Bütün dünyanın ve Türkiye’nin koronavirüs endişesiyle yaşadığı bugünlerde, Libya’da ilginç gelişmeler oluyor. İdlib’de desteklediği cihatçılarla sorun yaşayan Türkiye, UMH’ye askeri desteğini artırırken, binlerce paralı askeri Libya’ya kaydırıyor
M. Ender Öndeş/İstanbul
Libya’da Libya Ulusal Ordusu’nun (LUO) Ramazan için ilan ettiği ateşkese rağmen gitgide şiddetlenen çatışmalar dikkat çekici olmaya başladı. Bir süre öncesine kadar Hafter kuvvetleri karşısında zayıf bir pozisyonda tutunmaya çalışan Serrac başkanlığındaki Ulusal Mutabakat Hükümeti’nin (UMH) birden atağa kalkarak belli bölgeleri ele geçirmeye çalışmasının arkasında Türkiye’nin ekipman ve paralı asker desteğinin yattığını söyleyen yerel kaynaklar, son süreçte Türkiye’nin sevkiyatlarının olağanüstü seviyeye ulaştığını bildiriyor. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın geçen gün kurduğu “İnşallah yakında Libya’dan yeni müjdeli haberler alacağız” cümlesi de Türkiye’nin bölgeden beklentilerinin arttığını gösteriyor. Bu arada bu “müjdeli haberler” için Türkiye’nin halkın bütçesinden ne kadar harcama yaptığıysa tamamen meçhul.
İdlib cephesinde kargaşa
Aslında, Türkiye’nin Libya’ya yüklenmesinin arkasında biraz da İdlib’deki başarısızlık yatıyor. İdlib üzerine imzalanan ve Rusya’nın çok şey, Türkiye’nin hiçbir şey kazanamadığı Moskova Mutabakatı’ndan sonra, bölgedeki cihatçı gruplarla TSK’nin sürtüşmeleri de artmaya başladı. Mutabakat uyarınca Rusya ve Türkiye tarafından düzenlenen ortak devriyeler geçtiğimiz haftalarda bu sorunun odak noktası haline geldi. Yabancı El Kaide unsuru grupların kontrolünde olan bölgede, geri çekilmeyi kabul etmeyen ve anlaşmaya en fazla direnç gösteren gruplar bulunuyordu ve 19 Mart günü bu mıntıkada 2 Türk askeri El Nusra uzantısı Heyet Tahrir El Şam’ın açtığı ateş sonucu yaşamını yitirdi. Türkiye Milli Savunma Bakanlığı da 2 askerin radikal gruplar tarafından öldürüldüğünü teyit etti. Daha sonra da sorun bitmedi. Türk ordusu 13 Nisan’da ilk kez M-4 yolunun açılmasını önleyen Heyet Tahrir el-Şam (HTŞ) unsurlarına müdahale ederek, tankları taşlayanlara biber gazı sıktı. HTŞ, Türk ordusunun kendilerine yönelik ilk kez gerçekleşen bu müdahalesine sessiz kalmayarak, Türk devletine ait noktalara saldırı gerçekleştirdi. Ardından Türk ordusu da, HTŞ güçlerini taşıyan seyir halindeki iki aracı vurdu. Bu saldırıda 3 Heyet Tahrir el-Şam örgütü mensubu öldürüldü. Gerilimin sürdüğü bölgede grupların kendi iç çatışmalarının yanı sıra artık Türk devletiyle karşı karşıya gelme durumları gittikçe artıyor.
Çıkmaz sokak gibi
Sonuçta, HTŞ ve El Kaide’ye bağlı yedi örgütün oluşturduğu Hurras El Din, El Kaide çizgisindeki Ensar El Din, Ensar El Tevhid ve Ensar El İslam veya Taliban bağlantılı Türkistan İslami Partisi, Çeçen grupların örgütü olan Ecnad El Kavkaz, Özbeklerin kurduğu İmam Buhari Tugayı’nın, Rusya ve Türkiye arasında varılan mutabakata uymaya niyeti olmadığı gibi, HTŞ de bölgedeki egemenliğini paylaşmak istemiyor.
Bu gerilim karşısında Türkiye, İdlib’e binleri bulan askerin yanı sıra 2 bin 650 yeni askeri araç gönderdi. Yine Suriye’nin kuzeybatısındaki İdlib, Halep, Hama ve Lazkiye’nin bazı kısımlarını içine alan bölgelerde askeri noktalarının sayısını 12’den 58’e çıkardı. Ancak gerilim sürüyor ve çözümü de zor görünüyor.
