Van Müftülüğü, kentte ihraç edilmesi gereken imamlar hakkında ‘Gizli Tanık Komisyonu’ kurdu. Komisyondaki imamlar, ihraç edilmesi gereken imamlar hakkında yalan ifadeler vererek, ihraç edilmelerini sağladı. Tanıkların isimleri ifşa olunca OHAL Komisyonu, İdare Mahkemesi ve Diyanet İşleri Başkanlığı’na dilekçe yazarak pişman olduklarını anlattılar.
Van’da çoğunluğu KESK’e bağlı Diyanet ve Vakıf Emekçileri Sendikası (DİVES) üyesi olan 100’e yakın imam, çeşitli tarihlerde görevlerinden ihraç edildi. “PKK/KCK” ve “FETÖ/PDY” ile iltisakları oldukları gerekçesiyle ihraç edilen imamlar hakkında sayfalarca raporlar hazırlandı. Van’da ihraç olan imamların tümünün Van Müftülüğü tarafından kent merkezi ve ilçelerde belirlediği imamların iftiralarıyla ihraç edildikleri ortaya çıktı.
Ortaya çıkan belgelerde Van İl Müftülüğü’nün kentteki bazı imamların ihraç edilmesi için bir komisyon kurduğu belirlendi. Komisyona alınan imamlar, hem komisyon üyesi olacak hem de ihraç edilmesi gereken imamlar hakkında Diyanet İşleri Müfettişine ifade vererek gizli tanık olacaktı.
Gizli tanıkların isimlerini müftülük hazırladı
2016 tarihinde Van İl Müftüsü Nimetullah Arvas imzasıyla Diyanet İşleri Başkanlığı Teftiş Kurulu Başkanlığı’na gönderilen “çok gizli” ibareli belgede gizli tanık olacak imamların isimleri tek tek sıralandı. Müftü imzasıyla gönderilen gizli belgede şu ifadeler yer aldı: “Terörle Mücadele Kanunu çerçevesinde gözlemlerimiz ve kanaatimiz ile PKK ve KCK ile irtibatı, iltisaki olduğu malum personeller ilgili Diyanet İşleri Başkanlığı Van İl Müftülüğü bünyesinde çalışan imam hatip, müezzin ve personeli hakkında müfettişlere GİZLİ TANIK olarak ifade verecek onların isimlerinin titiz bir şekilde yapılan komisyon çalışmalarından sonra Merkez İlçe Komisyonu ve aynı zamanda hangi ilçelerde kimin tanık olabilecekleri istişare sonucu belirlenmiştir. Müfettişlik makamına arz edeceğimiz bu tanıkların korunması ve gizli tutulması önem arz etmektedir. Bu tanıkların kanaatleri ve tespitleri konunun daha açık, şeffaflığa kavuşacağını ve kurum kanaatinin ne derece açık ve doğru olduğunu arz ederim.”
Akıl almaz iftiralar atıldı
Müftülüğün gönderdiği dilekçenin altında ise Van ve ilçelerinde imamların ihraç edilmesi için yalan ihbarda bulanacak “din görevlilileri”nin isimlerine yer verildi. İhbarcı imamların aynı zamanda merkez ve ilçelerdeki komisyonlarda da yer alacakları da dilekçeye not düşüldü. Komisyonun kurulması, gizli tanıkların hazır edilmesinin ardından bu kez de sıra Diyanet İşleri Başkanlığı Müfettişlerine ifade verme aşamasına geçildi. Müftülüğün kararına göre gizli tanık imamlar, DİVES üyesi imamları PKK/KCK ile suçlayacak, yalan ve yanlış ithamlarda bulunacaktı.
