Tunahan Gözlügöl*
Tarih her konuda, her açıdan ve her şekilde iki yüzle karşılaştı. Tozlu sayfalardan da değil bu karşılaşmalar. Tozlanmasına bile izin verilmeden karşımıza çıktılar. Daha bir adım ileri bile atmadan, cümlenin sonuna nokta koymadan değişiyor yüzler A’dan B’ye, aktan karaya. Ne bu iki yüzün hikayesi? Ne bunun motivasyonu? Ne, ne, ne… Dedikçe işte yaşanan iki yüzlülükler daha tozlanmaya fırsat bile bulamadan önümüze seriliyor. Hele mesele rant iken “kılıfı çek minare bizim artık!” diyen, Ankara’da ODTÜ arazisinden geçiyor. Kâh bu “ODTÜ ormanı manzaralı rezidans” oluyor kâh kamu yararı. İşte tam burada iki yüzün habitatı ve doğal olarak hikayesi başlıyor.
Rant Yolu, kimin yolu?
Türkiye belediyecilik anlayışında asfaltın çok başka yeri olduğunu reddedebilecek birinin olduğunu düşünmek oldukça zor bir durum. O denli ki “asfalt piyasası” ekonominin incisi misali burjuvazinin ellerinde şekilleniyor. Bunun en tipik örneklerini Melih Gökçek döneminde AKP’nin mevcudiyetinde görebiliriz. Ancak örneklemi iki yüzün hikayesine varabilmek için Rant Yolu ile sınırlayacağım.
Rant Yolu’nun hikayesi ODTÜ atanmış rektörü Verşan Kök, dönemin AKP’li belediye başkanı Melih Gökçek arasında imzalanan protokol ile başlar. Bu protokol 8 Eylül 2017’de imzalandı ve bir sonraki günün gecesi, 9 Eylül 2017, Melih Gökçek ODTÜ’lülerin korkusuyla ODTÜ ormanını bir gecede yok etti. Bunu bir rekor olarak ilan etti. Bilkent’i İncek bulvarına bağlayacak bu yolun adına ‘Rant’ ekleyen ise yolun yamacında bulunan milyon liralık siteler olmasında gizli. Park Joven konutları Melih Gökçek döneminde milyonluk ihalelerin peşkeş çekildiği Genç İnşaat’ın projesi ile gündeme geldi. 6 gökdelenden oluşan bu proje reklamını yaparken ODTÜ ormanına komşu olduğunu ve geçmesi planlanan yolu araç olarak kullandığını reklamlarında görmek mümkün. Ayrıca iptal edilen Gökçek’in 2038 Çevre Düzeni Planı’nda tam da bu kulelerden geçen bir metro planı olduğunu düşünürsek rantın ne boyutlarda olduğunu daha iyi anlarız. Ekim 2022 anahtar tesliminin aslında Mansur Yavaş belediyesinin neden acele ettiğini biraz da olsa açıklayabilir, o konuya da biraz sonra geleceğiz. Biraz çünkü Rant Yolu’nu rant yapan daha fazla odak olduğunu söylemek gerekir. Nitekim kervan geçmez, kuş uçmaz alana Yargıtay binasını veya Ankara’daki bütün hastaneleri gereksiz yere kapatıp şehir hastanesi ismiyle hasta garantili koca kompleksler yapmanın bir anlamı olmalı. Bütün bunlar kamu yararı yaratılan rantlar. Öte yandan 11 kilometrelik yolun ODTÜ dışındaki alanına bakacak olursak bu yolun geçeceği güzergahtan yeni yeni kuleler yükseldiğini görebiliriz. Bu yol, kamu yararı olmak için çok fazla rantı içinde barındırıyor. Bütün bunları bir elekten geçirince aslında çok çetrefilli yollara girmeden yolun kimin yolu olduğu oldukça belli. Bu belirginlik içinde geriye sadece Mansur Yavaş’ın gözünün içine bakıp sormak kalıyor: Melih, sen misin?