Şimdi rota Libya
Tam da bu aşamada, Türkiye’nin Libya’ya olan ilgisi tavan yapmış görünüyor. Suriye İnsan Hakları Gözlemevi (SOHR) kaynakları, Türkiye’nin bugüne kadar hava sistemleri ve SİHA’ların dışında, toplamda 10 bin 850 bin yakın cihatçıyı geçirdiğini ve bunların 261’inin, Libya Ulusal Ordusu (LUO) ile girdikleri çatışmalarda öldürüldüğünü belirtiyor. SOHR verilerine göre, bu grupların 7 bin 850’nin çatışma alanlarında, 3 bininin ise eğitim alanında tutulduğu belirtildi. SOHR ayrıca son günlerde Libya’da öldürülen 12 paralı askerin cenazesinin Halep kırsalındaki bölgelere ulaştığını aktardı. SOHR, ölümlerin daha çok El-Mu’tasım Bölümü, Sultan Murad Tugayı, Şukr Al-Şam Tugayı, Hamza ve Süleyman Şah fraksiyonlarından gerçekleştiğini de kaydetti. SOHR kaynaklarına göre, ölümler Trablus’un güneyinde Salah Al-Din’in cephelerinde, Trablus Havalimanı yakınlarındaki Al-Ramlah, El-Hadabah Proje alanı, Misrata ve Libya’nın diğer bölgelerindeki çatışmalarda meydana geldi.
Bunun dışında, yerel kaynaklar, çoğu Süleyman Şah, Hamza Tugayları ve Cephet El Şamiye üyesi 2 bin kişinin Hatay’a geçtiğini ve önümüzdeki hafta boyunca Libya’daki Al-Watiya operasyonu için takviye olarak kullanılmak üzere Libya’ya gönderileceğini söylüyor.
Tarhuna savaşına hazırlık
El-Arabiya’nin yayınladığı haberlere göre, uluslararası denetimden kaçabilmek için gemilerle Libya kıyılarına yaklaşan Suriyeli paralı askerler balıkçı tekneleri ile El-Qere ve Bolli kentlerine taşınıyor. LUO, yerel halktan aldığı bilgilere göre, 14 balıkçı teknesinin 500 Libya dinarı karşılığında grupları taşımak için 4 sefer yaptığını iddia ederken, yanlarında silah olmayan askeri kıyafetli grupların silahlı bir grup tarafından araçlarla karşılandığını belirtiyor. LUO yaptığı açıklamada, Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti’nin (UMH) Trablus’un doğusundaki Tarhuna kentine saldırı hazırlığında olduğunu dile getirdi. Saldırının Türkiye destekli olacağını kaydeden ordu El-Nam, El-Deman, El-Ictimayi ve El-Nur Camii bölgelerindeki paralı askerlerin Qere Bolli’ye sevk edildiğini ifade etti.
Gizli ziyaretler iddiası
Libya üzerine haberler yapan “218tv” isimli haber sitesinde önceki gün yayınlanan bir haber ise dikkat çekiciydi. Haberde, UMH hükümetinin Maliye ve Adalet Bakanları Faraj Boumtari ve Muhammed Lamlum’un Türkiye’ye gizli bir ziyaret yaptıkları ve Mitiga Havaalanı’na dönüşlerinde kendilerine kimlikleri bilinmeyen Türk danışmanların eşlik ettiği öne sürülüyordu. Sitenin haber kaynakları, bu seyahatin, Misrata’dan Trablus’a gelen Suriyeli paralı askerleri taşıyan otobüslerin, Özel Caydırıcı Kuvvetin karargâhına nakledilmesine denk geldiğini belirtti. Kaynaklar, son gelen paralı askerlerin tahmini 130 kişi olduğunu ve radikal cihatçılardan oluştuğunu iddia etti.
Aynı süreçte, Türkiye destekli UMH, ülkenin batısında bulunan Al-Wattia askeri üssünü kontrol altına almak için askeri operasyon düzenliyor. Hafter güçleri ise bölgeyi savunmaya çalışıyor.
Ahmad: Bize yalan söylediler*
Amerikalı gazeteci Lindsey Snell’e konuşan Türkiye destekli ÖSO gruplarında yer alan Zeyn Ahmad, Libya’dan yeni döndüğünü ve bir aydır geri dönmek için uğraştığını anlatıyor. Ahmad, Türkiye tarafından Libya’ya gönderilirken verilen sözlerin tutulmadığını, birçok arkadaşlarının da çatışmalarda hayatını yitirdiğini belirtiyor.
