İHD İstanbul Şubesi Hapishane Komisyonu cezaevlerine dair yayınladığı hak ihlali raporunda, tutsakların toplam bin 596 ihlale maruz kaldığı paylaştı
İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi Hapishane Komisyonu, Marmara Bölgesindeki cezaevlerinden derneklerine yapılan başvurular ile hak ihlallerine dair hazırladığı 2023 yılının Ekim, Kasım, Aralık ayı olmak üzere üç aylık “Marmara Bölgesi Hapishaneleri Hak İhlalleri Raporu”nu Beyoğlu’nda bulunan dernek binalarında düzenlediği basın toplantısı ile açıkladı.
Üç ayda 65 başvuru
İHD Hapishane Komisyonu üyesi Meral Nergiz Şahin, üç ayda şubelerine 8’i Marmara Bölgesindeki cezaevleri olmak üzere toplam 22 cezaevinden 65 başvuru yapıldığını paylaştı. Şahin, “Derneğimize Ekim ayında 13, Kasım ayında 20, Aralık ayında 32 olmak üzere toplam 65 başvuru yapılmıştır. Derneğimize yapılan 65 başvurunun 15’i kadın, 50’si erkek ve 5’1 adli, 60’ı politik nedenlerle hapiste bulunan mahpuslar tarafından yapılmıştır. Derneğimize yapılan her bir başvuru birden çok ihlal iddiası içermektedir. Basın taraması yolu ile tespit ettiğimiz 182 ihlalin yanında, derneğimize yapılan başvurularda Ekim ayında 135, Kasım ayında 567, Aralık ayında 712 olmak üzere bin 414 ihlal tespit edilmiş olup toplam ihlal sayısı bin 596 olmuştur” bilgisini verdi.
Yaşama yönelik saldırılar
Şahin, raporlarının “Yaşam hakkı ihlali – Yaşama Yönelik Saldırılar” başlıklı bölümündeki başvuruları, “Diyarbakır 3 Nolu T Tipi Cezaevi’nde tutulan Mehmet Selim Onğulu 7 Ekim 2023 tarihinde kalp krizi nedeniyle yaşamını yitirdi. İntihar girişimi 2, ölümle tehdit 3, dayak, işkence ve fiziki saldırılar 53” diye sıraladı.
Raporun, “Kötü Muamele, Onur Kırıcı Muamele, Darp, İşkence” bölümünde kötü muamele 76, psikolojik baskı 86, küfür ve hakaret 59, hücreye koyma 25 olmak üzere toplam 452 tespit yaptıklarını ifade eden Meral, “Sağlık Hakkı İhlalleri” bölümünde 161, “Yeterli ve Sağlıklı Beslenme ve Temiz Suya Erişim Hakkı İhlali, Öz Bakım İhtiyaçlarının Karşılanmaması” bölümünde 160, “İletişim Hakkı İhlalleri / Tecrit” bölümünde 431, “Adalete Erişim Hakkı İhlali” bölümünde 102, “İdare ve Gözlem Kurulu tarafından Şartlı Tahliye ve Temel Hakların Kullanımına getirilen sınırlamalar, Şartlı Tahliye Hakkının İhlali ve İnfaz Yakma” bölümünde 67, “Açlık Grevleri ve Yaşanan İhlaller” bölümünde de 35 ihlal tespitinde bulunduklarını dile getirdi.
Tutsakların hakları engelleniyor
Raporu değerlendiren İHD İstanbul Şube Başkanı Gülseren Yoleri, “Çıkardığımız net sonuçlardan birisi, hapishanelerde yaşanan hak ihlallerinin örgütlü bir kötülüğün, düşmanlığın hüküm sürdüğü bir yer olarak hapishaneleri tanımlanır hale getirdiği biçiminde. İdare ve Gözlem Kurullarının çalıştığı tarih olan 2021 yılının Ocak ayından bu yana özellikle mahpusların özgürlük hakları başta olmak üzere temel haklara erişiminin ‘iyi hal değerlendirme raporları’ adı altında tutulan raporlar üzerinden engellendiğine tanıklık ediyoruz. Mahpusların sıradan, tedavi edilebilir basit hastalıklar nedeniyle ölüme sürüklendiklerine yine bu dönemde tanık oluyoruz. Yine bu dönemde 6 ölüm vakasının tespit edilmiş olması da bize bu durumu net olarak gösteriyor” dedi.
