İnsan korktuğu bir şeyle karşılaşır ve hayat yeniden düzenlenir. İnsan kaçındığı birçok şeyle de karşılaşır. Nihayetinde insan dediğimiz bir ülke gibidir. Bölünse de parçalansa da tarihte izini bırakır. Aşk da bunlardan kurtulamıyor. Zaten kurtulmak muamma, hep bir ihtimal, sonra da beklenen vukuat. Biliriz ki aşk muamma sever, umudu saat gibi kendine çevirir. Çağlar boyu değişen aşk eşiği, herkesi bir yerlerde mutlu da bedbaht da eder. Vazgeçer ve bekleriz.
Moda Sahnesi’nin yeni oyunu İki Kore’nin Birleşmesi prömiyerini geçtiğimiz günlerde yaptı. Oyun beklendiği gibi ikiye ayrılmış bir ülke meselesini ele alıyor gibi sanılır. Aşk bir dünya nihayetinde, insan da bir dünya. Bazen bir insan başka bir insanın ülkesi de oluverir. Bu şekilde baktığımızda oyun yazarının insanı bir ülke, bir dünya olarak gördüğünü ve öyle bakılmasını istediğini tahmin edebiliriz.
Ev de bir ülkedir, insanların bazen yalnız bazen de bir arada yaşadığı bir mekân. Evet, aşk bir mekân arar; kimi zaman bu bir başkasıdır, kimi zaman da insanın bizzat kendisidir. İki Kore’nin Birleşmesi oyunu da aslında bir ihtimale gönderme yapar. Günümüzde aşkların krize girmesi, krizlerden kriz beğenmesi neredeyse hepimizin yaşadığı bir mesele. Çağımızın getirdiği krizlerden aşk da nasibini almış, bir evi darmadağın edebilir, bir ilişkiyi dünyanın sonuna götürebilir.
Birbirinden farklı ama birbiriyle bağlantılı epizotlardan/sekanslardan oluşan İki Kore’nin Birleşmesi oyunu, aşkın farklı hallerini izleyiciye gösteriyor. Aslında izleyicinin çoğu zaman bizzat yaşadığı ya da yaşandığına tanıklık ettiği duygudurumlarını sahnede görüyoruz. Bu oyunda en çok dikkatimi çeken şey ise sahnedeki hareketlilik. İzlerken duyguların da eşyaların da sözlerin de hareket halinde olduğunu sezebiliyoruz. Durağanlığa yer bırakmayan oyunda hem rol alan oyuncu ve müzisyen Damla Pehlevan’ın seslendirdiği şarkılar olsun, bir kriz halinde yaşanan oyunun bir bölümünde duyulan şarkılar olsun, bir bütünlüğü imliyor.
İki Kore’nin Birleşmesi oyununda gördüğümüz her bir oyuncunun farklı sekanslarda rol aldığı insanlık halleri, tiratları izleyiciyi oyuna dahil ediyor ve illaki kendi geçmişinden bir anıya, belki de bir insana götürüyor. Nihayetinde insan bu dünyada illaki en az bir defa olsun aşık olmuş, aşkı tatmış ve türlü durumlar yaşamıştır. İnsanın başına aşk gelirse bunun devamında ihanet de ayrılık da yalanlar da pişmanlıklar da gelir de gelir. Kendi adıma, oyunu izlerken oyuncuların rol aldığı hayatlar olsun, oyunda geçen cümleler olsun, beni geçmişime götürdü, hatta yüzleştirdi de. Belki de oyunun en büyük başarısı bu: insanı insanlık haline götürmek, ona ayna olup bir bakışa götürmek.
İkili ilişkileri, aile kurumunu, kutsal sanılanları, çıkar ilişkilerini insani duygular etrafında bize izlettiren oyun izleyiciyi tanık olmaya çağırıyor. Çünkü insanız ve insana dair olan hiçbir şey bize yabancı değil sözü bu oyunda çırılçıplak kendini gösteriyor. İzleyici bu anlamda şahit olduğu hayatları kendi dünyasına benzetebiliyor. Bu açıdan bile olsa, ilginç olduğu kadar cezbedici yanı da var bu oyunun. Oyunun isminden yola çıkarak herkesin Korelileştiğini, birer Kore’yi içinde beslediğini görüyoruz.
Yazar Joel Pommerat’ın yazdığı oyunu Mine Çerçi çevirdi. Oyunun oyuncu kadrosu da kalabalık. Her oyununa ayrı bir merakla gittiğim Kemal Aydoğan’ın yönettiği bu oyunda kendisinin daha önce çalıştığı oyuncular da var, ilk defa çalıştığı oyuncular da bulunuyor. Neriman Uğur, Levent Tülek, Sedat Kalkavan, Asiye Dinçsoy, Reyhan Özdilek, Melek Ceylan ve Damla Pehlevan’ın her sekansta farklı roller aldığı oyunda, Pehlevan aynı zamanda piyano ve şarkı düzenlemesinde yer alıyor. Bengi Günay’ın sahne tasarımını yaptığı oyunda ışık tasarımı da İrfan Varlı’ya ait.
Birbirinden çarpıcı sekansların/epizotların olduğu bu oyunda yüzleşmek, aşka dair farklı düşünmek isteyenler, oyunun sonunda kendisiyle yüzleşmeye de hazır olmalı diye düşünüyorum. Bir izleyici olarak böylesi bir yüzleşmeye hazır olmadan kendimi bulduğum için naçizane önerimdir. Sezon boyunca gösterimde olacak Moda Sahnesi’nin İki Kore’nin Birleşmesi oyunu, kuşkusuz sahnenin belleğinde de önemli bir yer edinecektir. Alkışı bol, seyircisi çok olsun.
Unutmadan; Moda Sahnesi, Trendyol işçilerinin sömürü ve haksızlıklara karşı başlattıkları direnişe destek olmak için İki Kore’nin Birleşmesi oyunu dahil 3 oyunlarını onlar için sahneliyor.