Ahmad, sivillere kötü muamele ve bulundukları alanlardaki diğer ÖSO gruplarıyla çatışma konusunda şöhret yapmış olan Ahrar al-Şarkiya’nın bir üyesi. Türkiye’nin ‘Zeytin Dalı Harekatı’ndan sonra grubuyla birlikte Efrîn’de kalıyordu. Ahrar al-Şarkiye grubu Efrîn’de yağma, cinayet, insan kaçırma ve tecavüz gibi savaş suçlarıyla tanınıyor. Ahrar al-Şarkiya, ayrıca Hevrin Xalef suikastini yapan grup. Olayın ardından videoyu da sosyal medyada paylaşmıştı. Ahmad, Xalef suikastine ilişkin yorum yapmaktan kaçınıyor. “Efrîn’e girdiğimizde grup kötü şeyler yaptı biliyorum. Fakat ben şahsen asla yapmadım. Efrîn’da asla yağmaya karışmadım ama Libya’da yaptım. Hepimiz yaptık” demekle yetiniyor.
Vatandaşlık da yok
Libya’daki paralı askerlere UMH hükümeti tarafından aylık 2-3 bin dolar arasında maaş verileceği söylenmesine rağmen, Ahmad ve diğerleri bu paranın ödenmediğini söylüyor. Ahmad, “Bize aylık 3 bin dolar ödeyeceklerini söylediler. Bu asla olmadı. İlk ay 2 bin dolar aldık, ikinci ay bin 400 dolar alırken, 3’üncü ay herhangi bir ödeme yapılmadı. Bu yüzden yağmaya başladık” diyor.
Zeyn Ahmad, Türkiye’nin verdiği sözlerin yerine getirilmediğini söyüyor. “Eğer Libya’da kalır ve 6 ay savaşırsak bize vatandaşlık vereceklerini söylediler. Bu da yalandı” diyor. Ahmad, sadece Libya’da ölen bir arkadaşının eşinin Efrin’de yaşadığını ve ona 8 bin dolar verildiğini anlatıyor. Libya’ya vardıktan birkaç hafta sonra durumun kötüleştiği söyleyen Ahmad, birçok Suriyelinin çatışmalarda öldüğünü anlatıyor. Ahmad, savaşmayı reddeden Suriyelilerin Libya askerler tarafından dövüldüğünü, bir keresinde 3 defa savaşmayı reddeden bir Suriyelinin Libyalı asker tarafından ayağından vurulduğunu da sözlerine ekliyor. Ahmad, yaklaşık 100 kişiyle Libya’dan Suriye’ye dönmüş. Bunun için de komutanlarına 700 dolar ödediğini söylüyor.
* The İnvestigative Journal’den çevrilmiştir.
ÖSO’da Libya isyanı
Suriye İnsan Hakları Gözlemevi’nin (SOHR) bildirdiğine göre, Türkiye’nin desteğindeki “Sultan Murad” grubundan yaklaşık 700 kişi, Libya’ya gönderilmelerini protesto için gruptan ayrılarak mevzilerini de terk etti. SOHR kaynaklarına göre, son dönemde Türk devletine bağlı grup üyeleri tepki göstermeye başladı. Sultan Murad grubundan ayrılan 700 üyenin Serêkaniyê’den çekildiği de belirtildi. SOHR, geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklama Türkiye’nin Suriyeli cihatçıları Libya’ya göndermeye devam ettiğini kaydetmişti.
Silah ambargosu denetlenecek
Avrupa Birliği (AB), Birleşmiş Milletler’in (BM) Libya’ya silah ambargosunun denetlenmesi için başlattığı “İrini Operasyonu”nun aktif hale geldiğini duyurdu. İtalya’nın başkenti Roma’dan yürütülecek operasyon özellikle Libya’ya yapılacak yasa dışı silah satışının engellenmesi, bu ülkenin açıklarındaki gemileri denetlemesi ve yasa dışı petrol ticareti hakkında veri toplaması bakımından önem taşıyor. AB Komisyonu Sözcüsü Peter Stano operasyona ilişkin ilk etabın tamamlandığını, bu noktadan sonra daha fazla kaynak aktarımı için çalışmalar yürütüleceğini belirtti.