İHD, hasta tutuklular Deniz Yıldırım, Sıddık Güler ve Nurullah Bülbül’ün kritikleşen durumlarına dikkat çekerek, tahliye çağrısında bulundu
İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi Hapishaneler Komisyonu, F Oturumu eyleminin 432’nci haftasında Elazığ Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’nda bulunan hasta tutuklu Deniz Yıldırım’ın durumuna dikkat çekildi. Online gerçekleştirilen eylemde Yıldırım’ın tahliye edilmesi istendi.
Komisyon üyesi Mehmet Acettin, Deniz Yıldırım’ın 2015 yılı sonunda tutuklanarak Elazığ Açık Ceza İnfaz Kurumu’na konulduğunu; ancak 29 Mart 2016’da ise geçerli bir hukuki gerekçe gösterilmeksizin Elazığ Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’na sevk edildiğini söyledi. Yıldırım’ın, iki buçuk sene boyunca davasının açılmadığını, sonrasında da kaçma şüphesi olduğu söylenerek duruşmalara götürülmediği için adil yargılanma hakkı ihlal edildiğine dikkat çeken Acettin, “Bu süreçte sağlığı giderek bozulmuş, 31 Ocak 2020 tarihinde acil olarak hastaneye kaldırılmış ve ileri derecede kalın bağırsak kanseri olduğu tespit edilerek 3 Şubat’ta ameliyat edilmiştir. Bu süreçte ailesi bilgilendirilmemiştir” diye anlattı.
Tedavisi yarım kaldı
Acettin, ameliyat sonrası özel bakım ve tedavi ihtiyacının cezaevi koşullarında karşılanmasının mümkün olamayacağı gerekçesiyle serbest bırakılması için yapılan girişimlerin sonuçsuz kaldığını ve taleplerine reddedilerek Yıldırım’ın Elazığ Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’na geri götürüldüğünü kaydetti. Acettin, sözlerini şöyle sürdürdü: “Kanser sebebiyle kalın bağırsağının bir buçuk metresini kaybeden Deniz Yıldırım şu anda da ince bağırsağı dışarıda bir şekilde hayatını devam ettirmektedir. Deniz Yıldırım, tüm bunların üzerine, 23 Haziran’da Kovid-19 sebebiyle hastaneye kaldırılmış, ancak ailesine yine haber verilmemiştir. Telefonla görüşme günleri olan 24 Haziran günü kendisinden haber alamayan aile kanser hastası olması sebebiyle endişelenmiş ve başka bir mahpusun ailesi aracılığıyla Deniz Yıldırım’a Kovid-19 teşhisi konulduğunu öğrenmiştir. Ailenin verdiği bilgiye göre Deniz Yıldırım 1 Temmuz 2020 Çarşamba günü tedavisi yarım bıraktırılarak Elazığ Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’na geri götürülmüş, sağlığa erişim hakkı elinden alınmış, yaşama hakkı ağır riske sokulmuştur.”
Acettin, ağır hasta tutukluların sağlığa ve tedaviye erişimlerinin sağlanmasının yanı sıra yaşam haklarının korunması için derhal serbest bırakılmaları gerektiğini ifade etti.
İzmir
İHD İzmir Şubesi de 80 yaşındaki hasta tutuklu Sıddık Güler’in durumuna dikkati çekti. İHD İzmir Şubesi Hapishaneler Komisyonu, “Hasta tutuklulara özgürlük” sloganıyla her hafta düzenledikleri eylemlerini sürdürdü. Konak İlçesi Eski Sümerbank önünde gerçekleştirilen basın açıklamasına, “Ağır Hasta Mahpuslar ölüyor susma, suça ortak olama” pankartı açıldı. Basın açıklamasını İHD İzmir Şube yönetici Ahmet Çiçek okudu.
Ağır hasta tutukluların cezaevlerinde ölümü bekler hale getirildiğini belirten Çiçek, onların başına gelebilecek her türlü olumsuzluktan devletin sorumlu olduğunu vurguladı. Çiçek, hasta tutukluların hastalıklarından kaynaklanan mağduriyetlerine bir de kovid-19 salgınından ortaya çıkan hak gaspları ve tedavi engelleri de eklendiğini kaydetti.