‘Tecrit derinleşiyor’
Tecridin süreklileştiğini söyleyen Yoleri, “Bu süreçte özellikle tecridi kuvvetlendiren en önemli başlıklardan bir tanesi muhatapsızlık olarak yansıyor. Hiçbir yetkilinin mahpuslarla çözüm açısından müzakereye ya da sorunu dinleme, anlama noktasında herhangi bir şekilde iletişime geçmemesi mahpusları çok derinden etkiliyor. Tecridi de giderek kalınlaştırıyor. Son dönemde İmralı Ada Hapishanesi’nde sürdürülen ağır tecridin diğer hapishanelerde de yaygınlaştırıldığından ve çözümün de İmralı Hapishanesi’ndeki tecridin ortadan kaldırılmasıyla mümkün olduğundan hareketle, mahpusların pek çok hapishanede 27 Kasım 2023 tarihinden bu yana açlık grevine başladıklarını biliyoruz. Bu açlık grevi hala dönüşümlü olarak devam etmekte. Bu açlık grevi sürecinde gerek ailelerin gerek bu alanda çalışan insan hakları, hukuk ve sağlık örgütlerinin ortak talebi, mahpuslar üzerinde herhangi bir kalıcı etkiye yol açmadan bu sürecin müzakere edilerek, mahpuslarla görüşülerek ve gerekli adımlar atılarak yani tecridin kırılması noktasında gerekli adımların atılması suretiyle açlık grevi eylemlerinin sonlandırılmasıdır.
‘İdare ve Gözlem Kurulu kaldırılmalı’
“Keyfi gerekçelere” imkan veren İdare ve Gözlem Kurullarının topyekun kaldırılması taleplerini de yineleyen Yoleri, raporlarında birçok tutsağın “keyfi gerekçelerle” infazlarının yakıldığına dair verinin bulunduğunu, ve keyfi disiplin cezalarına maruz kaldıklarını belirtti.
Ekonomik gereksinimlerin yetersizliğinin yarattığı ağır ihlaller oluştuğuna dikkat çeken Yoleri, şunları kaydetti: “İhlaller o kadar ağırlaştı ki çözümü mümkün ihlallerin, çözümsüzlüğe sürüklenmesi örneğin tecrit konusunda S ve Y Tipi Hapishanelerle kaldırılması gereken, bir işkence olarak tarif ettiğimiz tecridin daha ağır uygulamalarının mümkün hale getirildiği bir dönemi yaşıyoruz’ dedi.
‘Dışarıdaki mücadele önemli’
Mahpusların sorunlarının dışarıya duyurmanın zorlaştığı dönemde İHD’ye yapılan başvuruların kıymetli olduğunu ifade eden Yoleri, “İhlallere dönük özellikle dışarıda sürdürülmesi gereken mücadelenin öneminin anlaşılabilmesi açısından da tespitlerimizin dikkate alınmasını istiyoruz. Mahpusların özgürlüklerini ilgilendiren haklar başta olmak üzere engellemelerin ortadan kaldırılması, işkence ve kötü muameleyi uygulayan faillerin soruşturulması, cezalandırılması ve bu uygulamaların ortadan kaldırılmasını istiyoruz. ATK raporu şartı ve sağlık engellerinin kaldırılması. Kadın mahpusların ihtiyaçlarını gören pozitif düzenlemeler yapılmalı. Mahpuslara yönelik her türlü hak ihlalinin önlenmesini istiyoruz” sözleriyle taleplerini sıraladı.
Başvuru çağrısı
Rapor döneminde de mahpuslarla dayanışmayı ve bu sorunların çözümüne katkı sunmayı amaçladıklarını belirten Yoleri, “Umuyoruz ki bu alanda çalışan insan hakları, hukuk ve sağlık örgütlerinin çabası, toplumsal duyarlılıkla birleşerek hapiste, dört duvar arasında ve çaresiz bırakılan insanların sorunlarının çözümüne katkı sunacaktır” ifadelerini kullandı.
Çalışmalarının süreceğini ve raporların kapsamlı olmasının etki alanını arttıracağını belirten Yoleri, hem ailelerin hem de tutsakların yaşanan ihlalleri dernekleri ile paylaşmaları çağrısında bulundu.
HABER MERKEZİ