Projeye hayır derken…
2021 yılında yol projesi CHP’li Mansur Yavaş tarafından ihaleye çıkarıldığından beri ODTÜ bileşenleri olarak “hayır” diyoruz. ODTÜ ormanlarının sit alanı statüsünü kaybettiğinden beri düzenli olarak oradan buradan kırpılmasından geliyor bu karşı çıkış. 1961 yılından bu yana çok ciddi emeklerle oluşmuş bu yaşam alanının bu denli saldırıya uğraması aslında politikanın ve belediyeciliğin beton kafasının ötesinde ODTÜ’nün muhalif kimliğinin yarattığı nefret olduğunu bilmek gerekir. ODTÜ’deki toplumsal muhalefetin sönümlendiği, akademik direncin konfor alanına çekildiği, devrimci kimliğin son yılda etkinlik piyasasına dönüşmesini bir kenara bırakırsak, hala iktidarın ve faşist odakların nefret ettiği bir alan olduğunu biliyoruz. Melih Gökçek’in korkudan bir ormanı bir gecede yok etmesini bir rekor olarak addetmesi bu nefretin bir parçasıdır. Bu nefretin neticesi hem iktidara hem de iktidarın yaması kayyım Verşan Kök’e uzanıyor. Protokolde imzası olan Verşan’ın daha sonrasında bu kadar geniş alanları tahrip edeceklerini bilmiyor olduğunu ifade etmesi masumiyet değil, iktidar için ne denli kullan at bir şahsiyet olduğunun beyanatıdır. Yaptığı konuşmada zikir çekercesine “sayın cumhurbaşkanım” nidalarının sıklığı ise Verşan’ın bu beyanatı kabul ettiğinin de göstergesidir. Dolayısıyla Rant Yolu projesine hayır derken bütün bunları elde tutup hareket etmek oldukça önemli.
Peki Verşan ve iktidarı biliyoruz. Yıllardır öğrenci, doğa, kültür ve her nevi olguya düşman bu odaklar varken muhalif pozu kesen Mansur Yavaş’ın derdi ne? Seçimleri ilk kazandığında birçok kesimin umudu (!) olmuş Mansur Yavaş şu an ne yapıyor? 2014 yılında kaybettiği seçimler sırasında Malazgirt Bulvarı için “ODTÜ’lüler istemezse yolu yapmayız” inceliğine (!) sahip Mansur’un 2019 yılında seçilir seçilmez ilk işi Rant Yolu için çıkan yürütmeyi durdurma kararına itiraz etmek oldu. Bu itiraz kabul edilmedi o dönem. Muhalif Başkan Mansur bu itirazdan yaklaşık 1 yıl sonra 1 Eylül 2020 tarihinde sarayda Erdoğan’ın huzuruna çıkıyor. 3 Eylül’de Abdulkadir Selvi’nin yazdığı kadarıyla Erdoğan Yavaş’tan ODTÜ’den geçen yol projesini derhal bitirmesini istiyor. Emir kulu (!) Mansur Yavaş buna en ufak itirazda bulunmamış olacak ki görüşmeden 20 gün sonra 21 Eylül 2020’de yol projesi askıya çıkıyor. Bundan 1 yıl sonra da 25 Ağustos 2021 tarihinde proje ihaleye çıkıyor. Geldiğinden bu yana ziftin ve çimentonun kulu Mansur Yavaş utanmasa Melih Gökçek versiyon 2.0 diyecek kendine. Yenilik getirsin diye seçilmiş Yavaş, marifetmiş gibi “Melih Gökçek’in yarım bıraktığı projeleri tamamlıyoruz” reklamını metro ekranlarında uzun süre oynattı. Doğaya dair tek bir girişimi olmayan ABB’nin toprak alana bile taş döşediği refüjleri doğayı yok etmede Melih Gökçek yaratıcılığını bile geçti kanımca. Nitekim yeşil alanlara park yapmak doğa dostu olmak değildir.
