HÜSEYİN AYKOL
Van Yüksek Güvenlikli Cezaevi
Van Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde bulunan Talat Şanlı’nın 28 Ekim ve 4 Kasım 2020 tarihli iki mektubu bana ulaşmış bulunuyor. Bulundukları cezaevinde Ekim 2020 ayında uğradıkları hak ihlallerini rapor haline getiren Talat Şanlı -özetle- şöyle diyor:
“Covid-19 salgını başladığından bu yana, yani 8 aydır, bir kez bir bardak çamaşır suyu ve sıvı deterjan dağıtıldı. Temizlik malzemeleri dağıtılmadığı gibi suya da kota getirildi. Günlük 200 litre soğuk su, 20 litre de sıcak su hakkımız var. Revir hakkımız haftada bir güne indirildi. Talat Şanlı’nın diş dolgusu 5 aydır yapılmıyor.
Takip etmek istediğimiz gazete ve dergilerin kurum tarafından satın alınarak temin edilmesi talebi Halk Okulu dergisi için reddedildi. Dahası dışarıdan gönderilen Leman, Yüzsüz ve Bilim ve Teknoloji dergileri de içeri verilmiyor. İzlemek istedikleri kanallardan Tele 1, Halk TV ve Haber Global, yer yok denilerek kabul edilmedi ama onların yerine iki müzik kanalı eklendi.
2007 yılından bu yana uygulanan haftada 10 kişiyle 10 saat sohbet hakkı, son yıllarda 3 ya da 5 saat olarak uygulanıyordu. Ancak Covid -19 pandemisi gerekçe gösterilerek bu hak tam yedi aydır uygulanmıyor. Talat Şanlı, Mecit Şahinkaya, Taner Korkmaz, Murat Kaymaz, Yusuf Kenan Dinçer ve Akil Nergüz ağırlaştırılmış müebbet hapis hükümlüsü olmadıkları halde, -geçici denilerek- tek kişilik hücrelerde tutulmakta. Gönderdiğimiz mektupların postalanması bazen bir ayı buluyor.”
Ermenek M Tipi Cezaevi
Ermenek M Tipi Cezaevi’nde sadece 6 siyasi mahpus bulunuyor. (Elbette hiç bulunmaması daha iyi! Ben sadece zaten kendi memleketlerinde olmayan siyasi mahpusların esasen siyasi mahpusların bulunduğu bir cezaevinde sorunlarını daha kolay çözebileceklerini düşündüğüm için böyle yazdım.) Buradaki mahpuslardan Kadir Bahadır, bu yıl içinde bana bir kez faks metni bir kere de taahhütlü mektup ile ulaşmak istemiş ama mektupları bana gelmemiş. Oysa ben cezaevinden çıktıktan sonra bir yıldır görevimin başındayım. Nitekim bana bu süre içinde yüzlerce mektup geldi ve ben de onların hepsine -ama istisnasız hepsine cevap- yazdım.
Sayın Bahadır, Yeni Yaşam gazetemizde 11 Ekim 2019 günü “Denetimli Serbestlik Genişliyor” başlıklı bir haber yayınladığımız ve bu haberde ‘örgüt üyesi olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek’ten hüküm giyenlerin de denetimli serbestlikten yararlanabildiğini yazmışız. Doğrudur. Dahası örgüt üyesi olduğu iddiasıyla bile hüküm almış olsalar, 6 yıl 3 aylık cezalarda bile denetimli serbestlik uygulanıyor. Sadece cezaevi idaresi söz konusu kişiden “hiçbir örgütlü ilişkim yoktur” dilekçesi alıyor ve açık cezaevine sevk ediyor. Açık cezaevi idareleri -genelde- ilk kurul toplantısında söz konusu kişiyi denetimli serbestlik ile tahliye ediyor.
