Konya’da süren İklim Şurası’nın ana teması emisyon ticareti. İktidarın doğa ve çevre düşmanı politikaları kesintisiz sürerken, kapitalist dünya ile birlikte ‘iklimle mücadele’ için açıldığı iddia edilen yol sermaye çıkarlarına bağlanacak
AKP iktidarının ‘İklim Kanunu’ hazırlığı kapsamında Konya’da Selçuklu Kongre Merkezi’nde 21 Şubat 2022 ila 25 Şubat 2022 tarihlerinde yapılacağı ilan edilen hazırlık toplantısı başladı. Toplantıyla ‘Ulusal Katkı Beyanı (NDC) ve Uzun Dönemli İklim Değişikliği Stratejisi ve Eylem Planı’ tamamlanacak. 1000’in üzerinde katılımın olacağı belirtilen şuraya 209 üniversiteden temsilcilerle birlikte şurayı düzenleyen Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum katılımcılar arasında yer alıyor.
Yol haritası
Şuranın, Türkiye’nin iklim değişikliği vizyonunu, gelişen ve değişen koşullar çerçevesinde yeniden ele alarak “yeşil dönüşüm” anlayışını ortaya koymak amacıyla gerçekleştirildiği belirtiliyor. Şurada, Türkiye’nin 2053 net sıfır emisyon ve yeşil kalkınma hedefleri doğrultusunda stratejik hedeflerin belirleneceği, İklim Kanunu başta olmak üzere iklim konusunda geliştirilecek mevzuata katkı sağlanacağı, sera gazı emisyonlarının azaltılmasının ve iklim değişikliğine uyum politikalarıyla bir yol haritasının hedeflendiği belirtilirken, bu yolun sonunda kaybeden yine doğal yaşam ve emekçi halklar olacak.
Tek hedef emisyon ticareti
İklim Şurası’nın asıl hedefi olan başta “yeşil finansman ve karbon fiyatlama” alanında toplam 7 toplantı gerçekleştirilecek. Şuranın ikinci gününde “Uluslararası Finansman” paneline Türkiye’de yeşil finansman kaynakları ve etkin kullanımı, finansman kaynaklarının ve araçlarının çeşitlendirilmesi, finansal sektör ve sürdürülebilirlik konuları konuşulacak. Aynı günkü bir diğer toplantı ise Türkiye’nin 2053 net sıfır emisyonu hedefi ve yeşil kalkınma politikası üzerine konuşmalar olacak. İklim zirvelerinin ‘tek’ hedefi olan ‘emisyon ticareti’ Türkiye’nin Paris iklim Anlaşması’nı imzalamasında biricik motivasyon noktası olurken şura ile sermaye çıkarlarını temel alan bir yol bulma amacı işlenecek.
Geleceğimiz kararıyor
Avrupa merkezli iklim çalışmaları yapan E3G adlı düşünce kuruluşu, 2015’teki Paris Anlaşması’ndan bu yana yeni kömür santrali projelerinin dünya genelinde yüzde 76 azalacağını belirtmesine karşın bu taahhütlerin hayata geçirilmeyeceğini gösteren veriler yayınlanmaya devam ediyor. İklim değişikliğiyle mücadelede öne çıkan hedeflerden biri, kömür santrallerinin ve fosil yakıt kullanımının azaltılması ve kömür santrallerine sağlanan finansmanın kesilmesi gösterilirken, bu taahhüdün emisyon ticaretine bağlanmak istenmesi geleceğimizi karartıyor.
Emisyon ticareti
İklim kriziyle mücadele etmek ve İklim Yasası’nın gereklerini yerine getirmek amacıyla olduğu iddia edilen, ‘Emisyon Ticaret Sistemi’ (ETS) ve karbon vergisi Avrupa Birliği’nin (AB) karbon kaçağı ile mücadele planlarının temelini oluşturuyor. Karbon fiyatlandırması için tanımlanan iki farklı piyasa aracı olan karbon vergisi ve emisyon ticaret sistemi, halihazırda birçok ülkede uygulanıyor ve bu iki piyasa aracı birbirlerini tamamlayıcı nitelik taşırken, AB’nin çevre politikasının en temel ilkesi olan, ‘kirleten öder’ mekanizması tüm ülkelerde uygulamaya sokularak sermayeye yeni birikim alanları yaratılıyor
Uyarılar ve tehditler
Karbon vergisinin uygulandığı ülkelerdeki şirketler, üretim faaliyetlerinde sebep oldukları sera gazı emisyonlarının ve çevreye verdikleri zararın tazminatı olarak belirlendiği belirtilen vergi miktarını ödemekle yükümlü tutuluyor. Karbon vergisi, ETS’den farklı olarak devletin karbon fiyatını ve piyasadaki emisyonların miktarını belirlediği bir sistem olarak ele alınıyor. Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası, geçtiğimiz yaz Türkiye’deki işletmeleri CBAM kapsamında yıllık 750 milyon euroya kadar ek masraflarla karşılaşabilecekleri konusunda uyarmış ve AKP iktidarını da Paris Anlaşması’nı onaylamaya, emisyon ticareti sistemi kurmaya ve net sıfır emisyon hedefleri belirlemeye çağırmıştı.
Karbon vergisi halklara yıkılacak
Karbon vergisinin uygulandığı ülkelerdeki şirketler, üretim faaliyetlerinde sebep oldukları sera gazı emisyonlarının ve çevreye verdikleri zararın tazmini olarak belirlendiği belirtilen vergi miktarını ödemekle yükümlü tutulurken, Fransa’da tüm halka yüklenmek istenen karbon vergisi girişiminin ise tüm ülkelerde yürürlüğe sokularak sermayenin yarattığı sorunun maliyeti halkların sırtına yıkılma süreci işletilecek. Kapitalist birikim sürecinin bir parçası olarak oluşturulan karbon piyasaları, karmaşık bir şey olan iklim sorununu karbonun fiyatlandırılması yoluyla ölçülebilir bir şeye indirgeyerek çözeceğini iddia ederken yeni bir ‘pazar’ yaratıldı ve bu pazar zirveler eliyle tüm dünyaya dayatılmaya devam edilirken faturası ise emekçi halklara yıkılacak.
Sermayenin genişleme hedefi
Kapitalist birikim sürecinin bir parçası olarak oluşturulan karbon piyasaları, karmaşık bir şey olan iklim sorununu karbonun fiyatlandırılması yoluyla ölçülebilir bir şeye indirgeyerek çözeceğini iddia ederken, aslında yeni bir pazar yaratıldı ve bu pazar zirveler eliyle tüm dünyaya dayatılmaya devam ediliyor. Bu yolla insanlığın ve yaşamın tüm bileşenlerinin temel elementlerinden biri olan temiz hava karbon ticareti yoluyla ticari bir meta haline getiriliyor. Bugüne kadar metalaştırılamamış ve yaşamın elinde kalan tek doğal müşterek olan atmosfer piyasalaşıyor. AKP iktidarının doğa ve çevre düşmanı politikalarının bu toplantı ile sağlanacağını iddia ederek toplantılara katılan ve bu çalışmayı öven yapıların ve kişilerin de aynı oyunun birer parçası olduklarını belirtmek gerekiyor.
EKOLOJİ SERVİSİ