Seydi Fırat
Ekonomik krizle birlikte AKP-MHP iktidarına yönelik tepkiler yoğun düzeyde ortaya çıkmaya başladı. AKP iktidarı kendi tarihinin en büyük, en toplumsal, en dinamik, en kapsamlı tepkileriyle karşı karşıya.
İktidara karşı protestolar çığ gibi büyüyor. Halk sokağa çıkıyor, ellerindeki faturaları yakıyor, hükümet istifa sloganlarını atıyor. Sömürüye, soyguna hayır diyor. İktidarın halkı sömürme ve soyma uygulamalarının son versiyonu elektriğe, doğalgaza yaptığı zamlardır. Son zamlar halkı patlama noktasına getirdi.
Ege’de, Marmara’da, İç Anadolu’da, Karadeniz’de ve Kürdistan illerinde çok yaygın biçimde iktidara yönelik protestolar ortaya çıktı ve sürüyor. İktidarın kitleler üzerinde geliştirdiği ideolojik pasifikasyon, milliyetçi söylem ve din istismarına dayalı söylem artık tutmuyor. İktidarın kesintisiz bir biçimde başvurduğu baskı politikası, korkutma uygulamaları ve polisiye saldırılar kitleleri eylemden alıkoyamadı. Toplumdaki öfke ve kararlılık tüm yoğunluğuyla sürüyor.
AKP iktidarının ‘sokağa çıkın da size dünyanın kaç bucak olduğunu göstereyim’ tehditleri de kitleler tarafından önemli oranda etkisizleştirildi, binler ve on binler sokağa çıktı. Dünyanın kaç bucak olduğunu halk iktidara gösterdi.
Ortaya çıkan toplumsal tepkilerin, öfkenin, sırf ekonomik sıkıntılardan kaynaklı olduğunu söylemek eksik bir yaklaşım olacaktır. Ekonomik kriz protestolarının ortaya çıkmasını tetiklese de tepkiler özü itibarıyla iktidarın baskıcı, hukuk dışı, insanlık dışı faşizan uygulamalarına, savaş ve yıkım politikalarına yöneliktir. Toplumun iflahını kesen, toplumu nefessiz bırakan bir iktidardan kurtulmak, toplumun ezici çoğunluğunun temel talebine dönüşmüş bulunuyor.
CHP’nin Millet İttifakı’nın ‘biz oyuna gelmeyeceğiz, sokağa çıkmayacağız’, iktidara destek mahiyetindeki tutumu da kitleler tarafından, demokratik hak ve özgürlüklerden yana olanlar, demokratik tepkileri ortaya koymaktan yana olanlar tarafından her gün daha fazla mahkum ediliyor.
Millet İttifakı’nın demokratik tepkileri, toplumsal mücadele ve direnişi sınırlandırma ve etkisizleştirme girişiminin de halk tarafından, toplumsal dinamikler tarafından boşa çıkarılmış olması son derece önemli ve sağlıklı bir gelişme.
Bu ittifak bileşenlerinin toplumun, esnafın, işçi sınıfının, Kürt halkının tepkilerini engelleyemeyeceklerini gördüklerinden bazı yerlerde göstermelik basın açıklamalarını yapmak durumunda kaldılar.
Görünen odur ki gelişen toplumsal tepkiler, yeni bir dönemin işaretlerini veriyor. Binlerin, on binlerin eylemlere katılması söz konusu, katılım her an yüz binlerin, milyonların devasa tepkilerine dönüşebilir. Halkların, emekçilerin, hak ve adalet arayışı içinde olanların buluşması, dayanışması ve ortak motivasyonu bir bahara kapı aralayacaktır. 2022 baharı aynı zamanda bir özgülükler baharı, halkın baharı olarak eşiktedir.
Demokratik güçlerin ittifakı ve dayanışması, sürece yön vermesi, öncülük yapması temel bir beklentidir. Üçüncü Yol siyaseti toplumsal akışı, tepkileri motive etme ve güçlendirmede öncülük rolünü yerine getirirse, Türkiye’nin geleceğini belirleyebilir.