İşçi dövizleri, yurt dışında çalışan işçilerin ya da yaygın kullanımıyla “gurbetçiler”in yaptıkları tasarruflar sonucunda ülkelerine gönderdikleri dövizlere verilen ad.
Yurt dışında çalışan işçilerin pratikte yurda iki amaçla döviz gönderdikleri görülüyor. Eğer aileleri de yurt dışında yaşıyorsa geleceğe dönük yatırım yapmak için ve eğer aileleri kendileriyle birlikte yurt dışında değilse (yatırım amacının yanı sıra) asıl olarak, ailenin geçimini sağlamak için.
Bu tür dövizler, yurt dışında çalışan işçilerin sayısına, bu işçilerin aldıkları ücretlerin düzeyine, ülkede uygulanan faiz politikalarına, ülke ekonomisi ve siyasetinin içinde bulunduğu duruma, beklentilere ve döviz kurlarına, yani ulusal paranın döviz karşısındaki değerine göre artıp azalabilirler.
İşçi dövizi ekonomiye katkı sağlar
İşçi dövizleri tıpkı ihracat, turizm ve yurt dışı müteahhitlik gelirleri gibi, doğru alanlarda kullanıldığında, ülke ekonomisinin gelişimine katkıda bulunur ve ülke ekonomisini büyütür.
Bangladeş, Hindistan ve Sri Lanka örneklerinde olduğu gibi, yurt dışında çalışan bu ülkelerin yurttaşlarının ülkelerine gönderdikleri dövizler, bu ülkelerin ithalat faturalarının ödenmesine yardımcı olduğu gibi, işçilerin geride bıraktıkları on milyonlarca ailenin yoksulluk çekmemesini ve geçimlerini sağlayabilmesini de sağlayan en önemli faktördür.
Nitekim Covid-19 salgını sırasında dünyada milyonlarca gurbetçi işçi işini kaybettiğinden bu işçilerin ülkelerine gönderdikleri dövizler ciddi biçimde azalınca, yoksulluk da artmıştı. Ancak özellikle de Covid-19 salgını bittikten sonra, 2021 yılında, dünyada işçi dövizlerinde yüzde 7’nin üzerinde bir artış oldu.
Gelen işçi dövizi gidenin gerisinde kaldı
Türkiye’de ise durum biraz farklı. Ülkede işçi dövizleri cari açığın kapanması konusunda ihracat ya da turizm gelirleri kadar büyük bir öneme sahip değil. Ancak, bu dövizlerin son yıllardaki seyri ülkedeki bazı sıkıntıları yansıtması açısından önem arz ediyor.
Çünkü 2008 yılından bu yana yurda gelen işçi dövizlerinde belirgin bir azalma yaşanırken, ülkede çalışan yabancı işçilerin yurt dışına çıkardıkları dövizlerde belirgin bir artış var.
Öyle ki AKP’nin iktidar olduğu yıl olan 2002 yılında ülkeye gelen işçi dövizlerinin tutarı 1,94 milyar dolar iken, 2022 yılına gelindiğinde bu tutar neredeyse yüzde 80 oranında azalarak 694 milyon dolara kadar geriledi ve ilk kez geçen yıl çıkışlar girişlerden fazla oldu. AKP döneminde yurt dışına çıkan işçi dövizleri ise 7 kat arttı.
Bu durum yurt dışında, özellikle de Avrupa’da yaşayan ve büyük çoğunluğu AKP-MHP iktidarına oy veren “milliyetçi-mukaddesatçı” olarak tabir edilen işçilerin, konu dövizlerini ülkelerine getirmek ve tasarruflarını ülkelerinde yapmak olduğunda iktidara aynı ölçüde güvenmediklerini, hatta bu güvenin giderek azalmakta olduğunu gösteriyor.
“Oyumu veririm ama dövizimi vermem!”
Yani özellikle de iktidar medyasında yaptıkları konuşmalarında iktidarı yere göğe sığdıramayan yurt dışında çalışan bazı işçilerimiz TL karşısında 30 kat değerli avro ile Türkiye’de alış veriş ve tatil yapıyorlar ama konu kalıcı biçimde birikimlerini ülkelerinde değerlendirmeye geldiğinde, “toprağına taşına öldükleri” ülkelerine güvenmiyorlar.
Bu veriler bir gerçeği daha ortaya koyuyor: Nasıl ki ülkenin reel döviz kurunun bu yılın Temmuz ayında 100 üzerinden 49’un altına düşmesi ülkenin ihracatı artarken ülke yurttaşlarını daha da yoksullaştırıyorsa, giden işçi dövizlerinin gelenin üstüne çıkması da benzer bir etki yaratıyor.
Kısaca, pahalı ithalat ve ucuz ihracatla aslında Almanya, Hollanda gibi ülkelerin ekonomilerini, istihdamlarını, yatırımlarını ve tüketimlerini destekliyoruz. Haraç mezat satılan topraklarımızla, doğal ve iktisadi varlıklarımızla Körfez ülkelerinin zenginlerini daha da zengin ediyoruz.
Ayrıca yurt dışında çalışan işçilerimizin yurda getirdikleri dövizler azalırken, ülkemizde çalışan diğer ülke yurttaşlarının ülkemizde kazandıkları dövizlerini ülkede harcamak yerine, kendi ülkelerine götürmesiyle biz, bir bakıma, bu ülke ekonomilerini destekliyoruz.
Tüm bu olup bitenin de “yerli ve milli” olduğunu kabul edip kendimizi avutuyoruz.