Van’da Diyanet-Sen’in alternatifi olarak kurulan Diyanet ve Vakıf Emekçileri Sendikası (DİVES) üyeleri hakkında aleyhte ifade veren bazı isimlerin, “Baskı ile konuştuk” dediği ortaya çıktı.
15 Temmuz sonrası çıkarılan 32 Kanun Hükmünde Kararname ile yaklaşık 135 bin kamu çalışanı ihraç edildi. OHAL Komisyonu’na başvurarak iade edilenlerin sayısı ise devede kulak kaldı. İhraçlarda ‘sendikaya üye olma’, ‘sosyal medya paylaşımları’, ‘bankaya para yatırma’ gibi kriterler etkili oldu. ‘Andıçlar’, ‘ispiyonlar’ devreye girdi. Hak ihlallerine karşı davalar açıldı.
Van’da Diyanet kadrosundan ihraç edilenlerin hakkında ‘andıç’ hazırlandığı ortaya çıkmıştı. Diyanet ve Vakıf Emekçileri Sendikası üyelerinin ihraç sürecinde Memur-Sen Konfederasyonu’na bağlı Diyanet-Sen’in ‘işlevi’ de konuşulmuştu. Zira müftülük personelinden 41 kişinin adları, sicil numaraları ve görevlerinin yer aldığı listede bazı isimlerin karşısında bilgi notlarına yer verilmişti. ‘DİVES üyesi olmaları’, ‘PKK-KCK irtibatlı ve iltisaklı olduğu’ vs…
06.04.2017 tarihli Diyanet İşleri Başkanlığı müfettişlerinin hazırladığı tutanakta ‘istihbarı bilgilere göre listeler’ hazırlandığı belirtilmişti. ‘Delil niteliği’ taşımadığı vurgulanan tutanak bazı memurların ihraç edilmesine neden olmuştu.
İşte o ihraçlara gerekçe yapılan müfettiş tutanaklarında ifadeleri yer alan bazı isimler “Zorla ifade verdik” demiş. Yani işlerin nasıl döndüğüne ilişkin önemli bir kanıt…
675 sayılı KHK ile Van Tuşba İlçe Müftülüğü’ndeki görevinden ihraç edilen bir imam ıslak imzası ile 05.09.2018 tarihli yazdığı dilekçede şöyle demiş: (İfadeler orijinal metindeki gibidir… )
“25.06.2017 tarihinde Diyanet İşleri Başkanlığı 1181 müfettişliğine Van İl Müftülüğü binasında ekli ifade tutanağında isimleri zikredilen ve 695 sayılı KHK ile görevlerinden ihraç edilen şahıslar (personellerin) hakkındaki yazılı ve imzalı ifademdeki beyanlar gerçeği yansıtmamaktadır. O anki sıkıntılarımdan dolayı konsantre olamadım. Çünkü ben ilk KHK’den dolayı ihraç edilmişliğimden dolayı çok sıkıntılıydım. Öyle anlar oldu ki evime ekmek götüremez oldum ve ailemin dağılma safhasına geldiği anlar oldu. Zaten şeker hastasıyım ne söylediğime konsantre olamadım. Sağlıklı ve akli selimle düşünüp vicdanımla baş başa kalarak ilgili şahıslar hakkındaki ifadeler doğruluğu yansıtmamaktadır. Bundan dolayı vicdanen rahatsızım. Tekrar ilgili ve ilgili mahkemelere ifade vermek istiyorum.”
Diyanet-Sen Van Şube eski yöneticilerinden bir isim de benzer bir dilekçe hazırlamış. Onun ifadeleri de şöyle:
“24.04.2017 tarihinde 1170, 1168, 1181 sicil numaralı Diyanet müfettişlerine vermiş olduğu ifade (Tutanak) hakkında açıklama yapmam hasıl olmuştur. …. Hakkında ifade verdiğim isimlerin PKK-KCK-HDP BTÖ irtibat ve iltisak aidiyetleri olduğu yönünde müfettiş tarafından şahsıma sorulan sorular, müfettişlerin baskısı altında, … (okunmuyor) zorla ifade vermek istemediğim halde ifadem alındı.”
Dilekçelerden yola çıkarak, ihraç edilenlerin avukatları yaklaşık bir ay önce suç duyurusunda bulunmuş. Aleyhe verilen ifadelerin ‘zor ve baskı’ ile verildiği belirtilmiş.
2017’de Van’da ihraç edilen Diyanet personelinin durumunun ne olacağı henüz belli değil. Başvurunun sonucu avukatlar tarafından takip ediliyor. Peki; ihraç edilenlerin durumu ne olacak? İşe iade edilecekler mi? İfadeleri alan Diyanet müfettişleri ile ilgili herhangi bir işlem yapılacak mı?
Aradan geçen bir yıldan fazla bir zaman sonra gelen bu dilekçeler, ‘cadı avı’ gerçeğini bir kez daha gösterdi. OHAL’in sona ermesinin ardından ihraç edilenlerin hukuki adalet arayışı ise sürüyor.