İHD MYK üyesi Nuray Çevirmen, 2023 yılında Türkiye’deki 51 kentte bulunan 6 tanesi açık olmak üzere toplam 147 cezaevinde en az 23 bin 899 hak ihlalin yaşandığının bilgisini paylaşarak, ‘Bu raporda yer alan ihlaller; sadece İHD’nin ulaşabildiği gerçek durumun çok kısıtlı bir bölümünü ortaya koymaktadır’ dedi
Hüseyin Aykol
Bu köşe, mahpusların bize gönderdiği mektuplar üzerinden neredeyse yirmi yıldır yayınlanıyor. Böylece burada, içeridekilerin sorunlarının kamuoyuna duyurulması ve bir şekilde çözüm bulunması için çalışıyoruz. Ancak bu hafta bize çok az sayıda mektup ulaştı. Bu ‘boşluktan’ yararlanarak bu köşenin ilgilendiği kapsamlı bir haberi sizlerin ilgisine sunuyoruz:
İnsan Hakları Derneği (İHD) Merkez Hapishaneler Komisyonu, 2023 yıllı cezaevleri hak ihlali raporunu 1 Haziran 2024 günü açıkladı. Ankara’da yapılan bu basın toplantısına İHD Eş Genel Başkanı Hüseyin Küçükbalaban ve İHD MYK üyesi Nuray Çevirmen’in yanı sıra çok sayıda komisyon üyesi katıldı. 187 sayfalık raporu okuyan Çevirmen, hak ihlallerinin ailelerin ve avukatlarının yaptığı başvuru ile İHD’nin yaptığı çalışmalar sonucu elde edildiğini belirtti.
Çevirmen, 2023 yılında Türkiye’deki 51 kentte bulunan 6 tanesi açık olmak üzere toplam 147 cezaevinde en az 23 bin 899 hak ihlalin yaşandığının bilgisini paylaştı. Cezaevlerinde tutsaklara dönük hak ihlallerinin gün geçtikçe arttığına dikkati çeken Çevirmen, “Bu raporda yer alan ihlaller; sadece İHD’nin ulaşabildiği gerçek durumun çok kısıtlı bir bölümünü ortaya koymaktadır. Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkif Evleri Genel Müdürlüğü, siyasi, yabancı uyruklu, hasta tutsaklar, yaşamını yitiren tutsaklar, LGBT+ bireylerin yanı sıra engelli, bebek ve kadınlara ilişkin verileri de kamuoyuna açıklamıyor. 2023 yıllında 19 yeni cezaevi açıldı. Bunun yanı sıra 2024 yıllında ise 12 cezaevi açılması planlanıyor. Bu da göstermektedir ki; Türkiye’nin mevcut iktidar anlayışı genel itibariyle insanları hapsetme üzerine bir gelecek tahayyülü öngörmektedir” dedi.
8 ayda 78 kişi tutuklandı
Çevirmen 8 ayda 78 bin kişinin tutuklandığını ve cezaevlerinde bulunanların sayısının 2 Mayıs 2024 itibari ile 329 bine yükseldiğini kaydetti. Tutsakların yaşadığı sağlık sorunlarını da tek tek sıralayan ve bu ihlallerin ortaya çıkmasına neden olan uygulamaları da “insanlık onuruna aykırı” olarak belirten Çevirmen, “Ne yazık ki ağır hasta mahpuslar, hastalıklarının son dönemlerine gelmelerine rağmen tahliye edilmiyor. Adli Tıp Kurumu’nun (ATK) tahliye kararlarını siyasi tutum izleyerek vermesi, hastane raporlarının ATK tarafından kabul edilmemesi ve verilen raporların ya da alınan kararların ‘güvenlik’ gerekçesi ile uygulanmaması da ağır hasta ve hasta mahpusların durumlarının ciddiyetini artırmaktadır” diye konuştu.
