Kurul üyeleri, önlerine gelen dosyadaki kişiyle ilgili toplantıların birden çok defa yapılmasını ve böylece aynı dosya sayesinde birden çok defa huzur hakkı adı altında para almak istiyorsa, hem ülke hem de kendisi açısından büyük bir kişisel düşmanlık biriktirdiğinin farkında mı acaba?
Hüseyin Aykol
Cezaevlerinde giderek büyüyen bir sorun var. Uzun yıllar cezaevinde kaldıktan sonra şartlı tahliye günü gelen mahpusların kalan cezalarını şartlı olarak dışarıda geçirmesi cezaevlerinde kurulan ‘İdare ve Gözlem Kurulu’ tarafından -en az üç ay boyunca- engelleniyor. Ağırlıklı olarak hukukla ilgili olmayan kişilerin yer aldığı bu kurulların tahliyeyi çoğu zaman uyduruk gerekçelerle her seferinde en az 3 ay, hatta bir yıl boyunca engellemeleri mahpusların üzerinde büyük bir stres yaratıyor. Uzun yıllar içeride yatmış olan ve yıllarca şartlı tahliye olacağı günü bekleyen mahpusun tahliyesinin hukukla ilgili olmayan bir kurulca engellenmesi, yıllarca unutulmayacak kişisel bir düşmanlığı biriktiriyor.
Konuyla ilgili yönetmeliğin ilgili maddesi şöyle diyor: “Cezaevi İkinci Müdürü başkanlığındaki Sekretarya, İdare ve Gözlem Kurulu’na Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığı ile izleme kuruluna katılan üyelere katıldıkları her bir toplantı günü için memur katsayısının (500) rakamı ile çarpımı sonucu bulunacak miktarda huzur hakkı ödenmesi ile ilgili işlemlerin yapılmasını sağlar.”
Kurul üyeleri, önlerine gelen dosyadaki kişiyle ilgili toplantıların birden çok defa yapılmasını ve böylece aynı dosya sayesinde birden çok defa huzur hakkı adı altında para almak istiyorsa, hem ülke hem de kendisi açısından büyük bir kişisel düşmanlık biriktirdiğinin farkında mı acaba? Biraz daha fazla para kazanayım diye düşünen kurul üyeleri varsa, bu işin sonunu bir kez daha düşünmelerinde fayda var. Bu sorun çok büyüyor çok. Cezaevinde bir gün bile fazla kalmak, çok büyük bir travmadır çünkü…
* * *
Düzce T Tipi Cezaevi’nde bulunan kadim mahpuslardan Resul Baltacı, 12 Haziran 2023 tarihli mektubunda şöyle diyor: “Seçimden sonra ilk mektubumu size yazıyorum. Seçim sonuçlarını değerlendirmeye gerek görmüyorum. Her şey açık ve net ortaya çıktı. Fakat büyük bir değişim arzusu var. Şu an biz burada 8 kişi kaldık. Yeni bir gelişme yok. Bir arkadaş daha yeni tahliye oldu.
7-8 aydır sevk yazıyorum. Hepsine ret geliyor. Üç yıldır ziyaretime gelen yok. Lehime bütün olumlu kararları infaz hakimliği ret ediyor. Anayasa Mahkemesi’ne de dilekçe gönderdim. Ne AYM’den ne de Yargıtay’dan bir yanıt geldi. Adalet Bakanlığı beni hastaneye sevk etti ama hastane doğru dürüst bir muayene yapmadı. Elimdeki kelepçeyi açmadan bir-iki soru sorup geri gönderdiler.
2005 yılı öncesinde müebbet ceza alanlar eski İnfaz Kanunu’na göre yatıp çıkardı. Fakat lehime olan hiçbir yasa bana uygulanmıyor. Birkaç gün önce AKP, CHP ve Yeşil Sol Parti gruplarına mahkeme kararımla emsal kararları gönderdim. Bu durumu şu ana kadar birçok resmi kuruma gönderdim. İyi ve hukuk bilen bir avukatım olsaydı, halen içeride olmazdım. Size bir örneğini gönderiyorum. Belki faydası olur. Bilen bir avukata gösterir misiniz?
