İHD İzmir Şubesi, yerel seçimlere dair açıkladığı tutum belgesinde merkeziyetçi, antidemokratik anlayışa karşı ademi merkeziyetçiliğin önemine vurgu yaptı
İnsan Hakları Derneği (İHD) İzmir Şubesi, yerel seçimlere dair tutum belgesini dernek binasında düzenlediği basın toplantısı ile açıkladı.
Açıklamayı İHD Şube Eşbaşkanı Zilan Gümüş okudu.
Merkeziyetçi ve antidemokratik uygulamalar ile yaklaşımlara dikkati çekerek, ademi merkeziyetçi ve katılımcı belediyeciliğin önemini vurgulayan Gümüş, “Daha önce de ifade ettiğimiz gibi, yaklaşık 90 yıllık, 80 yıllık, 70 yıllık yasalarla 21. yüzyılın kurumları inşa edilemez. Yerel yönetimler alanında yeniden yapılanmaya ihtiyaç bulunduğu tartışılamaz. Ancak bu yapılanmanın ilkeleri ve kurumlarının hangi amaca hizmet edeceği, etmesi gerektiği bir sorun olarak önümüzdedir” dedi.
‘İnsan haklarıyla insandır’
İHD’nin il, ilçe ve köylerin kurumsal işleyişinin insan hakları değerlerini korumaya, gerçekleştirmeye ve geliştirmeye elverişli olmasını savunduğunu dile getiren Gümüş, “İnsan hakları değerleri piyasanın ya da pazarın insafına terk edilemez. En fazla kar temel hedefine göre çalışan kurumlara, ticari şirketlere kamu hizmetleri devredilemez” dedi.
İHD’nin hukuk alanındaki normatif düzenlemelerdeki hareket noktasının insan olduğunu belirten Gümüş, “Her şey, insan onurunun korunmasına, insanın kendisini tüm farklılıklarıyla gerçekleştirmesine, geliştirmesine yönelik olmalıdır. İnsan, hakları ve özgürlükleriyle insandır” diye belirtti.
Talepler
Avrupa Konseyi 1992 yılında Kentli Hakları Deklarasyonu’nu ve Avrupa Kentsel Şartı’nı kabul ve ilan ettiğini hatırlatan Gümüş, deklarasyonda yer alan haklar gereği taleplerini şöyle sıraladı:
“*Kadınların özgürlüklerini ve eşitliklerini sağlayıcı kent politikaları geliştirilmelidir.
*Adayların, özellikle kent merkezlerinde özel araçlarla seyahat hacmini azaltmayı, kentlilerin kentte dolaşabilmeleri için olanaklar sunmalarını, onların yaşamlarını zorlayacak alt/üst geçit gibi uygulamalar içinde olmamayı taahhüt etmelerini istiyoruz. Sokaklar temiz ve çeşitli ilişkilerin ve etkinliklerin gerçekleştirilebileceği yerler olarak algılanmalıdır.
*Yerel yönetimler, gürültü kirliliği dâhil her tür kirliliğe karşı önlemler almalıdır. Doğal kaynaklar, enerji kaynakları sınırlıdır ve idareli kullanılmalıdır. Kaynakların yönetimi, bilime ve akla uygun bir biçimde yapılmalıdır. Yerel yönetimler doğayı ve yeşil alanları korumalı ve geliştirmelidir.
*Kent merkezleri koruma altına alınmalıdır. Kentlerde açık alanlar oluşturulmalıdır. İnsanca yaşama, insanlar arası iletişimi artırmaya yönelik konut dokusu korunmalıdır.
*Kentsel koruma için çıkarılmış yasaların yeniden gözden geçirilmesi ve uygulamaya geçirilmesi, bu alanda yargı ile ilgili düzenlemelerin de yapılması, kentsel mirasın korunması konusunda düzenli, sistemli ve sürekli bilgilendirme ve eğitim politikaları izlenmelidir.
*Tüm yerel yöneticiler, herkesin sağlıklı konut edinme hakkını savunmalı ve bu olanaktan tüm kentlilerin yararlanabilmesinin koşullarını yaratmalıdır. Sosyoekonomik seviyesi yetersiz olanların desteklenmesi, eski konutlarda oturan ve ekonomik olanakları konutları yenilemeye elverişli olmayanların desteklenmesi politikalarının yürürlüğe konulması, sosyal ve ekonomik olanakları kısıtlı olanların konut edinme haklarını kullanabilmesi için onların piyasa/pazar koşullarına terk edilmemesi gerekir. Deprem riski nedeniyle tüm Türkiye’de sağlam konut için uzmanlık kuruluşları ile tam bir işbirliği ilişkisinin kurulması.
*Kentlerde güvenliği tehdit eden, yurttaşların kentlerde çeşitli aktivitelerde bulunma isteklerini tehdit eden, gasp, hırsızlık, uyuşturucu, cinsel taciz, kaçırma ve benzeri suçların önlenmesi için önlemlerin, insan hakları standartları temel alınarak düzenlenmesi gerekir. Türkiye’de bu alanda görevli ve yetkili merkezi idareye bağlı güvenlik birimleri, yerel yönetimlerle işbirliği yapmalı ve alınacak önlemler kentlilerin haklarını ve özgürlüklerini engellememelidir.
*Kentlerde özürlü ve sosyoekonomik bakımından engelliler açısından duyarlı olunmalıdır. Kentlerin tasarlanması aşamasında ve her aşamada (evlerin, işyerlerinin, seyahat, iletişim ve kamu ulaşımı konularının) tüm tasarım ve uygulaması, özürlü ve engellilerin hakları bakışı ile ele alınmalıdır.
*Tüm kent sakinlerinin eğlence, dinlence ve spor yapma hakları gözetilerek kentlerin tasarımı ve uygulamasının bu doğrultuda gerçekleştirilmesi gerekir.
*Yerleşimlerde kültür ve kültürlerarası kaynaşma konularına özel önem verilmelidir. Kültürel çoğulculuk ilkesine; dinsel, dilsel açıdan farklı tüm kesimlerin tam bir eşitlikle kaynaşmalarına; kültürlerini korumaları ve geliştirmelerine olanaklar ve fırsatlar sağlanmalıdır.
*Kentsel sağlık alanında, kentsel çevrenin tüm kentlilere iyi sağlık koşullarını sağlaması, temel ihtiyaç maddelerinin güvenilir ve sağlıklı bir şekilde üretimi, dağıtımı ve sunumunun gerçekleştirilmesi gerekir.”
HABER MERKEZİ