İHD Eş Genel Başkanı Hüseyin Küçükbalaban, toplumsal barışın sağlanmasının zorunluluğuna dikkat çekerek, ‘Kürt meselesinin çözümünde önemli bir aktör olan Abdullah Öcalan’la görüşmenin bir an önce önü açılmalıdır’ dedi
İnsan Hakları Derneği (İHD) Amed’de “Kürt meselesinin çözümü ve barış konferansı” düzenlendi.
İHD Eş Genel Başkanları Eren Keskin ile Hüseyin Küçükbalaban ve çok sayıda kişi katıldığı konferansın açılış konuşmasını İHD Eş Genel Başkanı Hüseyin Küçükbalaban yaptı.
İHD’nin kurulduğu günden bu yana barışta ısrar ettiğini belirten Küçükbalaban, barışı savunmanın insan hakkı olduğunu söyledi.
‘Herkes farklı herkes eşit’
Türkiye’nin etnik, dilsel, dinsel ve kültürel özellikleri bakımından çoğulcu bir dokuya sahip olduğunu belirten Küçükbalaban, “Çoğulculuk, İHD’nin pek çok kez vurguladığı ve yansıttığı, ‘herkes farklı, herkes eşit’ sloganında ifadesini buluyor. Çoğulculuk aynı zamanda demokrasinin de temeli. Demokrasi ile insan hakları arasında koparılamaz bir bağ bulunuyor. O nedenle, İHD olarak bir kez daha ülkenin temel sorununun insan hakları ve demokrasi sorunu olduğunun altını çiziyoruz ve bu temel sorunun en önemli halkası ise Kürt meselesidir” şeklinde konuştu.
‘Çözümün aktörü Öcalan’
Türkiye’nin, Kürt meselesi gibi temel meselelerini diyalog ve müzakereye dayalı çözmeyen bir ülke olduğunu hatırlatan Küçükbalaban, bu nedenle silahlı çatışmaların sürdüğünü ve savaş bilançosunun ağırlaştığını ifade etti.
Kürt sorununda inkardan vazgeçilerek, toplumsal barışın sağlanmasının zorunlu olduğunu vurgulayan Küçükbalaban, “Kürt meselesinin çözümünde önemli bir aktör olan Abdullah Öcalan’ın ailesi ve avukatları ile görüşmesinin bir an önce önü açılmalıdır” diye konuştu
Konferansın önemine değinen Balaban “Bu ülkenin tüm halklarının, emekçilerinin, yoksullarının, kadınların, gençliğin, çocukların yani hepimizin barışa ihtiyacı var. İHD olarak düzenlediğimiz bu iki günlük konferansı tam da bu ihtiyaca karşılık verebilmesi için düzenliyoruz” dedi.
Küçükbalaban’ın açılış konuşmasının ardından konferans ilk oturumu ‘Dünyada çatışma çözümü ve barış süreçleri deneyimleri’ ile devam etti
Moderatörlüğünü Sosyo Politik Saha Araştırmaları Merkezi Koordinatörü Yüksel Genç’in yaptığı oturumda konferansa katılamayan Leyla Zana’nın mesajı okundu. Zana, “Bir yandan acılarımız diğer yandan umutlarımız tazeleniyor” diyerek programının yoğunluğu yüzünden konferansa katılamadığını belirtti ve Amed Newrozu’nda alanlarda buluşma dileğini iletti.
Ata: Cezaevinde olsak da örgütlüyoruz
Sincan Kadın Kapalı Cezaevi’nde tutuklu olan siyasetçi Ayla Akat Ata’nın mesajı okundu. Ata ise mesajında, “Yazık ki çatışma, savaş, şiddet temelinde değil; barış için mücadele etmenin suç sayıldığı kara günlerden geçiyoruz. İHD bu anlamda bir bedel örgütüdür. Bir gün mutlaka amacımıza ulaşacağız. İnanıyoruz ve hala emek veriyoruz ve cezaevinde de olsak örgütlüyoruz. Demokratik çözüm ve barış mücadelemizi 90’ların karanlığında başlayarak bilinir ve görünür olanın yanında bilinmeyen ve görünmeyenin de farkında olarak ödediği bedellerle büyük değerler yaratan halklarımıza bir borç olarak görüyorum. Kendini bilmek kadar bugüne kadar yaşanılan ve yaşatılanları da bilmek dünyanın hangi coğrafyasında olursa olsun önemlidir. Kendi çözümümüz için kendi barışımız için bileceğiz ve anlayacağız. Örgütleyeceğiz” ifadelerini kullandı.