İhbar sürecinin başlaması ile birlikte kentte müftülüğün belirlediği 36 imam hem ihbar dilekçelerini yazdı hem de kente gelen Diyanet Müfettişine ifade vermeye başladı. 36 ihbarcı imamın müfettişlere verdiği tüm dilekçelerde, DİVES üyesi imamlar hakkında akıl almaz ithamlar yer aldı. İthamla da sınırlı kalmayan gizli tanık imamlar, yıllarca birlikte aynı camide çalıştıkları hatta aile dostu oldukları arkadaşları hakkında; “Cuma vaazında HDP propagandası yaptı”, “Namaz öncesi PKK fetvası veriyordu”, “Çevresi HDP’li”, “Kendisini HDP’ye yakın hissediyor”, “Kürtçülük propagandası yaptığı şüyu bulmuştur” iddialarında bulundu. İthamlar ve yalan ifadeler neticesinde kentte çoğunluğu DİVES üyesi olan 100’e yakın imam ihraç edildi.
İhraç listesini gönderdiler
İhbar dilekçeleri ve beyanların alınması sırasında Memur-Sen’e bağlı Diyanet-Sen Van Şubesi tarafından da Diyanet İşleri Başkanlığı İnsan Kaynakları Genel Müdürlüğü’ne kentteki bazı imamların ihraç edilmesi için bir dilekçe gönderildi. Dilekçede, “Diyanet Sen olarak devletimizi, milletimizi, vatanımızı ve bayrağımızı seviyor ve cani gönülden bağlı ve hizmet ediyoruz. Diğer taraftan vatan hainlerini deşifre etmek ve onları bertaraf etmek de bizim vatani görevimizdir. Sol örgütler, HDP ve terör güdümlü DİVES sendikası vatan hainleri, bizleri tedirgin ediyor ve bunların bazı faaliyetlerini size anlatmak vatani bir borç biliyorum. Diyanet-Sen başkanı olarak EK-1’de isimleri yazılı olan DİVES yönetimi ve üyelerini sizlere bildirmek bir görev biliriz. Bunların listede işaretli olan 40’ı tam faaliyet içinde olanlardır, diğerleri de onlara destek çıkıyor bizleri yıpratıyorlar. Şikayetimizin gizli tutulması açısından önem arz etmektedir. Ve yine bizden başka bilgiler istenirse seve seve yapacağımıza kuşkunuz olmasın” denildi.
Diyanet-Sen, ihraç edilmesi gereken imamların isimlerini EK-1 olarak belgeye iliştirdi. Ancak Diyanet-Sen’in ihbar mektubu ortaya çıktıktan sonra Diyanet-Sen Van Şube Başkanı Nurullah Arvas Van Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvurarak ihraç edilenlerle ilgili liste göndermediklerini savundu.
İsimleri çıktı, ‘pişmanız’ dediler
İmamların ihraç edilmesinin üzerinden 2 yıl geçtikten sonra “Gizli tanık imamların” isimleri ve verdikleri dilekçeler ortaya çıktı. Dilekçelerin ortaya çıkmasının ardından 36 imam yaptıkları ihbarların gerçeği yansıtmadığını, vicdani sıkıntılar yaşadıklarını ve müfettişlerin yönlendirmesi ile yalan ihbar dilekçeleri imzaladıklarını belirterek, pişmanlık dilekçeleri yazmaya başladı. Yaptıklarından pişmanlık duyduklarını söyleyen “Tanık İmamlar” Olağanüstü Hal Komisyonu (OHAL), Diyanet İşleri Başkanlığı ve İdare Mahkemesi’ne dilekçe göndererek ihraç edilen imamlar hakkında söylediklerini yalanladı.
