Çok katmanlı düşler içinde, düşün düşsüzlüğe vardığı bir yerlerde. Olmayan bir şey, ama olan bir şeymiş gibi yine de. Muhtaçlığın dürttüğü görünme mahcubiyetsizliği, yalnızca kendi kendini onaylayacak bir kudret belirtisi. Kalp paranın ilk temasta, kendisini bulanın üstünde uyandırdığı anlık tahakkümün negatif parıltısı. Hangi derinlikten çıktığı muamma, gerçek olmadığı da şüphesiz hatta. Ama önemli olan zaten derinliğin ve gerçekliğin kendisi değil, onun algısı. Bu, gerçek dışılığa ve en yüzeye denk düşse de. Taklit edilen dolaşımdan çıkarılmışsa ve taklit eden de taklit edileni kısmen çağrıştırıyorsa sahte olan yeterince sahici, sığ olan gereğince derin, anlamsız olan da fazlasıyla alımlı görünür. Kötü olan her şeydir, ama “iyide” kıymetlendirilmiş; yozdur, ama yüceltilmiştir; köksüzdür, ama tarihsel kılınmıştır; ucuzdur, ama kişilik vehmedilmiştir; bozulmuş zevklerin toplamıdır, ama bütünleyici ilke olarak öne sürülmüştür. Norm, değer, beğeni, ilke, kültür, kişilik bu sahici sahtelikle örtüşür. Politikacısı budur, ermişi, yayılmışı, kararmışı, aydınlanmışı, iç içe geçmiş düş katmanları içinde gerçek dışı gerçeğiyle birbirine bağlanmış yığın alıcısı budur.
Çarpıtılmış ve seri halde çoğaltılmış kopyalar değil, bozulmuş nesneyi tanımlayamayan sınırsız kaba imgeler ve yansımalar dizisi. Normlar yıkılmıştır, normsuzluk normdur. Kıymetsizliğin değerli hali, ağır kayıplarla ölçülür bir görünümdür. Karşılıksız ve aralıksız çoğaltılmış resimler, nesneler, benlikler. Anlamlardan soyutlanmış simgeler karışımı. Ancak belirsiz çağrışımlarla bağ kurulabilen tarih içinde, o da ancak paramparça anların anılarından esinlenmiş esintiler taşıyan, duygusuz ve ölü belirimler. Bozulma ve çözülme değil, başka bir kategoridir. Eylemsizlik, koşulsuzluk. Olmayanın tahakkümü. Yokluğun, hiçliğin hükümranlığı. Şöyle istiflenebilir belki de: Ucuz olan pahallıdır artık, alım gücü olanlarca bölüşülmüştür.
Olmayana yöneldiğinde, olmamışın olmayanda olduğu şey budur. Bir izafi yükümlülük, bir geri dönüşümsüz kalıcı uçuculuk. Yokluğa sunulmanın ve olmayanda belirmenin estetiği, incelmiş izahın izahsızlığı. Olmayan düşüncenin düşünürü, olmayan dilin sesi, olmayan sözün sözcüsü gibi. Yalan başka bir şey, bu başka. Yalın, ama zor kabullenilir yüzeysizlikte bir başka düzey, ölçüsüzlükte bir başka ölçü, katmansızlıkta bir başka katman. Bir imaj, ama objesiz. Çağrışımı şimdi için, ama gerçek karşılığı bir başka zamandan. Olanların, olacak bir şey için birbirine parçalandığı başlangıçlar ve buhranlar çağından. Sondan sonrasına özgü şeyler şimdi olanlar. Yıkılanın dönüştüğü şey değil, kökünden tahrip olmuş olanın büründüğü form, biçimsizliğin biçem uydurulmuş hali. Dün bir yere kadardı, bugün her yere ve hiçbir yere.
Bir yanlış anlama değil, yok oluşun zamana buyruğu. Sahte olanın boyunduruğu altına girmeye gönüllü olan gerçektir, zorunlu hisseden de içtenlik. Olmayan bir yerde, olmayana eşlik edene yürekten gelen istemsiz neşe. Dokusundan parçalanmış zevki, onu anlam köklerinden özgür bırakmış sözcüklerle izah etme çabası anlaşılabilir bir şey. Ne var ki, kötüye sapkınca bağlanmış hazza, kaba içgüdüye yontulmuş heyecana da tekabül etmiyor. Boşluğun kavradığı, yokluğun doğurduğu, hiçliğin hükmettiği şey. Milyonlarca eğrinin, yadsıdığı milyonlarca eğrinin üzerine çizgilerini, biçimsizliğini aktarması gibi. Var olmayışına kıpırdayan şey, sürünüşünü hayat diye hayal meyal anımsayan yanılsama: Şimdiki arınmış motif, negatifinin negatifine azalarak çoğalan kurtarıcı figür budur.
Yapıtı önceleyen malzemedir. Hiçbir şeyden hiçbir şey çıkar. Görünüşüne uygun tarihe aşina biçimler ayanın bulduğu ilk biçim değil, sondan sonraki biçim. İnsan insana dökülürdü önce ve insan insanın doğuşuna tanıklık ederdi. Sonra hayvanları ve tanrıları alçıya döktüğünü hatırladı ve içini boşaltıp kendini o kalıba döktü. Tek mükemmel eylemi, kıvrımlarla canlılık ve hareket kazanmış heykel devinimsizliği. Sonrası sondan sonraki, yani şimdiki hal. Kalp temsiller, kalpsiz görünümler bile değil. İçsiz ve düşsüz varlıksızlık, yani boşluğun boşluğa dökülmesi yalnızca.