Proje ihaleye çıktığında bir kamuoyu oluşturmaya çalıştık. Karşı çıkıp ses çıkardık ancak belli bir noktada projeye de başlanmadığından sönümlenip gitti. O dönem onlarca CHP vekili de arandı. “ODTÜ Rant Yoluna Hayır Diyor” isimli kitapçık ile konuyu toplu bir şekilde irdelerken bunları dağıtarak halkı bilgilendirdik. Mansur ile 2 defa da toplantı alındı. Bir tanesi ODTÜ Öğretim Elemanları Derneği ile, bir tanesi de ODTÜ Mezunları Derneği’nde yapılan bileşenlerle Mansur arasında gerçekleşen toplantı. Bu iki toplantıda da yolu yapmaları gerektiğine dair ısrarını ve yolu küçültebileceklerine dair manipülatif önerilerini dile getiren Mansur’a karşı ODTÜ’lüler bu yol projesinin iptal edilip alanın rehabilite edilmesinden başka bir şeyi kabul etmeyeceklerini dile getirdi ve çıkarken de protesto edildi. Buna rağmen ODTÜ’lüleri ve kentlileri karşısına alan Mansur Yavaş 2022 Temmuz sonunda uzun süredir atıl durumda olan inşaat alanına taşeron şirket aracılığıyla iş makinelerini sokarak yol çalışmasına başladı. Bunu tespit eder etmez alana giden ODTÜ’lüler olarak basın açıklaması gerçekleştirdik. Bu basın açıklaması öncesinde alana giden arkadaşlarımız iş yapılan arazinin askeri arazi olduğu bilgisiyle karşılaştı ancak orada bulunan taşeron firmanın şantiye şefi bu alanın ODTÜ arazisi olduğunu teyit etti ve belediyeye bağlı oldukları için belediye nereye gir derse oraya girdiklerini de ekledi. Alana ve çalışmalara dair açıklamalar yapmaya başladıktan sonra belediye bizleri manipülatör ilan etmekten yalan söylediğimize kadar getirdi konuyu. ABB, inşaat çalışmalarının yapıldığı alanın ODTÜ arazisi olmadığını söyledi. Oysa yayınlanan bütün görüntülerde ODTÜ arazisinde olduğu açıkça belli ki isteyen buyursun gelsin alanı gösterelim, haritadan bile basitçe bu alanın ODTÜ arazisi olduğu belli oluyor. CHP’li Mansur Yavaş başkanlığındaki ABB’nin bu saldırılarının karşısında ODTÜ bileşenleri olarak 15 Ağustos 2022 tarihinde ABB önünde eylem gerçekleştirdik. Bu eylem sonrası korsan açıklamayla manipülasyon yapmak isteyen ABB genel sekreter yardımcısı Mustafa Kemal Çokakoğlu bizler tarafından alandan kovuldu. ABB içine sığınarak açıklama yapmak zorunda kalan Çokakoğlu ilk anda reddettikleri açıklamayla tezat bir şekilde çalışma yapılan arazinin ODTÜ arazisi olduğunu kabul ederek oldukça komik bir şekilde araziye taşeron firmanın yanlışlıkla girdiğini ve izinsiz bir şekilde taş aldığını söyledi. Oysa biz alana gittiğimizde alanda taş taşımanın ötesinde yola asfalt öncesi yapılan temel serimi yapılıyordu. Bu yalanın birinci yüzü. İkincisi taşeron firma buraya belediyenin direktifleriyle girdiğini kendileri söyledi; bu da yalanın ikinci yüzü. Ayrıca yahu siz kasaba mı yönetiyorsunuz bu işlem yapılırken, siz belediye olarak ne yapıyordunuz da bu kaçak işlem yapılırken ruhunuz duymadı. Hadi tüm mevzunun yol projesi ile ilgili olmadığına inanalım; bu kaçak işlem ile ilgili tutanak tutup hukuki bir işlem başlattınız mı? Bence hayır. Nitekim öyle olsa bizleri yalancı ilan etmekte çekinmeyen sizler yüzümüze defalarca vururdunuz. Yaptığı korsan açıklamada Mansur’un ODTÜ’lüleri karşısına almak istemediğini söyleyen Çokakoğlu’na şunu ilan ediyoruz: ODTÜ Rant Yolu Projesi iptal edilip alan rehabilite edilmeyene kadar değil karşınızda bir nefes mesafesinde tepenizde olacağız!
İki yüzün hikayesi
ODTÜ’de yıllardır -iktidardan gelen- sorunlar yaşandığında birçok vekili görmek mümkün oluyor.
