Dün Yeni Yaşam’da Eren Keskin’in yazısından söz ettim. Bir başkasının yazısını değerlendirmek bizim yazarlarımızın adetlerinden değildir. Bunun kim bilir kaç türlü sebebi olmalı. Sanırım en başta “birbirimizin yazılarındaki yanlışları madem dile getirmiyoruz, doğrularını da dile getirmeyelim” anlayışı var. Belki de birbirimizin yazdıklarını okumuyor olabiliriz. Eğer bu sonuncu olgu söz konusu “alakasızlıkta” rol oynuyorsa “eyvah” derim. Çünkü “okumama” hali, yalnız okumayanın suçu değil, yazısını köşe komşusuna bile “okutamayan”ın vay haline.
Her neyse. Şu ya da bu sebeple durum böyledir ve bunun sonucu “iç diyalogun” yokluğu ve düşünsel durgunluktur.
O nedenle bugün, bu hali bir nebze ortadan kaldırmak amacıyla gazetemizin bir başka yazarının geçenlerde yayınlanan yazısından söz edeceğim. Gazetemizin emektar çalışanı ve yazarı M. Ender Öndeş yazısında, benim aklımın ucundan bile geçmeyen çok önemli bir hususu dile getirmiş. HDP’nin “özeleştiri” sürecinde onun dile getirdiği konu, “parti örgütlenmesini” fersah fersah aşan önemdedir. O halde ilgili paragrafı okuyalım:
“Nisan 2013’te Viranşehir’de DTK tarafından düzenlenen Mevsimlik Tarım İşçileri Kurultayı’nı hatırlayan var mı şimdi?
Epey önemli bir işti ve ben çok heyecanlanmıştım. Açılış konuşmasını sevgili Aysel Tuğluk yapmıştı hatta. Sonuç bildirgesini okuyorum şimdi; gayet kapsamlı ve sistematik bir bildirge olmuş, kadınlar, çocuklar, hiçbir şey eksik bırakılmamış; profesyonellerin işe el attığı anlaşılıyor.** Sonunda da kararlar var. Özellikle 2 nolu karar önemli. Kararda, Kurdistan’ın göç veren kent merkezlerinde Mevsimlik Tarım İşçileri Dernekleri kurmak, bu dernekleri bir çatı altında toplamak ve nihayetinde “Mevsimlik Tarım İşçileri Sendikasını hedef alan çalışmalar” yürütmekten söz ediliyor.
Neden söz ettiğimizin farkında mıyız?
Dünyanın en büyük sendikasından söz ediyoruz!”
Kurdistan Özgürlük Hareketi’nin Türkiyelileşme hedefiyle ilgili “kadim” tartışmayı sonuçlandıracak en can alıcı zayıflığı aşmanın yolunu hatırlatmış Öndeş. Tartışma “Kürdilikle”, “sınıfsallık” tartışması. Yüzde doksan dokuzunu Kürtlerin oluşturduğu “geçici tarım işçileri” o günden bu yana sendikalaşmış olsaydı, bu tartışma çoktan gündemden çıkardı. Öndeş’in verdiği “rakamla” (dünkü yazımda bu sözcük şeddeli olarak “rakkam” diye yanlış yazılmıştı) bir milyonluk bu “kürdi proletarya örgütü” tüm Türkiye işçi sınıfının sendikal hareketini öyle bir güce dönüştürürdü ki, sınıfın bu en “alt” katmanı, politik bakımdan ise en “bilinçli” katmanı Türkiyelileşmenin öncüsü olarak sınıf mücadelesine en büyük katkıyı yapmış olurdu.
Bu satırları Öndeş’in yazısını okumuş olmam sayesinde yazdığımı söylemeliyim. Eski nesilden bir komünist olarak hem Kürt Özgürlük Hareketi, hem de Türkiye işçi sınıfı hareketi için Türkiyelileşmeye “nereden başlamalı” sorusuna Öndeş’in verdiği cevabın bilincine şu anda varmış olduğumu itiraf etmekten çekinmiyorum.
Henüz lisenin birinci sınıfındayken, sonradan TKP üyesi olduğunu öğrendiğim mahallenin kasabı (ismini unutmuşum) bana bir kitap vermişti: John Steinbeck’in Gazap Üzümleri’ni. Ardından aynı yazarın Bitmeyen Kavga kitabını da okumuştum. 68 kuşağının sosyalizmle tanışmasında bu iki kitap önemli bir yer tutar. Kitaplar 1929 Büyük Buhran yıllarında Kaliforniya’ya meyve bahçelerinde çalışarak göç eden milyonların serüvenini ve çiftlik sahiplerine karşı mücadelesini anlatır.
Çok tuhaf değil mi? Bu kitapları okurken kalbimiz Amerikan mevsimlik işçileriyle atmış, ama Hakkari’den on yıllardan beri kamyonların kasalarında bini aşkın kilometrelerce yolları aşarak Ege’ye, Karadeniz’e, Akdeniz’e fındık, çay ve pamuk toplamak için akan milyonlarca Kürt mevsimlik tarım işçilerinin örgütlenmesi hakkında pek bir şeyler düşünmemişiz.
Öndeş’in bizlere hatırlattığı Viranşehir’deki toplantının açılış konuşmasını yapan Aysel Tuğluk muhtemelen artık bu konuşmayı hafızasının sisleri arasında çoktan unutmuş olmalı. Onun hafızasını zindancı rejim sildi.
Ya bizim hafızalarımız. HDP’li arkadaşların hafızaları…
Eren Keskin ve M.Ender Öndeş’e “ideolojik demans” illetinden bizi sağalttıkları için teşekkür borçluyuz.