CHP’li Tanrıkulu, koronavirüsün cezaevlerine yansımasının ağır olacağını, infaz indirimi paketinin Meclis’e getirilmesi gerektiğini söyledi. İHD ve TUAYDER ise yaşanabilecek olumsuzluklara dikkat çekti
Koronavirüs (Covid-19) salgını sebebi ile tüm dünya alarma geçerken, salgının bulaşması durumunda en büyük riskin oluştuğu yerlerden biri de cezaevleri. İnsan hakları savunucuları ve sivil toplum örgütleri ise iktidara, daha önce gündeme gelen infaz indirimi paketinin acilen getirilmesi ve infazların ertelenmesi çağrısı yapıyor.
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İstanbul Milletvekili ve Meclis İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanvekili Sezgin Tanrıkulu, koronavirüs nedeniyle cezaevlerinde yaşanabilecek risklere ilişkin Mezopotamya Ajansı’ndan Diren Yurtsever’e yaptığı değerlendirmede, kapasitenin çok üzerinde tutuklu ve hükümlü bulunduğunu ve yeterli tedbirlerin alınmadığını vurguladı.
‘Tutuklular ev hapsine alınabilir’
Tanrıkulu değerlendirmesinde şu ifadelere yer verdi: “Cezaevinde bulunanların büyük bir çoğunluğu tutuklulardan oluşmaktadır. Tutuklama sonuç itibariyle istisnai bir tedbirdir. Zorunlu haller dışında başvurulmaması gereken bir tedbirdir. Dolayısıyla mahkemeler bu koşullarda cezaevinde bulunan tutukluların, tutukluluk koşullarını gözden geçirip bunu başka bir tedbire dönüştürebilir. Örneğin; ev hapsine dönüştürmesi mümkündür. Bunu yapmaları halinde önemli sayıdaki nüfusun cezaevinden tahliye olma ihtimali olacaktır. Devam eden yargılamalar bakımından bu yapılabilir.”
Meclise sunulan teklifler değerlendirilmeli
Hükümlüler açısından iktidarın ikinci yargı paketi kapsamında gündeme getirilen infaz indiriminin bir an önce getirilmesi gerektiğinin altını çizen Tanrıkulu, “Denetimli serbestlik koşullarının genişletilmesi ve infaz indirimi
zaten ikinci yargı paketinde gündeme gelecekti. Dolayısıyla ikinci yargı paketini beklemeden bir yasa tasarı ile ki bununla ilgili ben ve başka milletvekilleri tarafından Meclis başkanlığına sunulan kanun teklifleri var. Bu tekliflere öncelik tanınarak, muhalefetle iş birliği yapılarak çok rahatlıkla parlamentoda bu konuda düzenlemeler yapılabilir” diye konuştu.
Hem parlamentonun hem de yargının bu konularda harekete geçmesi gerektiğini belirten Tanrıkulu, hasta tutukluların, kadınların, anneleriyle birlikte kalan çocukların acilen tahliye edilmeleri gerektiğini, yaşanılabilecek ölümlerden hükümetin sorumlu olduğunu vurguladı.
Tanrıkulu, Meclis İnsan Hakları İnceleme Komisyonu’nun alt komisyonu olan Tutuklu ve Hükümlü Haklarını İnceleme Komisyonu’nun toplanması ve cezaevlerinde acil inceleme yapılmasına dair talepte bulunduğunu ancak henüz kendilerine bir yanıt verilmediğini de sözlerine ekledi.
TUAY-DER: Cezalar ertelensin
Cezaevlerinin durumuna ilişkin yazılı bir açıklama yapan Tutuklu Aileleri ile Yardımlaşma Derneği (TUAY-DER) ise, cezaevlerinde 1300 hasta tutuklunun 450’sinin durumunun ağır olduğuna dikkat çekerek, “Biz TUAY DER olarak cezaevinde bulunan hasta tutsaklar için kaygılıyız. Halk olarak biz özgür şartlarda bu virüs ile mücadele etmekte zorlanırken, cezaevinde hijyen koşullarının olmadığı mutfak, banyo, tuvalet ve yatakların aynı ortamda olduğu bir yerde Corona virüsü ile mücadelenin nasıl olacağını kamuoyunun taktirine bırakıyoruz. TUAY DER olarak Adalet Bakanlığı ve hükümet yetkililerine çağrıda bulunarak başta hasta tutsaklar olmak üzere tüm tutsakların derhal tahliye edilmesini veya ceza ertelemesi yapılmasını talep ediyoruz” dedi.
‘Yaşanabilecek olumsuzluklardan iktidar sorumlu’
İnsan Hakları Derneği (İHD) Van Şube Başkanı Murat Melet de Cemil Uğur’a verdiği röportajda, Adalet Bakanlığı’nın cezaevlerine yönelik ciddi bir yaklaşımının bulunmadığını belirtti. İHD olarak bir grup avukatın kentteki 3 cezaevine giderek, Cezaevi Müdürlüğü ile tutuklu ve hükümlülerle görüşmek ve tedbirlere dair bilgi almak istediğini belirten Melet, taleplerinin kabul edilmediğini paylaştı. Melet, “Salgının bu kadar yaygınlaştığı bir ülkede hasta mahpusların cezaevinde kalması, ölüme terk edilmeleri anlamına geliyor. Bağışıklık sistemleri çok çok zayıf. Havalandırmalar, beslenmeler, tedavileri çok çok yetersizdir” dedi. Melet, şöyle devam etti: ”
Adalet Bakanlığı şöyle bir düşüncede olabilir; ‘cezaevleri kapalı bir alan ve fiziki görüşlere izin verilmeyerek’ bu önlemlerin yeterli olduğunu düşünüyor. Ama cezaevinde çalışan gardiyanın ve memurun cezaevine virüsü götürmeyeceği ve yaymayacağı konusunda hiç kimse böyle bir garanti veremez. Cezaevlerinde yaşanılabilecek olası bir olumsuz durumundan başta Adalet Bakanlığı olmak üzere ve mevcut siyasi iktidar sorumludur.”
HABER MERKEZİ