Malazgirt Bulvarı, Kavaklık ve hatta 2017’de Melih Gökçek’in açtığı yol… Buradan birçok hikaye çıkarabiliyorken esas hikaye ODTÜ Rant Yolu olarak adlandırdığımız Bilkent-İncek bulvarında başlıyor. Yıl 2017 ve belediye başkanı Melih Gökçek iken muhalif kesim fırtınalar kopardı. ODTÜ mezunu olan Aylin Nazlıaka bu yolu “Melih Gökçek keser, biz dikeriz” döviziyle yağmur çamur demeden rant ilan etmişti. Her ne olursa olsun bu yolu yaptırmayacaklarını ve Melih Gökçek’e asla izin vermeyeceklerini ifade etmişti. Sevgili okuldaşımızı geçen sene bize destek olacak umuduyla aradığımızda iki yüzün siyasetini iktidardan bile daha çetin satırlarla yazdı.
Kendisinden inanılmaz tepki vermesini beklemedik. En azından bu yolun yanlış olduğunu ifade eden bir tweet atın dedik. Cevabı ne oldu biliyor musunuz? “Beni bu işe bulaştırmayın”. Bu insan ODTÜ mezunu bir “vekil”! Senin işin zaten bu işlere bulaşmak değil mi? Suya sabuna dokunmadan vekilliğinizi iki yüzlülüğünüze sığdırmak da nereden çıktı? 2017 yılında bu yolun yapımına başlayan Gökçek iken ranttı da Yavaş devam ederken niye bulaşılmayacak işe döndü? Ancak elbette suç bizde: bu şahıslardan iki kelam beklemek bile fazla. Nitekim sayıp sövdükleri AKP’nin iş yapmayıp maaş alan bankamatik memurlarından farkı olmayan bankamatik vekillerinin hak ettiği şey bu sıfatla tarihin diplerine kadar işlenmesi.
Bitti sanmayın daha yeni başlıyoruz. Daha önce yine ODTÜ’nün başka sorunları için ses vermiş Orhan Sarıbal’ı yine geçen sene aradığımızda bu yolun yanlış olduğunu, Mansur bey ile görüşeceklerini ve bu yola başlarlarsa bilfiil alanda olacaklarını ifade etmişti. Belediye girdi, Sarıbal telefonlarımızı açmaz oldu. Adresi mi yanlış anladı bilmiyoruz. Yanlış yere gittiyse yalpalayarak yürüdükleri yolu doğruya çekmek isteriz. Hala bu yol yanlış demek için, yola karşı çıkmak için geç değil ancak güven bağlarını yeniden inşa etmek için oldukça geç. Bundan sonra iki kelam beklemeyeceğiz. Nitekim yüzsüzden iki yüz çıkması absürt değilken söz cambazından doğruyu beklemek oldukça absürt. Söz cambazı demişken hadi biraz da İlhan Cihaner’den bahsedelim. Kendisini alanlarda çetin bir savaşçı olarak tanırken söz konusu Melik Gökçek’in varisi Mansur Yavaş icraatları olunca CHP suskun. Geçen sene aradığımız isimlerden biri olan Cihaner’i çok yakın bir zamanda tekrar aradık. Söz cambazı deyince aklıma gelme sebebi budur ki daha biz Mansur Yavaş ve yol ile başlayan cümlemizi bitirmeden Cihaner başladı cambazlığa: Kendisi yol için gaz yemiş, direnmiş, kavga etmiş… Bu sözlerin arasına “ses verir misiniz?” sorusunu sıkıştıramadan cumartesi gününden sonra derhal nöbete geleceğini ve yanımızda olacağını söylemişti. İktidara Kabataş yalancısı deyip cuma sayan partinin vekili bize Cumartesi saydırdı. Üstünden nice cumartesiler geçti cambazımız İlhan
Cihaner hala gelecek!
Hal böyle olunca Bahçelievler katliamcılarıyla haşır neşir olan ülkücü Mansur Yavaş’tan ne bekleyebiliriz ki. Sanmayın ki seçimle devran dönecek, rant bitecek. Turuncu rantçılar gidecek kırmızı rantçılar gelecek. Ancak şu bakidir ki bizler direnmeye devam edeceğiz: Ne bankamatik memurlarına ne de bankamatik vekillerine olurumuz var!
*ODTÜ öğrencisi