İHD ve TİHV Mardin’de 8 köylüye yapılan işkenceye ilişkin rapor hazırladı. Rapora ilişkin bilgi veren İHD Eş Genel Başkan Yardımcısı Rehşan Bataray, işkence görenlerin savcılığa gitmemek için tehdit edildiklerine vurgu yaptı
İnsan Hakları Derneği (İHD) ve Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV), Mardin Valiliği’nin 16 Aralık 2019’da bir günlük sokağa çıkma yasağı ilan ettiği ve Mazıdağı ilçesi Konur (Şêb) ve Derik’in Çayköy (Şêb a Jer) köylerinde karşılaşılan hak ihlallerine ilişkin yapılan incelemeler sonucu hazırlanan raporu açıkladı.
İHD Diyarbakır Şubesi’nde düzenlenen basın toplantısında raporu açıklayan İHD Eş Genel Başkan Yardımcısı Rehşan Bataray Saman, heyetin mağdur ve yakınlarıyla görüşmeler yaptığını, randevu talebinde bulundukları Mardin Valiliği, Mardin Cumhuriyet Başsavcılığından ise taleplerine ilişkin bir yanıt alamadıklarını dile getirdi. Yasak sonrası 8 kişinin gözaltına alındığını hatırlatan Saman, gözaltında işkence gördükleri belirtilen mağdurların zarar görme endişesiyle heyetin görüşmesini operasyonun devam ettiği köylerde değil İHD Mardin Şubesi’nde gerçekleştirdiğini kaydetti.
‘Darp var ama baskıdan dolayı başvurmadılar’
Saman, görüşmeyi gerçekleştiren Avukat Kemal Erdem’in görüşmeye ilişkin şu beyanına yer verdi: “Gözaltına alınan kişiler ile gözaltında görüşme sağladık, bir çoğunda darp ve cebir izlerinin mevcuttu ancak kaygılarından dolayı başvuru yapmak istemediler. Gözaltı süreci sonlandıktan sonra köyden gözaltına alınan 6 kişinin şikayetçi olmak istemedi, Derik ilçesinden gözaltına alınan Sinan Danış ve Ahmet Yapıcı’nın şikayetçi oldular. Sinan işkence iddialarını gözaltında ve doktor muayenesi sırasında dile getirdiğinden darp raporu mevcut, ancak Ahmet’in darp raporu yok. Mağdurların tedavi amacı ile TİHV’e başvurduklarını ve bununla ilgili hazırlanan raporu da savcılığa sunacağız. Ancak mağdurların çoğunluğu tekrar gözaltına alınmak ve baskıya maruz kalmaktan korkmaktadırlar.”
İşkence mağduru Sinan Danış’ın rapora yansıya beyanına yer veren Saman, Danış’ın gözaltı sonrası Mardin Jandarma Komutanlığına götürüldüklerini aktardığını ifade etti. Danış’ın burada mülakat adı altında rütbeli olduğunu düşündüğü 5-6 sivil giyimli kişiler tarafından sorgulandığını kendilerine aktarıldığını kaydeden Saman, gizli tanık olması teklif edilen ve işkenceye uğradığı iddia edilen Danış’ın 20 yıl hapis cezasıyla tehdit edildiğine yönelik sözlerine yer verdi.
Darp, tehdit, hakaret…
Saman, Danış’ın şu beyanlarına yer verdi: “Köylerde çıkan çatışmalardaki şahısları sordular, ‘tanımıyorum’ dedim. ‘Sizin bahçeye gelmişler beraber kişileri götürmüşsünüz onların yanına’ dedi. Ben de ‘öyle bir şey yok’ dedim. ‘Sana 20 yıl kilitleyeceğim belediye başkanlarıyla birlikte sana 20 yıl kilitleyeceğim’ dedi. Ben kabul etmedikçe hiddetlendi. ‘Haydar diye birini tanıyor musun’ dedi. Ben de ‘yok’ dedim. Meğerse beysbol sopasından bahsediyormuş. ‘Tanışırsın’ dedi ve sonra masanın üzerinden sopayı aldı. ‘Ellerini aç’ dedi, ellerime vurdu. Ben de hem acı hem de odanın sıcaklığından dolayı bayağı terlemeye başladım. Terlediğimi görünce, ‘bak dediklerimiz doğru demek ki’ diyerek suçlu muamelesi yaptı. Küfretmeye başladı. Hakaretler havada uçuşuyordu. ‘Kesinlikle öyle bir şey yok, bu dayağı sen yesen sen de terlersin’ dedim.
