İHD İstanbul Şubesi, 33’üncü kuruluş yıldönümleri dolayısıyla yaptığı basın açıklamasında, derneğin insan hakları, barış ve demokrasi mücadelesinin sürdüğünü ve bundan sonrada süreceğini belirtti.
İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi, 33’üncü kuruluş yıldönümleri dolayısıyla Sultanahmet Meydanında basın açıklaması yaptı. Basın açıklamasına İHD yöneticileri, kayıp yakınları, insan hakları savunucuları ve çok sayıda kişi katıldı. Açıklamada, “İHD 33 yaşında, 33 yıldır insan hakları barış ve demokrasi mücadelemiz sürüyor ve sürecek” pankartı açıldı. Polis valilik yasağı gerekçe göstererek açıklamaya izin vermeyeceğini belirtti. Hak savunucularının ısrarı üzerine polis, izin alınmadan basın açıklaması yapıldığına dair “tutanak” imzalattı.
‘Sadece Türkiye’ye değil dünyaya duyurduk’
Açıklamada ilk olarak söz alan İHD İstanbul Şubesi Başkanı Gülseren Yoleri, 17 Temmuz 1987 tarihinde kurulduklarını hatırlatarak, “Hak ve özgürlükleri talep etmek tutuklanmak demekti. İşkence demekti. İHD haktan özgürlükten yana gelen insanların bir araya geldiği bir kuruluştur. Sultanahmet cezaevinde hak ihlalleri yaşanmaktaydı. İdam cezaları infaz ediliyordu. İHD yaşam hakkını savunduğu için bu meydanda basın açıklamaları, eylemler yaparak, yaşanan hak ihlallerini sadece Türkiye’ye değil dünyaya duyurdu” diyerek 12 Eylül askeri darbenin baskılarına dikkat çekti.
‘Temel amaç insan yaşamına sahip çıkmaktır’
İHD’nin 28 şubesi olduğunu ve 4 şehirde de temsilciliği olduğunu hatırlatan Yoleri, “İHD kimsenin konuşmadığı zamanlarda konuşmak zorunda olan bir kuruluştur. İHD’nin en temel sorumluluğu insan yaşamına sahip çıkmak ve insanlık onuruna sahip çıkmaktır. İHD, OHAL koşullarında mücadelesini sürdürdü. İHD, OHAL’ın fiilin kaldırıldığı ama etkisinin halen devam ettiği bu zamanda da mücadelesini sürdürüyor. Sözümüzü söylemekten geri durmuyoruz. Gönlümüzden geçen, insan hak ihlallerinin yaşanmadığı bir dünyadır. Demokrasiyi yaşam haklarımızın korunmasını, işkencenin önlenmesini istiyoruz” diye konuştu. “Toplumda hak arama bilincinin ne kadar yoğunluk gösterirse hak ihlalleri o kadar önlenir” diyen Yoleri, hak savunucuları ve herkese çağrı yaparak çalışmalarına katılmasını istedi.
’98 kişinin imzasıyla kuruldu’
Yoleri’den sonra basın açıklamasını yapan Şube Sekteri Leman Yurtsever de, insan hakları, demokrasi ve barış mücadelesinin sürdüğünü dile getirdi. İHD, 98 kişinin imzasıyla kurulduğunu anımsatan Yurtsever, derneğin kuruluş amacı “İnsan hak ve özgürlükleri konusunda çalışmalar yapmak” olduğunu ve bu ifadenin İHD tüzüğünde de yer aldığını söyledi. Yurtsever, “İHD’nin kurucular arasında tutuklu yakınları, aydınlar, yazarlar, gazeteciler, yayıncılar, akademisyenler, avukatlar, hekimler, mimar ve mühendisler, öğretmenler vardı. Kurucularımızdan yaşamını yitirenleri sevgi ve minnetle anıyoruz” diye belirtti.
Türkiye’nin demokratikleşmesine katkı sağlıyor
İHD’nin kuruluşundan bu yana Türkiye’nin demokratikleşmesine katkı sağladığını vurgulayan Yurtsever, insan hakları ve mücadelelerinin en önemli amaçlarından birisinin de 1982 Anayasası’nın reddi üzerinden yeni ve demokratik bir anayasa yapılmasına katkı sunmak olduğuna dikkat çekti. Yurtsever, “Ancak Türkiye temel sorunlarını çözemediği için demokratikleşme yerine daha anti demokratik bir anayasal rejimine kaymış durumdadır. Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi diye tabir edilen bu sistemin en bariz karakteri anti demokratik olmasıdır” diye konuştu.
