CHP’nin YSK temsilcisi Mehmet Yakupoğlu, “31 Aralık 2018 tarihinden önce İçişleri Bakanlığı pek çok kritik yere polis, Milli Savunma Bakanlığı da asker yığarak o yerin seçmeni yaptı. Elimiz kolumuz bağlı” sözleriyle birçok merkeze kaydırılan seçmenleri gündeme getirdi.
2011’den bu yana CHP’nin Yüksek Seçim Kurulu (YSK) temsilcisi olarak görev yapan, 8 seçim geçiren Avukat Mehmet Hadimi Yakupoğlu, 31 Mart yerel seçimlerinin hangi koşullarda yapıldığına ilişkin önemli açıklamalarda bulundu. Sözcü Gazetesi’nden Saygı Öztürk’e konuşan Yakupoğlu, İçişleri Bakanlığı ve Milli Savunma Bakanlığı eli ile kimi merkezlere kaydırılan seçmenleri gündeme getirdi.
Daha önceki hemen her seçimde seçim hileleri, sahte seçmen, mükerrer seçmen konuları gündeme gelip, yine “görev kağıdı” verilen polislerin birden fazla okulda oy kullanmalarına dair örneklerle sıkça karşılaşıldı.
31 Mart seçimleri öncesi yeniden konuşulan bu durumlara ek olarak “Kaydırma seçmen” gündemde.
Seçmen listelerinin YSK tarafından 4 Ocak’ta muhtarlıklarda askıya çıkarılması ile birlikte ise, Halkların Demokratik Partisi (HDP) tarafından yapılan incelemelerde bölgedeki 16 il ve 44 ilçedeki 813 haneye 50 binin üzerinde yeni seçmen kaydırıldığı tespit edilmişti.
‘Elimiz bağlı’
CHP’nin YSK temsilcisi Yakupoğlu, 31 Mart 2019’da yapılacak yerel seçimiyle ilgili YSK’deki gelişmeleri şöyle anlattı:
“Seçmen listelerinin dökümü henüz yapılmadı. Seçmen, kendi seçim çevresi dışında görevli olsa dahi oy kullanamaz. Bu sebeple 31 Aralık 2018 tarihinden önce İçişleri Bakanlığı pek çok kritik yere polis, Milli Savunma Bakanlığı da asker yığarak o yerin seçmeni yaptı. Yasal olarak elimiz bağlı.
Yığma veya kaydırılan seçmenler oy kullanacak ama tutuklu ve taksirli suçlardan hükümlü seçmenler (kendi seçim çevresindekiler hariç) oy kullanamayacak.
‘Önceki seçimlerden daha olumsuz’
YSK’nın bu anlaşılmaz seçme hakkını kısıtlayan ve 8/3 oy çokluğu ile alınan ayrıca hiçbir ortamda uygulanmayan propaganda kararına, özel TV kanallarının YSK tarafından denetlenme hakkının kaldırılmasına kanun eklendiğinde benim gözlemim her seçim, bir öncekinden maalesef daha olumsuz koşullarda yapılıyor. Sandık ve seçmen listesinde bir sorun yok. Sorun; sandığı dayanaksız sorgulamak, olumsuz sonuçlara ve sandığa gitmeyerek çözüm bulacağına ısrarla inanmak. Oysa en güçlüden kurtulmak için en güçlü ikinciye oy vermek matematik bilimidir.”