Çevirmen, sağlık hakkı ihlali ile ilgili 6 bin 639 ihlal tespit ettikleri ifade ederek, “2018 yıllından beri cezaevlerinde en az 2 bin 258 kişi yaşamını yitirdi. 2023 yıllında da en az 42 kişi yaşamını yitirdi. 3 Nisan’a kadar süren dönüşümlü açlık grevine 91 cezaevinden yaklaşık olarak bin 997 kişi katıldı” dedi.
En çok ihlâl işkenceden
İşkence başlığı altında yaşanan ihlallere de işaret eden Çevirmen, en az 17 bin 218 ihlalin meydana geldiğini söyledi. Çevirmen bunlardan 772’sinin darp, tehdit ve hakaret, 175’nin çıplak arama, 567 ağız içi arama, 252 ayakta sayım, 240 havalandırma hakkının engellenmesi olduğunu kaydetti.
Çevirmen oda ve koğuşlarda yaşanan sorunlar, ajanlık dayatması, kameraların yaşam alanlarına konulması, baskın ve aramalarda eşyaların dağıtılmasının yanı sıra pek çok konuya da dikkati çekerek, 169 ayrımcılık yasağı ihlalinin de yaşandığını söyledi. Sosyal aktivitelerin engellenmesine ilişkin ise 2 bin 246 iletişim ve haberleşme hakkı ihlalinin de yaşandığını dile getiren Çevirmen, 2 bin 216 bin bilgiye erişim hakkının gasp edildiğini aktardı.
424 mahpusun tahliyesine engel
İdare ve Gözlem Kurulları’nın yol açtığı ihlallere de değinen Çevirmen, “Bu yönetmelik doğrultusunda kurulan kurullar, kendilerini mahkeme yerine koyarak mahpuslar hakkında ‘iyi halli’ olup olmama durumları hakkında değerlendirmede bulunmakta, koşullu salıverilme ve denetimli serbestlik haklarından yararlanıp yararlanmayacaklarına karar vermektedir. Ayrıca İdare ve Gözlem Kurulu mahpuslarla ilgili değerlendirmelerinde, mahpusların yönetmeliğin yürürlüğe girdiği tarihten önce aldığı disiplin cezalarının da gerekçe gösterilerek iyi olmadığına karar vermesi de ‘geçmişe yürüme yasağı’ ilkesine aykırı uygulamalar yürütmektedir ve mahpusların tahliyelerini engellemektedir. Gözlem kurulları mahpusların iyi halli olup olmadığına karar verirken soyut ve sübjektif yorumlarda bulunmakta, siyasi mahpuslardan da pişman olduklarına dair beyan istemektedirler. Bu kararlardan kaynaklı yüzlerce politik mahpus denetimli serbestlik ve koşullu salıverilme haklarından mahrum bırakılmaktadır. Yönetmeliğin uygulanmaya başlandığı tarihten, 2023 yılı sonuna kadar en az 426 mahpusun tahliyeleri belli periyotlarla engellendi” diye konuştu.
Öcalan için yanıt yok!
PKK Lideri Abdullah Öcalan’a yönelik uygulanan tecrit ve yansımalarına da dikkati çeken Çevirmen, tecridin pek çok uluslararası normlara aykırı olduğunu anımsattı. Çevirmen, PKK Lideri Abdullah Öcalan ile görüşmek üzere 29 Kasım 2023’te başvuru yaptıklarını ancak Adalet Bakanlığı’nın hala herhangi bir yanıt vermediğini söyledi.
27 Kasım 2023 tarihi itibari ile İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’nda süregelen tecridin sonlandırılması ve Kürt meselesine demokratik çözüm talebiyle ülke genelinde farklı hapishanelerde tutulan birçok mahpus, 27 Kasım 2023 tarihinde, süreli dönüşümlü açlık grevi eylemlerine başladıklarını duyurmuşlardır.