Bir yıldır hiçbir disiplin cezam yok. İdari Gözlem Kurulu ‘iyi hal’ vermiyor. Defalarca sevk için yazıyorum; fakat görüşmüyorlar. İnfaz Hakimliği’ne yazdığım her dilekçeye verilen cevapta üç hücre cezamın olduğu söyleniyor. Oysa bu cezalar kaldırıldı. Nitekim 12. Ağır Ceza Mahkemesi’nin kararı, Düzce 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nin kararı bunu belgeliyor.
Benimle birlikte tutuklananlar, bir yıldır dışarıda bulunuyorlar. Ben içeride 31 yılımı doldurdum. Benimle hiç alakası olmayan olaylar için bana hücre cezası verilmişti. Ancak mahkeme kararlarıyla bu disiplin cezaları kaldırıldığı halde, şimdi senin disiplin cezan var, diye beni tahliye etmemekte ısrar ediyorlar. Benim durumumla ilgilenebilecek bir hukukçu çıkar mı acaba?”
* * *
Van Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde bulunan Yusuf Kenan Dinçer, 3 Haziran 2023 tarihli mektubunda şöyle diyor: “Talat Şanlı, Taner Korkmaz, Akil Nergüz, Mecit Şahinkaya, Murat Kaymaz, Yusuf Kenan Dinçer, ağırlaştırılmış müebbet hükümlüsü değil. Tek kişilik hücrede kalma talepleri de yok. Kendileriyle aynı statüde olan tutsaklar burada ve diğer infaz kurumlarının tamamında üç ya da daha fazla kişilik hücre ve koğuşlarda tutuluyor. Onlar ise buraya getirildikleri günden bu yana -78 aydır- tek kişilik hücrelerde tutularak cezalandırılıyor.
Hakkında toplatma kararı olmayan kitaplar yasaklanıyor. Dergi ve yayınlar ise ‘kitap ve giyim eşyası değil’ denilerek bize verilmiyor. Pandemi sonrasında yeniden başlayan haftada 10 saatlik sohbet hakkı, sadece 2.5 saat olarak uygulanıyor. Talebimiz olan haber kanalları Tele 1, Halk TV’yi izleyemiyoruz. 19 Ekim 2022 tarihinden bu ya yana ‘iyi halli olması yetmez’ denilerek denetimli serbestlik hakkı engellenen arkadaşımız Mecit Şahinkaya, halen bırakılmadı. Bırakılması için idare, ‘bağımsıza geçmek için dilekçe verme’ dayatması kararını tekrarlıyor.
Süren keyfiliklere karşı sürekli yaptığımız kapılara vurma eyleminde açılan soruşturmalarda bir ay bazı etkinliklerden alıkoyma cezaları alıyoruz. Sesimiz dergisinin Mart ve Nisan sayıları sakıncalı bulunarak bize verilmedi. İl Kütüphanesi’nden istediğimiz kitapların çoğu getirilmiyor. Hasta tutsakların bazen 1-2 saat beklemek zorunda kaldıkları kampüs içindeki Semt Polikliniği’nin bekleme hücrelerinde oturak bulunmuyor. Evrensel, Yeni Yaşam ve Yeni Asya gazetelerine abone olamıyoruz. Abonelik işlemi yapılan gazeteler ise akşam üzeri geç saatlerde veriliyor. Kantinde satılan ürün çeşitleri az ve pahalı. Tutsaklar hastane ve mahkeme sevklerinde saatsiz ve kemersiz götürülüyor.”
MEKTUBU GELENLER:
——————————–
Resul Baltacı – Düzce T Tipi Cezaevi
Bülent Parmaksız – Sincan 2 nolu F Tipi CİK
Y. Kenan Dinçer – Van Yüksek Güvenlikli CİK