Türkiye’nin İdlib’de yerine getirilmesi zor taahhütlerde bulunduğunu belirten Hamide Yiğit, ortak devriyelerin ‘radikal gruplar’ nedeniyle yapılamadığını hatırlattı ve bu grupların Türkiye için de tehlike olmaya başladığını vurguladı
Uzun süre çatışmaların merkezi olan İdlib’de çok sayıda askerin yaşamını yitirmesinden sonra Rusya ile yapılan anlaşmaya rağmen sorunlar devam ediyor. Bölgede bulunan El Kaide çıkışlı Heyet Tahrir El Şam (HTŞ) ve benzeri gruplar, Türkiye ile Rusya arasında 5 Mart’ta yapılan Moskova anlaşmasını kabul etmeyeceklerini açıkladı. Bu nedenle M4 karayolunda yapılmak istenen ortak devriye 2 defa engellendi.
19 Mart’ta bölgede Türk noktasına yapılan saldırıda da 2 asker yaşamını yitirdi, 1 asker yaralandı. Milli Savunma Bakanlığı, saldırının “Radikal gruplar” tarafından yapıldığını duyurdu.
‘Türkiye için zor olacak’
Bölgeyi yakından takip eden Ortadoğu uzmanı Hamide Yiğit, gelişmeleri ANHA’ya değerlendirdi. Türkiye’nin anlaşmanın gereklerini ve özellikle ek protokole uymak zorunda olduğunu belirten Yiğit, bu durumun zorlayıcı olduğunu şu sözlerle anlattı: “Cihatçı grupların özellikle Türkiye tarafından kontrol edildiği zannedilen ve esas olarak kontrolü o kadar kolay olmayan radikal İslamcı grupların M-4 yolu üzerinde konuşlanmış olmaları Türkiye açısından çok ciddi bir sorun olacaktır.”
HTŞ başta olmak üzere diğer diğer selefi grupların Moskova ek protokolüne uymayacaklarını ilan etmesini hatırlatan Yiğit, esas olarak bu grupların mutabakatın dışında olduğunu belirterek “Türkiye’nin kontrol edemeyeceği bu grupların ek mutabakata uymayacaklarını ilan etmeleri Türkiye’ye nefes aldırır. Çünkü Türkiye tek başına cihatçı grupları M-4 yolu üzerinden kuzeye doğru tahliye etme sorumluluğunu üstlendi. Ancak bu o kadar kolay bir iş değil. Dolayısıyla çatışmalı bir sürecin ilanını bu gruplar dile getirmiş oldu.”
‘Kalkan olmuştu, karşılarına dikildi’
2 askerin yaşamını yitirdiği saldırıyı hatırlatan Yiğit, şöyle devam etti: “Türkiye bu saldırının kimler tarafından gerçekleştiğini ilan etmedi ama bütün kamuoyu Türkiye’nin doğrudan kalkan olduğu cihatçı gruplar bu saldırıyı gerçekleştirdiğini biliyor. Dolayısıyla Türkiye’nin işi daha da zorlaşıyor. Türkiye doğrudan cihatçı gruplara kalkan oluyorken birden bire onların karşısında bir pozisyon almak durumunda ve bu da çok zor. Ne var ki Moskova’da verdiği taahütlerle şimdiki durumu arasında ciddi çelişkiler var. O açıdan şu anda bu çelişkileri çatışmasız bir şekilde aşmak çok olası görünmüyor.”
‘Suriye’nin eli güçlendi’
Yiğit, Moskova ek mutabakatının Suriye yönetiminde çok büyük bir rahatlık sağladığını, elini güçlendirdiğini vurgulayarak, Türkiye’nin bu kadar savaşı derinleştirmesinde ABD’nin birden bire ilgisinin İdlib’e duymasının payı da olduğunu savundu. Yiğit, bu konuda Suriye Özel Temsilcisi James Jeffry’nin Türkiye gelerek burada İdlib konusunda doğrudan desteğini açıklamasının da Türkiye’ye bir güvence ve cesaret verdiğini söyledi ve ekledi:
“Aslında ABD ve NATO müttefiklerine güvenerek savaş çığırtanlarını yükseltti, açıktan cephe savaşını kışkırttı. Fakat o güvence karşılık bulmadı. ABD sadece kışkırttı, ama ardından askeri destek değil sadece siyasi destek vereceğini açıkladı. Çok büyük askeri kayıpları olduktan sonra Türkiye NATO’nun müdahale etmesini istedi. BM’yi de bu konu üzerine acil toplantıya çağırdı. Beri tarafta mülteci kartıyla AB’yi işin içine dahil etmeye çalışsa da olmadı.”
Yiğit, Türkiye’nin AB’ye, mülteci kartı şantajına rağmen İdlib konusunda bir adım attıramadığını belirterek Ankara’nın tamamen yalnızlaştığına dikkat çekti.
HTŞ’nin tasfiyesi zor
Yiğit, Türkiye’nin HTŞ’yi tasfiye etmek zorunda olduğunu, bunun taahhütlerini de verdiğini ama bunun pek mümkün olmadığını şu sözlerle ifade etti: “Türkiye HTŞ’yi tasfiye edemeyecek. Fakat anlaşmalı bir şekilde radikal unsuların öne çıkmasını sağlayarak, bunların tasfiyesine yönelik iş birliğine gidebilir. Radikal unsurların tasfiyesi demek HTŞ cephesinin lider kadrosunun tasfiyesi anlamına gelmiyor, ama intikamcı tugayların tasfiyesine odaklanabilir. Nasıl ki El-Nusra isim değiştirerek HTŞ ismini aldıysa yeni bir isim alarak da kendisini feshettiğini ilan edebilir.”
Türkiye’nin idlib’de işinin tahmin edildiği kadar kolay olmadığını, HTŞ’nin de isim değiştirse dahi radikal grupların yine de kalmaya devam edeceklerinin altını çizen Hamide Yiğit, Türkiye’nin söz konusu radikal grupları karşısına alarak sorunu çözemeyeceğini, dolayısıyla bu grupların türkiye açısından da artık tehlike arz etmeye başlayacakları tespitini yaptı.
İDLİB