Açlık grevi eylemi 27 Kasım 2023 ile 4 Nisan 2024 tarihleri arasında devam etmiş olup başlamasından bitişine kadar tespit edebildiği kadarıyla 91 hapishanede en az 1997 mahpus açlık grevi eylemi yapmıştır. Açlık grevleri en az 5 en fazla 15’er günlük periyotlarla gerçekleştirilmiştir.
4 Nisan 2024 itibari ile mahpuslar mahkemelere, telefon ve aile görüşüne çıkmama kararı aldıklarını duyurdu ve bu eylem biçimi raporun açıklandığı 31 Mayıs 2024 tarihte de hala devam etmektedir.
Kuyu tipi cezaevleri
Özellikle Y Tipi, Yüksek Güvenlikli ve S Tipi Kapalı Hapishanelerde bulunan tüm mahpusların “Ağırlaştırılmış Müebbet Hükümlüleri” ile aynı koşullarda ve tecrit altında olduğunu aktaran Çevirmen, “Daha önce kalabalık olarak tutuldukları hapishanelerden sevk edilen mahpuslar bu cezaevlerinde tek başlarına tutulmakta ve bulundukları koğuşun havalandırması olmadığından günde 1 saat ayrı bir yerde bulunan havalandırma bölümüne götürülmektedir. Bu uygulama ile mahpusların ruh ve bedensel sağlıkları olumsuz etkilenmektedir” diye kaydetti.
Kadın ve çocuk mahpuslar
Cezaevlerinde en az 13 bin 819 kadın tutsağın yanı sıra en az 2 bin 983 çocuk tutsağın olduğunu da paylaşan Çevirmen, “Kadın mahpusların sağlık hakları engellenmiş durumdadır. Ağız içi aramalardan kaynaklı sağlık hakkı ihlal edilen kadın mahpuslara dair başvurular kurumumuza yapılmıştır. Hijyen ve temizlik malzemelerinin verilmemesi, sıcak suya ve temiz suya erişim problemleri de yaşanmaya devam ediyor. Kadın mahpusların yaşam alanlarını gören kameralar da mahremiyetini ortadan kaldıran uygulama olarak devam ediyor. Koğuşlar bu kameralarla 24 saat izleniliyor. Ayrıca iç kameralar banyo-tuvalet kapılarını görürken, dış kameralarda yatakhane ve tuvalet içlerini görüyor. Kadın mahpuslardan 21 hapishaneden 203 başvuru alınmıştır” diye belirtti. Çevirmen, LGBT+ bireylere de yönelik ayrımcılık ve insanlık dışı uygulamalara dikkat çekti.
Uygulamalar nedeniyle yaşanan ihlallerin son bulması için taleplerini de sıralayan İHD MYK üyesi Nuray Çevirmen, bu uygulamaların son bulması ve Türkiye’nin de altına imza attığı uluslararası normları uygulamasını istedi.
***
Kandıra 1 nolu F Tipi Cezaevi’nde tutulmakta olan Fehmi Arslan, aynı hücrede birlikte kaldığı Muhammed İnal ve Sinan İyit ile beş ay önce -geçen Ocak ayında- bir röportaj yapmış. “Barış ve Demokratik Müzakere Süreci” üzerine yapılan bu röportaj ve Fehmi Arslan’ın ayrıca kaleme aldığı “Feryat ve Direniş” başlıklı yazısını maalesef yayınlayamayacağız. Bu mektup, bazı teknik aksaklıklar nedeniyle elimize geç ulaştığı gibi yazı ve röportaj önemli ölçüde sansürlenmiş. Hem bu yüzden hem de kendileri ve bizim için sakınca içerdiği için…
MEKTUBU GELENLER:
Hakan Gökcan – Afyon E Tipi Cezaevi
Fehmi Arslan – Kandıra 1 nolu F Tipi Cezaevi
Muhammed İnal – Kandıra 1 nolu F Tipi Cezaevi
Sinan İyit – Kandıra 1 nolu F Tipi Cezaevi