Mezopotamya Ajans’ının (MA) ortaya çıkardığı pişmanlık dilekçelerinde imamların birbirinden ilginç ifadeleri yer alıyor. İşte bazı imamların ihbar ve sonrasında verdikleri pişmanlık dilekçelerinden örnekler:
‘İrtibatı var mı diye düşündüm’
A.İ adlı imam, Diyanet İşleri Başkanlığı Müfettişine ihraç edilen bir imamla ilgili verdiği ifadede şunları iddia etti: “Kurs sürecinde H.İ. adlı imamın PKK ve HDP’ye yakınlığını ima eden hiçbir söylemini işitmedim. Ancak önceki köy imamının HDP milletvekiliyle yaşadığı tartışmadan sonra köyden ayrılması ve H.İ.’nin onun yerine gelmesi bende; ‘acaba bunun HDP ile irtibatı var mı?’ şeklinde bir soru oluşmasına sebep oldu.” Yine aynı imam ihraç edilen üç imamla ilgili de PKK, HDP taraftarı olduğunu iddia ederek ihraç edilmeleri gerektiğini söyledi.
‘Her gün vicdan azabı duyuyorum’
A.İ adlı imam, yalan tanıklığının ortaya çıkması ardından Diyanet İşleri Teftiş Kurulu Başkanlığı’na pişmanlık dilekçesi yazdı. A.İ. dilekçede pişmanlığını ve yaşadıklarını şu sözlerle dile getirdi: “Müfettişlere bir otelde verdiğim ifade dilekçesinde isimlerini zikrettiğim şahıslarla ilgili iddialarım gerçeği yansıtmamaktadır. O anki ve sürekli olan sıkıntılarımdan dolayı ve müfettişin psikolojik sıkıntılarından dolayı ifadelerime konsantre olamadım. İfadelerimdeki itham ve söylemler gerçeğe aykırıdır. Vicdanımla baş başa kaldığımda ilgili şahıslar hakkındaki ifadelerin doğru olmadığı kanısına vardım. İfadelerim dışında gerçekleşen bu olayın ilçe müftüsünün beni yönlendirmesi ve müftünün beni arayıp çağırması sonucunda bu ifadeleri vermiş bulunmaktayım. Ben her gün vicdan azabı duyuyorum. Yanlış ve haksız ifadelerimden dolayı pişmanım. Ben bu pişmanlığımı ihbar ettiğim imamlara da söyledim. Tekrar müfettişlerin huzurunda ve ilgili makamlara ifade vermeye hazırım.”
‘Görmedim ama şüphelendim’
15 Temmuz’dan sonra görevinden ihraç edilen ancak DİVES üyeleri ile ilgili verdiği ifadeden sonra görevine dönen H.C. adlı imamın müfettişe verdiği ifade ise şöyle: “H. adlı imamla ilgili PKK ile irtibatı noktasında bir bilgim yoktur. Ancak kendisi devamlı zikredilen örgütün siyasi kanadı olarak değerlendirilen HDP ile iç içedir. Seçimlerde HDP için oy toplayan bir grup eski din görevlisi vardı. O imam onlarla birlikte hareket ediyordu. Adı geçen kişinin bizzat HDP için oy topladığını görmedim ama HDP için oy isteyen emekli imamlarla birlikte dolaştığını görünce o imamın da bu tür siyasi faaliyetlerde bulunduğundan şüphelendim.” Yine H.C. adlı imam bir çok ihraç edilen imam hakkında da aynı söylemlerde bulundu.
‘Konsantre olamadım’
İfadelerinin ortaya çıkmasından sonra Van 1’inci İdare Mahkemesi Başkanlığı’na dilekçe veren H.C. de şunları ifade etti: “İhraç edilen şahıslarla ilgili hakkımda yazılı ve imzalı ifademdeki beyanlar gerçeği yansıtmamaktadır. O anki sıkıntılarımdan dolayı konsantre olamadım. Çünkü ben ilk KHK ile ihraç edilmemden dolayı çok sıkıntılıydım. Öyle anlar oldu ki evime ekmek götüremez oldum. Ailemin dağılma safhasına geldiği anlar oldu. Zaten şeker hastasıyım ve söylediğim şeylere konsantre olamadım. Sabır ve akli selim ile düşünüp vicdanımla baş başa kalarak ilgili şahıslar hakkındaki ifadelerim doğruluğu yansıtmamaktadır. Bundan dolayı vicdanen rahatsızım. Tekrar ilgili mahkemelere ifade vermek istiyorum.”