Afyon T Tipi Cezaevi
Yusuf Birkan, Şubat 2020’da Afyonkarahisar’da yeni açılan 1 nolu T Tipi Cezaevi’ne sürgün edilen mahpuslardan biri. Yeni Yaşam gazetesini okuyamadıkları için gerçek haberlerden mahrum kaldıklarını belirtiyor. Dahası yeni açılan bu cezaevinde mahpusların kitap ihtiyacı bulunuyor. Buraya -benim önceki gün yaptığım gibi- kitap göndermek isteyenler için aşağıda adres veriyorum:
KİTAP İHTİYACI: Yusuf Birkan / 1 nolu T Tipi Cezaevi / B-28 –
AFYONKARAHİSAR
ANONS: Halkların Demokratik Partisi’nin internet sitesinde, “Haydi Mektup Yazalım” başlıklı yere girerseniz; hapiste bulunan HDP’li siyasetçilerin adreslerine ulaşabilirsiniz. Söz konusu bölüm, içerideki değerli siyasetçilere mektup göndermek isteyenler için önemli bir kolaylık olmuş gerçekten.
MEKTUBU GELENLER:
Yusuf Birkan – Afyon 1 nolu T Tipi Cezaevi
Aytunç Altay – Edirne F Tipi Cezaevi
Kadir Bahadır – Ermenek M Tipi Cezaevi
Talat Şanlı – Van Yüksek Güvenlikli CİK
Gebze M Tipi Cezaevi
Gebze M Tipi Cezaevi’nde kalmakta olan 45 siyasi kadın mahpus adına Gül Güzel’e 13 Ekim 2020 günü gönderilen mektupta -özetle- şöyle deniliyor:
“Salgının başlamasından bu yana telefon, açık görüş, kapalı görüş, ortak alan ve avukat görüşü gibi her türlü toplumsal iletişimimiz en aza, yok sınırına getirilmiş durumda. Tüm uygulamalarla korona salgınından çok öte bir toplumsal tecrit hedeflenmektedir. Normal olarak ayda dört kez yapılması gereken görüş Adalet Bakanlığı’nın kararına göre ayda iki kez veya daha az sayıda yapılmaktadır. AYM’nin, aile kapalı görüşlerinin özel ilişkilerinin mahrumiyeti nedeniyle dinlenmemesi gerekliğine dair kararına rağmen, kapalı görüşlerimiz dinlenmeye devam etmektedir.
Tek iletişim kanalımız çoğunlukla telefon görüşmesidir. Zira çoğunluğumuz istemimiz dışında binlerce kilometre uzak cezaevlerine getirilmiş bulunuyoruz. Dolasıyla ailelerimizin görüşe gelme imkânı olması istisnaidir. Bu durumda tüm ihtiyaçlarımızı ve taleplerimizi telefon üzerinden iletmekteyiz. Ancak ailemize hukuksal haklarımız temelinde talepte bulunduğumuzda, şikayetlerimizi ilettiğimizde, bizim adımıza uluslararası kurumlara başvurmalarını belirtiğimizde telefonlarımız kesilmektedir.
İdare günde iki kez sayım almaktadır. Yine Eylül sonunda idare koğuş aramasına girdi. Ancak ortak alanda arkadaşlarımızla görüşmemize izin verilmiyor. Oysa infaz memurları, gardiyanlar dışarıya gidip gelirken yani asıl risk taşıyıcısı onlarken, onlarla görüşüyoruz. Fakat bizim gibi yalıtılmış durumda olan arkadaşlarımızla görüşememekteyiz. Aynı dosyada olduğumuz, onlarca yıldır yan yana yaşadığımız arkadaşlarımız tahliye olurken, vedalaşmamıza izin verilmemektedir. Gardiyanlar, ‘Yasaktır konuşmayın!’ diye bize bağırmaktadır. Son olarak, cezaevinde diğer tüm tutuklu-hükümlülerin ihtiyaçlarına göre oda değiştirmelerine izin verilirken, bizim değiştirmemize izin verilmemektedir. Yıllarca birkaç kişinin yüzünü görmeye mahkûm edilmekteyiz. Dünyanın neresinde bulunursa bulunsun, kendine insanım, demokratım diyen herkesin bu gerçekliğe duyarlı olması gerekir. Çiğnenen demokratik haklar, eksilen insanlığımızdır.”