Ondan sonra odaya iki kişi girdi, sivildiler. Ama asker olup olmadıklarını bilmiyorum. Altında sarı üstünde mavi vardı, her ikisi aynı giyinmişti. Hakaret ederek beni nezarete gönderdiler. Herkesi tek tek çağırıyorlardı, 3 kişi kaldık. Diğer köyden birini dövmüşlerdi, baya kötüydü. Diğer arkadaş geldi, ama durumunu söylemedi. Pazar günü yoktu. Pazartesi sabah yine aynı kişi geldi. ‘Senin canını sıkan bir şey diyen oldu mu’ dedi askere komutan. O da ‘yok’ dedi. Ses geliyordu duydum. ‘Benim sinirlerimi germişler hıncımı onlardan çıkarayım’ dedi. Bunu da hastaneden alınan darp raporuna bağlıyordu. Her gün götürülüyorduk hastaneye. O şahsın tipi 1.70 boylarında esmer kirli sakallı saçları arkadan bağlıydı. İlk gün hastaneye götürüldüğümde acil tarafına götürdüler. Arabanın içinde dört sivil vardı. Doktor arabaya yaklaştı. Kapıdan darp cebir var mı? diye sordu, arabadan bizi çıkarmadan uzaktan soru sorup muayene etmedi. Biz de haliyle yanımızda askerler olduğu için bir şey diyemedik.
Ertesi gün tekrar götürüldük. İçeri götürdüler bu defa, ‘var mı’ dedi. Yanımda yine asker vardı, uzman çavuş bana bakıp ‘ne varsa söyle’ dedi. Avuçlarımı gösterdim, zaten mosmordu. Kadın doktordu bir şeyler yazdı ‘tamam’ dedi. Sonra arabaya doğru gidiyorduk, arkamdan çağırdılar. Başka bir doktor vardı. O da baktı sonra ‘tamam’ dedi. Tekrar arabaya yöneldik. Bu defa yine biri seslendi. En son tek başıma bir odaya gittim. İki üç tane asker de vardı odada. Dördüncü gün bırakılacağımız gün tekrar muayeneye gittik. O doktor da darp raporunu onayladı. Mahkemeye çıktık. Tehditler devam etti. Sizi yine alacağız dediler. Gözaltındayken arkadaşlara fotoğraf göstermişler. Onları ima ederek ‘sizi bu torbalara koyacağız’ falan dediler. ‘En geç bir aya kadar ensenizdeyiz’ dediler. Korkutmalar, tehditler işin cabasıydı.”
Soruşturma çağrısı
Saman, heyetin yaptığı incelemelerde edindikleri kanaati, “Mağdur ile yapılan görüşmeler, müşteki avukatlarının izlenimleri, hastane Adli Muayene Raporları ile olaya dair yapılan görüşmelerdeki tutarlı beyanlar neticesinde, gözaltına alınan kişilerin Mardin Jandarma Karakolunda işkence ve kötü muameleye maruz kaldığına dair güçlü bir kanaat oluşmuştur” sözleriyle açıkladı.
Gözaltına alınanların muayene ve şikayetçi olmalarına ilişkin bilgi veren Saman, “Gözaltında bulunan mağdurların gözaltı sırasındaki doktor muayeneleri, Jandarma görevlilerinin yanında yapılmış ve 1 kez Jandarma aracının içerisinde yapıldığı anlaşılmaktadır. Gözaltına alınan 8 kişiden 2 kişi işkenceye ilişkin şikayette bulunmuşlardır. Diğer 6 kişinin baskı nedeni ile başvurmadıkları gözlenmiştir” ifadelerini kullandı.
İşkence yasağına ilişkin ulusal ve uluslararası mevzuatı hatırlatan Saman, işkence olayına ilişkin etkin bir soruşturma yürütülerek, olayın sorumluları hakkında kamu davasını açılmasını, işkence olayına karışan kolluk kuvvetlerinin görevden uzaklaştırılmasını ve soruşturmanın farklı kolluk birimi tarafından yürütülmesini istedi.
DİYARBAKIR