A.G. adlı imam ise yine DİVES üyesi 6 imam hakkında verdiği ifadede, “İhraç edilmesi gerekirken ihraç edilmeyen kişileri gördüğümde şaşkınlık yaşadım. İsimlerini verdiğim kişilerin HDP ile ilişkileri mevcuttur” dedi. İfadeyi alan müfettiş ise raporun sonuna, “Ayrıca adı geçenin, konunun ve bölgenin hassas olduğunu, tanıklığının ifşa olması halinde şahsının ve ailesinin zarar görebileceğini söyleyerek yazılı ifade vermekten imtina etmiştir” notu düştü.
‘Gerçek olmayan beyanlarım…’
A.G. de ifadelerinin ortaya çıkması üzerine Van 1’inci İdare Mahkemesi’ne dilekçe vererek ihraç edilen kişilerle ilgili verdiği beyanları yalanladı. A.G. dilekçesinde, “Gerçeği yansıtmayan bu beyanlarım yüzünden meslektaşlarım ihraç edilmiştir. Bu durum hem psikolojik hem ailevi hem sosyal olarak hayatıma olumsuz yansımıştır. Meslektaşlarımın haksız yere ihraç edilmesine sebep olan bu hatamdan dönülmesi için kurumumuzca yeniden ifademin alınmasını istiyorum” dedi.
‘İsim vermesem beni ihraç edeceklerdi’
Kent genelinde tam 10 imam ile ilgili PKK ve KCK ile irtibatları olduklarını Diyanet İşleri Başkanlığı Müfettişi’ne anlatan H.İ. adlı imam ise yine isminin ortaya çıkmasının ardından OHAL Komisyonu, Diyanet İşleri Başkanlığı ve İdare Mahkemeleri’ne pişmanlık dilekçesi sundu. İ.H. adlı imam verdiği dilekçede şu ifadelere yer verdi: “Bana bu imamlar hakkında PKK/KCK örgütü ile irtibatlı ve iltisaklı olup olmadıkları sorusu soruldu. Bu hususta söz konusu şahısları ismen tanıdığımı, ancak haklarında herhangi bir örgütle irtibatının olduğuna dair bilgim olmadığını belirtmeme rağmen teftiş heyeti beni psikolojikmen baskı altına alarak, bu ifadeleri vermek zorunda bıraktılar. Bana sorulan şifahi sorularda tatmin edici bir cevap vermediğim, ya da bilgi sahibi olmadığımı belirttiğim zaman terör örgütüne yardım yataklık suçlaması ile hakkımda iddianame düzenleneceği tehdidinde bulundular. Kendi yazdıkları soru-cevap tutanağını okutmadan imza atmamı istediler. Bu nedenle ifademde sorulan sorulara verilen cevaplar şahsıma sorulmuşsa da benim verdiğim cevaplar değil, kendi beyanlarıdır. Bu ifadelerin ardından böyle bir mağduriyetin ortaya çıkması beni vicdanen çok rahatsız etti. Bizzat bu kişilerden özür dileyerek kendilerinden beni af etmelerini istedim.”
‘Bu utanç onlara yeter’
İhraç edilen bir imam ise yaşananları şöyle anlattı: “Bizi ihbar eden çoğu imam başka kentlere tayin edilirken, kimi imamlar ise emekliliğe ayrıldı. Bizlere karşı nasıl bir kumpas kurulduğu çok net bir şekilde ortadadır. Binlerce insan işte böylesi yöntemlerle ihraç edildi. İnsanlara dini öğretme iddiasında bulunan bu imamların böyle bir iftiranın tarafı olması çok acı. Bu imamlar isimleri ortaya çıktıktan sonra artık toplumun içerisine bile utançlarından dolayı çıkamıyorlar. Bu utanç onlara yeter de artar bile.”
Kaynak: MA