İHD, konser ve festival yasaklarının hak ihlaline neden olduğuna dikkat çekti: ‘Yasaklayıcı politikalar Kürtçe’nin kamusal alandaki varlığını tamamen tehdit eden bir boyuta ulaşmıştır’
İnsan Hakları Derneği (İHD) Genel Merkezi konser ve festival yasaklarıyla devam eden çoklu hak ihlallerine dair yazılı açıklama yaptı. İHD tarafından yapılan açıklamada Mayıs ile birlikte Türkiye’nin farklı bölgelerinde sanatsal faaliyetlere, konserlere, festivallere yönelik akla mantığa sığmayacak yasaklamalar gerçekleştiği vurgulandı. Devam eden yasakçı zihniyetin İHD’nin Mersin şubesinin 2 Eylül’de “Barışa Ses Ver, Savaşa Dur De” şiarıyla gerçekleştireceği konser etkinliğini de yasakladığı hatırlatılan açıklamada, “Gerçekte ise konserin Kürtçe şarkılar içermesi ve Kürt diline olan tahammülsüzlük ve siyasi iktidarın barıştan korkması ve sanatsal faaliyetlere olan ayırımcı yaklaşımıdır. Türkiye Cumhuriyeti kuruluşundan itibaren farklı dil ve kültürlerin bir arada yaşamasından uzak, Cumhuriyet’in resmi ideolojisiyle geliştirilen inkılaplar ve kanunlarla; tekçi, ayrıştırıcı, yasaklayıcı yol izlemektedir” denildi.
Tahammülsüzlük söz konusu
Bugünün politikacı ve bürokratlarının sergilediği tutumun 1991 tarihinde yürürlükten kaldırılan “2932 Sayılı Türkçeden Başka Dillerle yapılacak Yayınlar Hakkında Kanun” ile Türkçe dışındaki dillerin kullanılması yasağını sürdüren nitelik taşıdığına dikkat çekilen açıklamada, Mayıs ayından bu yana yasaklanan konser ve etkinlikler tek tek sayıldı.
Açıklamada, “Tüm bu yasaklama ve iptal kararlarına baktığımızda Kürtçe diline olan tahammülsüzlük, başta gençler olmak üzere insanların yaşam biçimine müdahale, homofobi, farklı dil ve kültürlere olan tahammülsüzlük, sanatsal ifade özgürlüğüne müdahale öne çıkmaktadır” diye belirtildi.
Kürtçe’nin varlığına tehdit
“Türkiye’de Kürtçe başta olmak üzere, Türkçe dışındaki diğer dillere yönelik keyfi yasaklamalar ve engellemeler değişen siyasi iktidarlara rağmen hız kaybetmeden devam etmektedir” denilen açıklamada şu ifadeler yer aldı: “Özellikle bölgede, seçilmiş belediye başkanlarının görevden alınıp yerlerine kayyımlar atanması ve Kürt dili, edebiyatı, sanatı ve kültürü alanında çalışmalar yürüten kurumların kapatılması ile artarak süren yasaklayıcı politikalar son dönemlerde kamuoyuna yansıdığı üzere Kürtçe’nin kamusal alandaki varlığını tamamen tehdit eden bir boyuta ulaşmıştır. Bu süreçte Kürtçe tiyatronun sahnelenmesine yönelik mülki idare makamlarının yasaklama kararlarına Kürtçe konserlerin yasaklaması ile devam edilmiştir.
Kürt dili, kültürü ve sanatına yönelik engellemeler; devletin merkezi ve yerel kurumları ile yöneticileri tarafından sürdürülmektedir. Kürt sanatçılar tarafından gerçekleştirilecek konser ve tiyatro oyunlarının çeşitli keyfi gerekçelerle ve çoğu kez resmi olmayan iletişim kanalları üzerinden mesai saatleri dışında telefonlarla iptal edilmesi Kürt dili ve kültürüne olan yaklaşım ve tahammülsüzlüğün göstergesidir. Bu keyfi engellemelerin, konser ve tiyatro oyunlarının içeriğinden bağımsız olarak Kürtçeye yönelik olduğu aşikârdır. Kürt sanatçılarını suçlulaştırma, Kürt kültür ve sanatını yok sayma ve engelleme girişimleri kabul edilemez.
Bu zihniyet terk edilmeli
Bunun yanı sıra başta gençler olmak üzere toplumun yaşam biçimine müdahale açık bir siyasi iktidar politikası haline gelmiştir. Siyasi iktidarın homofobik nefret söylemi ise her alanda kendisini göstermektedir. Siyasi iktidarın kültürel ve sanatsal faaliyetlere siyasi ve ötekileştirici yaklaşımı kesinlikle kabul edilemez. Sonuç olarak bu tarz yasaklamalar ve iptaller ifade özgürlüğü, toplanma ve gösteri hakkı, sanatsal faaliyette bulunma hakkı, kimlik ve kültür hakları, özel yaşama saygı hakkı, ayrımcılığa uğramama hakları bir bütün olarak ihlal edilmiştir. İktidarın daha fazla hak ihlaline yol açmaması için yasakçı zihniyetini terk etmesi gerekmektedir.”
HABER MERKEZİ