Ayakta duramıyor
Çiçek, bu hafta, İskenderun T Tipi Ceza İnfaz Kurumu’nda bulunan 80 yaşındaki Sıddık Güler’in durumuna dikkati çekti. Tutuklandığı 1994 yılından bu yana birçok cezaevine sevk edildiği hatırlatılan Güler’in kalp, hipertansiyon, iltihaplı eklem romatizması, dizlerinde morluklar bulunduğunu ve tekerlekli sandalye bağlı olduğu için tek başına yaşamını sürdüremediği ifade edildi. Çiçek, Güler’in Kandıra F Tipi 2 Nolu Cezaevi’nde bulunan oğlu Habip Güler’in babasının yanına sevk istediği reddedildiğini vurgulayarak, “İHD İskenderun Şube’den avukat arkadaşımız Mehtap Sert’ten aldığımız bilgiye göre kalp rahatsızlığı için düzenli ilaç aldığı, tekerlekli sandalyede yaşadığını, zaman zaman ayağa kalkmaya çalıştığını ama hem yaşından hem de hastalığından kaynaklı dik duramadığını, önceki hafta yaptığı görüşmede Sıddık Güler’in düştüğünü öğrendiğini bildirmiştir. Ayakta duramamasının neden kaynaklandığı, detaylı bir araştırma yapılmadığı için bilinememektedir, dolayısıyla teşhis konulmamıştır”diye belirtti. Sıddık Güler için tutukluluğa itiraz edildiğini fakat reddedildiğini hatırlatan Çiçek, ağır hasta tutukluların serbest bırakılmasını talep etti.
Ankara
Hasta Mahpuslara Özgürlük İnisiyatifi, cezaevlerindeki hasta tutukluların durumuna dikkati çekmek için İnsan Hakları Derneği (İHD) Ankara Şubesi’nde basın toplantısı düzenledi. İnisiyatif bu haftaki basın toplantısında Rize Kalkandere L Tipi Kapalı Cezaevinde kalan Nurullah Bülbül’ün durumuna değinildi. İnisiyatif adına açıklamayı İHD Ankara Şubesi Eş Başkanı Fatin Kanat yaptı.
Kanat, “Binlerce hasta mahpus hapishanelerde adeta yaşam savaşı vermekte; sağlıksız koşullarda yaşamaya çalışmakta ve ne yazık ki pek çok mahpus hastalıklarının tedavi edilmemesi nedeniyle yaşamlarını kaybetmeye devam etmektedir” dedi.
Acil tedavi şart
Bu haftaki açıklamalarına kendilerine mektup yollayarak durumunu aktaran Bülbül’e ilişkin bilgi paylaşan Kanat, “1975 doğumlu olan Nurullah Bülbül 2016 yılında tutuklanmış ve yargılanmaktadır. Yaşamış olduğu ve hala devam eden hastalıkları; Kalpte mitral kapak darlığı, kalpta kaçak (üfürüm), yüksek nabız (taşikardi) ve ritim bozukluğu, iltihaplı romatizma, hipertansiyon ve yüksek kolesterol, böbrek rahatsızlığı ve taş düşümü, ayak parmaklarında kireçlenme ve kemik büyümesi bulunmaktadır. Ayrıca yaşamış olduğu sorunlardan kaynaklı olarak da psikolojik rahatsızlıkları da meydana gelmiştir. Hastalıkları nedeniyle çeşitli ilaçlar kullanmasına rağmen durumunda bir düzelme meydana gelmemektedir. Hatta kullandığı ilaçların yüksek nabzı baskılamada yetersiz kaldığını, hastaneye her gidişinde farklı bir ilacın denendiğini, doktor seçme ve kendi doktoruna muayene imkanı olmadığını, her seferinde farklı bir doktora muayene olduğunu aktarmıştır” diye belirtti.
Kanat, ayrıca Bülbül’ün sağlık durumundan kaynaklı olarak 15-20 günde bir kan testi yaptırmasının gereklilik olduğunu sözlerine ekleyerek, acilen tedavi edilmesini istedi. Kanat, devamla şunları söyledi: “Nurullah, Coumadin adında kan sulandırıcı ilaç kullanmasından kaynaklı olarak 15-20 günde kan değerlerinin ölçümü için kan testi yaptırmak zorundadır. INR kan değerlerinin 2,5-3,5 arasında olması gerekir. 2.5’in altı tıkanıklık ve pıhtı atmalara neden olurken, 3,5’in üstü ise beyin kanaması ve iç kanama gibi tehlikelere neden olmaktadır. Bu nedende zaman zaman meydana gelen vücudundaki morluklar ve burundan, makattan kan gelmesi gibi durumlar kendisini ciddi manada endişelendirmektedir. Nurullah Bülbül’ün acil olarak tam teşekküllü hastanelerde tedavisinin yapılması, tetkik ve tedavilerin aksatılmaması, cezaevinde kalamayacak durumda olduğuna dair heyet raporunun alınabilmesi için hastane sevklerinin yapılması ve dışarıda ailesinin yanında tedavisi yapılacak şekilde infazının ertelenmesi gerekmektedir.”
HABER MERKEZİ