Barış çağrısı
“Türkiye’nin en önemli sorunu olan Kült sorununun çözülememesinin yarattığı ağır tahribatlar devam etmektedir” diye belirten Yurtsever, şöyle devam etti: “İHD her zaman barış hakkını savunmuş ve savunmaya devam edecektir. Türkiye’nin demokratikleşebilmesi bakımından Kürt sorununu demokratik ve barışçıl yollarla çözmesinin zorunlu olduğunu bir kez daha hatırlatmak isteriz. Türkiye’de demokrasi ve insan hakları alanındaki gerileme ile ilgili söylenebilecek çok şey var. Ancak insan hakları mücadelesini kesintisiz olarak yürüttüğümüz 33’üncü yılda önemli bazı tavsiyelerde ve taleplerde bulunmak istiyoruz. Esasen bu husustaki önerilerimizi her yıl tekrarlamaktayız. Türkiye’nin demokratikleşebilmesi için gerçek bir çatışma çözümü gerçekleştirmesi ve geçmişi ile yüzleşmesi gerekmektedir. Türkiye’nin, Kürt sorununu kabul edip çözecek yeni bir barış sürecine ihtiyacı bulunmaktadır. Bununla birlikte, başta Alevilerin eşit yurttaşlık hakkı talepleri olmak üzere ötekileştirilen tüm toplum kesimlerinin insan hakları taleplerini kabul edecek yeni bir siyasi iradeye ihtiyaç vardır.”
‘Mücadelemiz devam edecek’
İfade özgürlüğünün demokrasinin temeli olduğunu ifade eden Yurtsever, “Demokrasiye giden yolun açılabilmesi için ifade özgürlüğünün mutlaka sağlanması gerekir. Düşünceyi açıklama ve basın özgürlüğü sağlanmadan demokrasiye giden yolun açılması olası gözükmemektedir. Başta toplumsal cinsiyet eşitliği alanında yaşanan ihlaller olmak üzere diğer ayrımcılık türlerinin yol açtığı ihlallerin ve her türlü ayrımcılığa yol açan politikaların, pratiklerin ortadan kaldırılmasının son derece önemli olduğunu vurgulamak isteriz. Her türlü ayrımcılığa yönelik mücadelemiz kesintisiz bir şekilde devam edecektir” dedi.
‘Türkiye demokratikleşmeli’
Son 2 yılda yapılan seçimlerin demokrasi, insan hakları ve barıştan yana güçlü bir toplumsal muhalefet bulunduğunu sözlerine ekleyen Yurtsever, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Toplumsal muhalefetin en geniş tabanda demokrasi ve insan hakları ilkesinde birleşik mücadele yürütmesi halinde sosyal mücadele ile Türkiye’nin demokratikleşmesi sağlanabilir. İnsan hakları savunucuları olarak bu mücadelenin içerisindeyiz.” Hukukun üstünlüğü ilkesine uygun bir yargı yapılanması olmadan adaletin yerini bulması mümkün olamayacağına dikkat çeken Yurtsever, siyasi iktidarın açıkladığı yargı reformu stratejisinin hataya geçirilmesi için kuvvetler ayrılığı ilkesine dayalı anayasal düzenlemenin yapılması gerektiğini dile getirdi. Yurtsever, “Türkiye’nin en önemli sorunlarından birisi devlet içi çete yapılanmalarının tasfiye edilmemiş olmasıdır. Kontrgerilla gerçeğinden sonra Fethullah Gülen örgütünün devlet içindeki varlığının askeri darbe girişimine kadar kendisini göstermesi tehlikenin ne kadar büyük olduğunu ortaya koymuştur. Ancak tasfiye edilen yapıların yerine yeni yasa dışı yapılanmaların oluşmaması için demokratik yönetim şarttır. Bununla birlikte cezasızlık politikası ve kültürüne son verilerek, suç işleyen devlet görevlilerinin korunmasından vazgeçilmelidir” diye belirtti.
‘Cezasızlık politikasına son verilmeli’
“İşkence ve kötü muamele yasağını ihlal eden pratiklerde bilhassa OHAL’in ilanından sonra ciddi bir artış olduğu hak ihlalleri raporlarımızla belgelenmektedir” diyen Yurtsever, benzer şekilde, zorla kaybedilme vakaları da tekrar yaşanmaya başlandığını hatırlattı. Cezasızlık politikasının bu hak ihlallerin incelenmesinin önünde engel teşkil ettiğini anlatan Yurtsever, “Cezasızlık politikasına son verilerek etkili, kapsamlı ve bağımsız idari ve adli soruşturmalar yürütülmelidir” dedi.
İHD’nin insan haklarını savunmaktan asla geri durmayacağını ifade eden Yurtsever, şunları söyledi: “Türkiye’de insan hakları bilinci ve kültürünün gelişmesine oldukça önemli katkıları olan İHD’nin ve insan hakları savunucularının insan haklarını savunma hakki kabul edilmelidir. İnsan hakları savunucuları üzerindeki yargı yolu ile baskı politikasına son verilmelidir. İnsan hakları savunucularının İHD çatısı altındaki 33 yıllık mücadelesi insan onuruna dayanan özgürlük, eşitlik, adalet ve barış talebi ile artarak devam edecek ve Türkiye’nin demokratik bir rejime kavuşması mücadelesi sürdürülecektir.”