Rashmawi: İsrail yasaklara uymak zorunda
Panelde ilk olarak söz alan Avrupa’daki Filistinli Topluluklar ve Örgütler Birliği Başkanı George Rashmawi, Filistinlilerin büyük katliamlarla karşı karşıya kaldığına dikkati çekerek, “Çocuklar, kadınlar, yaşlılar hedef alınmıştı. Yoğun füze kullanımı ve yasaklı fosfor kullanımı yoğun bir güçtü. Yüzlerce kadın ve çocukların yakalanması 7 Ekim ile ilişkilendirilebilir mi? Şuan 9 bin kişi tutuklu. Hastanedeki bebeklerin öldürülme ve temel ihtiyaçların giderilmemesi savunma olarak tanımlanabilir mi? Bu orantısız güç kullanımı uluslararası güçlerin ekonomik desteği ile sağlanmaktadır. Filistinli insanlar tek devletli çözüme karşı çıkmaktadırlar” dedi.
30 yıl önce iki devletli çözümün önerildiğini ve bunun işgal ile sonuçlandığını hatırlatan Rashmawi, bu çözümün uygulanmasının uluslararası devletler tarafından sağlanmadığını ifade etti. Kolonyalist bakış açısının hakim olduğunu vurgulayan Rashmawi, “Bu da en ağır katliamlarla sonuçlanmaktadır” dedi.
Filistin’de yaşananlarla ilgili kısa videoların oluşturulması gerektiğini sözlerine ekleyen Rashmawi, İsrail ve Avrupa’daki ülkelerle pazarlık içinde olan ülkelerin boykota sevk edilmeleri gerektiğini belirtti.
Fahrioğlu Akın: Dini liderlerin rolü var
Ardından söz alan Demokrasi, Barış ve Alternatif Politikalar Araştırmalar Derneği’nden (DEMOS) Ferda Fahrioğlu Akın, “Yerel aktörlerden dini grupların barış inşasındaki rolleri” başlıklı sunumunu yaptı. Barıştan bahsedilince dini grupların önemine işaret etti.
Panel Kürt Parlamentosu tarafından verilen karar doğrultusunda tüm dünyada Halepçe Katliamı için saat 11.00’de yapılacak saygı duruşu ile devam etti.
Sinn Fein: Mücadelenizi desteklemekteyiz
Saygı duruşunun ardından panele katılamadığı için uzaktan bağlanan İRA’nın siyasi kanadı olan Sinn Fein milletvekili Francie Molloy, “Çatışma çözümünde İrlanda deneyimi” adlı sunum yaptı. Kürt sorununu konuşabilmenin, önemli olduğunu belirten Molloy, barış sürecinin kolay olmadığına dikkati çekti. İrlanda ve Kürt sorunu arasında farklılıklar ve ortaklıklar olduğunu vurgulayan Molloy, “Bizim özgürlük ve barış arayışımız aynıdır. Biz barış ve adalet istemekteyiz” dedi.
Molloy, “Tecridi, izolasyonu tutsaklar ortadan kaldırdı. Kürt halkı da kendi seslerini duyurmalılar. Günümüzde önemli olan şey önümüze bakmamız, çatışma ve tecrit konusunu gündeme almalıyız. Buna herkes dahil olmalıdır. Kapsayıcı bir süreç barış için önemlidir” dedi.
Ülkede özgürlük ve bağımsızlık için Kürt halkının da tanınması gerektiğini ifade eden Molloy, “Sizle çalışan taraf Türk tarafı olmalıdır. Kapılarını herkese açmalıdır. Barış için ortaklarınız olmalıdır yoksa diğer türlü masaya getirmek çok zordur. Bütün bu insanları tekrar masaya getirip, masada yer aldırmalıyız. Uluslararası toplum olarak bu barış sürecinde sizinle birlikteyiz. İrlanda toplumu olarak Kürt halkını güçlü desteklemeliyiz. Özgürlük ve bağımsızlık mücadeleniz desteklemekteyiz.”
Oturum soru cevapla bölümü ardından sona erdi.
İkinci oturum “Ortadoğu’da Barış ve Kürt Meselesinde Demokratik Çözümü” ile sürecek.
HABER MERKEZİ