Dr. Hayri Hazargöl
Türkiye’de iktidarlar iki yüzlüdür. Başka ülkelerde eleştirdiklerinin hepsini kendileri yapar, ancak yüzleri kızarmaz. İnsanın en güzel özelliği yüzünün kızarması ve utanmasıdır. Ne var ki, bu özellikle Türkiye’deki iktidarların birçoğunda yok. Özellikle AKP-MHP iktidarında yoktur. Gerçekten de Tayyip Erdoğan’ın, Süleyman Soylu’nun ve Devlet Bahçeli’nin hayatlarında yüzleri hiç kızarmış mıdır, bilemeyiz. Kuşkusuz çocukken yüzleri mutlaka kızarmıştır. Kişiliklerinin ve zihniyetlerin oluştuğu ergenlik çağından sonra; özellikle askere gidip döndüklerinden sonra yüzlerinin kızardığını hiç sanmıyoruz. Böylelerine toplum içinde yüzü manda derisi gibidir, derler.
Türkiye’deki iktidarları, kişileri en fazla iki yüzlü yapan da Kürt sorunudur. Hatta Kürt sorunu iktidarları bin bir suratlı yapmaktadır. Tayyip Erdoğan sanki iki yüzlülük dersi almış gibidir. Süleyman Soylu’nun da ondan aşağı kalır yanı yoktur. Zaten Devlet Bahçeli hangi kötülükle suçlanırsa bizim ecdadımızda böyle bir şey yoktur, diyerek sütten çıkmış kaşık gibi ortalıkta dolaşmaktadır. Ne var ki, Devlet Bahçeli ne derse desin Türkiye toplumu Devlet Bahçeli’yi de partisini de 1970’li yıllarda çok iyi tanımıştır.
Erdoğan İsrail’in Filistin’e saldırması sonrası bir süre sessiz kaldıktan sonra yine kendini mazlumların savunucusu olduğunu iddia etmiştir. Herkes İsrail’in yakasını bıraksa da biz bırakmayız, demiştir. Hem de İsrail lobilerinin desteğini alarak iktidar olan AKP lideri olarak. Yakın zamanda oğlunun Amerika’da bir üniversiteye girmesi için Yahudi lobilerinden referans aldığı iddia edildi. Yanlış hatırlamıyorsam Tayyip Erdoğan İsrail’e gidip Ağlama Duvarı’nda dua da etmişti. İsrail’de bir duvar dibinde resmi görüntülenmişti.
Türkiye’de AKP yetkilileri, yine bazı devlet yetkilileri Türkiye toplumunu ve Müslüman alemini kandırmak için nasıl zulme karşı olduklarını söylemekteler. Gazete ve televizyonlarda İsrail’i eleştirerek boy gösteriyorlar. İsrail Filistinlilere zulüm yapıyor, bu doğru da, sen kendine bak derler. Zaten AKP iktidarı İsrail’i her eleştirdiğinde İsrailliler sen kendine bak; Kürtlere zulüm yapanlar bizi suçlayamaz, demektedirler. İsrailliler en azından bu konuda yerden göğe kadar haklıdırlar.
AKP iktidarının yetkililerine sormak lazım, siz İsrail’in yaptıklarının hangisini yapmıyorsunuz? Tabi cevapları hazırdır; biz terörizme karşı mücadele veriyoruz, derler. Ama vicdanlı olan herkes siz İsrail’in yaptığının hepsini yapıyorsunuz; hatta onun on katını, yüz katını yapıyorsunuz, der. İsrail Filistinlilerin topraklarını işgal etmiştir, buralara yerleşim yeri yaparak kendi topraklarına dahil ediyor, ancak diğer yerlerdeki Filistinlilerin dilini, kimliğini ve kültürünü yok saymıyor. Bir halkın dilini, kimliğini, kültürünü, varlığını yok saymak, bunun için baskı ve zulüm yapmak; baskı ve zulümlerin sonsuz katı zulüm yapmak olur. Türkiye Kürtlere İsrail’in Filistinlilere yaptığının kat be kat fazlasını yapıyor. Bu nedenle ahlaki ve vicdani olarak AKP iktidarının İsrail’e söyleyecek tek bir sözü yoktur. İsrail’e en son söz söyleyecek bir iktidar varsa o da AKP-MHP iktidarıdır.
Tayyip Erdoğan ve AKP-MHP iktidarı kurnazlık yapıyor. Dünyanın başka yerlerindeki zulümlere karşı çıktıklarını söyleyerek kendisinin Kürtlere yaptığı zulmü örtmek istiyor. Belki Türkiye’yi iyi tanımayan toplumları ve siyasi güçleri kandırabilir; ama Türkiye’yi iyi tanıyan toplumları ve siyasi güçleri kandıramazlar.
Şu anda Türkiye’nin Kürtlere uyguladığı politikayı dünyada hiçbir faşist ve diktatör başka bir halka uygulamamaktadır. Bırakalım fiziki baskı ve zulmü, zindanlara doldurmayı, öldürmeyi; Kürtlerin dili, kimliği ve kültürüne uygulanan baskı ve zulmü dünyanın hiçbir yerinde göremezsiniz. Kürt, Türk devleti tarafından ne sömürge ne de köle olarak kabul edilmektedir. Kürt, kimliğinden vazgeçip Türkleşmeli, ya da yaşadığı toprakları terk etmelidir. Kürt ille de Türkleşmeli; Kürtlerin vatanı Türk uluslaşmasının yayılma alanı haline gelmelidir. İsrail şu anda AKP iktidarının Kürtlere uyguladığı zulmün bir bölümünü Filistinlilere uyguluyor. Ancak Filistinlileri ille de Yahudileştirme politikası yürütmüyor. Bu fark sıradan bir fark değildir, niteliksel bir farktır.
Filistin’de yapılan zulme karşı çıkmak gerekir. Bu insan olmanın, demokrat olmanın gereğidir. Ancak Müslüman bir halk olan Kürtler üzerindeki zulme de karşı çıkmak gerekmiyor mu? Bunu özellikle kendisine Müslüman diyen örgütler ve çevrelere söylüyoruz. Yoksa siz de iktidar gibi iki yüzlü olursunuz. Kürtlerin önemli bir kesimi Müslümandır. Yüzyıldır Filistinlilerden daha fazla zulüm görmüş, daha fazla öldürülmüş, sakat bırakılmış ve zindanlara atılmıştır. Türkiye’de Kürtler üzerinde uygulanan zulüm ve baskı temelinde yürütülen kültürel ve dolayısıyla fiziki soykırıma açık ve net karşı çıkmayanların bu konuda söylediklerine inanılmaz. Samimi Müslüman olmak da demokratlık da sosyalistlik de bu konuda tutarlı olmaya bağlıdır. Ne var ki, Türkiye’de bir kesim dünyanın her köşesindeki bir haksızlığa ve zulme karşı çıkarken, sıra Kürtlere geldiğinde ya sesi soluğu çıkmıyor; ya da dostlar bizi pazarda görsün kabilinden bazı söylemlerle zevahiri kurtarmaya çalışıyor. Ancak Türkiye’de gerçekler o kadar net hale gelmiştir ki, artık vicdanlı, adaletli, ahlaklı insanları aldatma zamanı geçmiştir.