerçekleşmesidir. Kürt sorununun çözülmesi, kadın meselesinin çözülmesidir. Bu meselelerin her biri bizim için bir koltuktan daha değerlidir. Dolayısıyla da bu mesele üzerinden de kafa yormadık hatta hiç kafa yormadık daha doğrusu. Şu an taleplerimiz Türkiye’nin demokrasiye kavuşmasıdır, barışın gerçekleşmesidir, sorunların çözümüdür. Tamamıyla buna kilitlenmiş durumdayız. Diğer konular asla konuştuğumuz bir mesel değildir.