İHD, sandık güvenliği ve seçimlerin sağlıklı yürütülmesi, olası hak ihlalerin önüne geçmek için YSK’ye başvuracak
Yüksek Seçim Kurulu’nun (YSK) verilerine göre, 14 Mayıs’taki seçilerde yurt içinde kurulacak toplam 191 bin 884 sandıkta, 60 milyon 904 bin 499 seçmen oy kullanacak. Seçime 25 gün kalırken, insan hakları savunucuları ve sivil inisiyatifler de sandık ve seçim güvenliği çalışmalarını hızlandırdı. İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şube Başkanı Gülseren Yoleri, sandık güvenliğine dair konuştu.
Halkın doğru bilgi erişimi engelleniyor
2011 yılından bu yana her seçim döneminde Yüksek Seçim Kurulu’na yaptıkları bağımsız izleme ve gözlemci taleplerinin ret edildiğini belirten Yoleri, bu yılda başvurularının olacağını söyledi. Türkiye’de seçim güvenliğinin her boyutuyla ihlal edildiğini ifade eden Yoleri, “Şöyle düşünebilirsiniz, son dönemde özellikle sosyal medyanın kısıtlanması konusunda hem yasal mevzuat hem de idari pratik açısından çok sıkıntılı bir süreç yaşıyoruz. Halkın doğru bilgiye erişiminin engellendiği kritik dönemlerde insanlar hakkında soruşturmalar açılıyor, tutuklamalar yaşanıyor. Dolayısıyla hem sosyal medya kullanımı hem de doğru bilgiye ulaşım konusunda getirilen engellemelerle bu kendisini hissettiriyor” dedi.
‘Hak ihlallerini raporlaştıracağız’
İHD olarak gerçekleştirecekleri çalışmalara dikkat çeken Yoleri, “Bağımsız Seçim İzleme Platformu var aynı zamanda bu platformda yer alıyoruz. Sivil toplum örgütlerinin bir araya gelerek oluşturduğu bir platform. Bu platformda herhangi bir siyasi partinin görevlisi olmayan üye ve aktivistlerin görev almasını istiyoruz. Çünkü tamamen bağımsız bir izleme yapmak istiyoruz. Görevli arkadaşlarımız görevli oldukları bölgelerdeki hak ihlallerini tespit edip, hak ihlallerini belirlediğimiz dijital sisteme yükleyerek merkeze gönderecekler ve bizde bu hak ihlallerini raporlayacağız” dedi. Geçmiş seçim HDP’ye karşı hak ihlallerine değinen Yoleri, “HDP İstanbul’da araç bile gezdiremedi, araç gezdirmesine bile imkan olmadı. Yani bırakın bir seçim ofisi açmayı ya da orada eşit bir seçim çalışmasına erişmeyi orada bir seçim aracını bile dolaştıramadı. Silahlı ve fiziki saldırıları önlemesi gereken devletin bunu engellemediğini ve faillerin ortalıkta elini kolunu sallayarak dolaştığını görüyoruz. Tüm bu süreçleri takip edip, raporlarla durumu yetkililerin dikkatine sunacağız.”
Oy kullanma esnasında yaşanacak hukuksuzluklar
Yoleri, itirazlar sona erip kesin sonuçlar açıklanıncaya kadar ki sürece dair, “Oy kullanıldığında bazı imza bölümleri var, imzanın kayması oy kullananlarla kullanmayanların karışması ya da imza attırılmasının unutulması gibi bazı durumlar ortaya çıkabiliyor. Engellilerle, yaşlılarla ilgili oy kabinine girdiklerinde yalnız olmaları meselesinde bazı tartışmalar yaşanabiliyor. Sandık bölgesinde kimlerin bulunabileceği meselesinde oradaki işleyişin sağlıklı olup olmadığını takip etmek bakımından bulunması gereken bazı itirazlar söz konusu olabiliyor. Ya da o listede ismi yazmayan kişilerin oy kullanması gibi bazı durumlar kullanılıyor. Geçen seçim döneminde yine hatırlarsanız ıslak imza olmayan raporların, mühürsüz tutanakların geçerli kılınması gibi kararlar söz konusu olabiliyor. Bunları seçim günü ilk andan başlayarak yani sandık kurulunun oluşturulduğu andan başlayarak izliyor ve ilgili itirazlarda bulunuyoruz. Burada sorunu anında çözmek durumundayız, anında çözülmediği taktirde tüm süreci yanlış işleyebiliriz” dedi.
‘Kuralların doğru uygulanması’
Seçimleri “irade” olarak tanımlayan Yoleri, bunun bir çeşit yetki devri olduğunu söyledi. Türkiye’de seçimlerin güvenli bir şekilde yapılmasını önemli olduğunun altını çizen Yoleri, şöyle devam etti: “Türkiye’de giderek otoriteleşen, demokrasiden uzaklaşan bir rejim var. Hak ve özgürlüklerin giderek daha fazla kısıtlandığı, dolayısıyla hak ve özgürlüklerin yok edilerek ya da yok sayılarak bir yönetme anlayışının yerleştirildiğini görüyoruz. Halkın büyük bir bölümünün özgürlük, demokrasi ve adalet istediği bir süreçteyiz. Halk bu seçim dönemini bir umut olarak görüyor. Yönetenlerin bu ülkeye, topluma biçtiği misyon maalesef toplumun genel beklentileriyle örtüşmüyor. Bu ülkeyi yönetenler baskıcı bir rejim amaçlıyor, halkın iradesinin doğru bir şekilde yansımasını istemiyorlar. Tüm bunlardan dolayı 14 Mayıs’ta uyanık olup aktif bir şekilde kuralların doğru uygulanması için elimizden geleni yapacağız.”
İSTANBUL