Nazizm vahşetinin unutulmaması gereken bir yönü de bu iktidar yapısının kuruluşundan yıkılışına dek geçen sürede, ana kademede söz sahibi olan çekirdek kadronun kendi aralarındaki iktidar kavgalarıdır. Bu öyle bir didişme, çekişme ve kavgadır ki neredeyse her kırım pratiği sıradanlaşır. Dünya yansa onların kendi hırslarından önemli değildir. Bunların en tipik özelliği de şüphesiz dalkavuk olmaları…
Dietrich Eckart, Martin Bormann, Herman Goering, Reinhard Heidrich, Rudolf Hess, Joseph Goebbels, Albert Speer ve Heinrich Himmler gibi isimler, Hitler’in psikopatolojisi ile birleşip, hem onu hem kendilerini hem de bir çağı şekillendirdiler.
Her şey 1. Dünya Savaşı’nın yarattığı yıkım ve krizin verdiği uygun şartlar içinde hayat buldu. Yoksa Eckart, Hitler’i keşfetmeyecek, bir lider olduğuna ikna etmeyecekti. Bakıldığında ilk başta Goering, kahramanlıktan sefalete düşmüş bir pilot, varla yok arası biri. Himmler, asker olma hevesi taşıyan ama başarısız bir portre. Goebbels, kendi dünyasında ve bir yandan da yazar olmaya çalışan, sakat ayağından ötürü de kompleks yaşayan bir genç. Hess, siyasal tecrübesi yalakalığı aşamayan biri. Heidrich, dünyası başka ve genç biri iken kendini ajan olarak buluyor ve yükselişe geçiyor. Mimar Speer ve inşaatçı Bormann denkleme çok sonradan dahil olan ve artık geri dönülmez iktidar kavgalarında kendini bulan iki şahıs…
1920’lerde daha ilk oluşum aşamasında iken partileri, Hitler sadece propagandacıdır. Kurulan partinin başkanı değildir. Nazi partisi o yıllarda diğer oluşumlarla birleşme kararı alınca Hitler bu durumu “parti programının kirlenmesi” olarak ifade eder ve resti çekerek ‘istifa’ eder. Bu blöfü ona parti başkanı olarak geri dönmeyi sağlar. Zaten bilinçli bir hamledir, parti içindeki gücünü artırmak için istifa eder. Başa gelince de ilk iş, var olmasında en önemli paya sahip olan isim olan ve hatta Hitler’e mesih olduğunu söyleyen, buna ikna eden dostu, akıl hocası Eckart’ı saf dışı bırakmak olur.
İşte Hitler’in ekibi bundan sonra toplanmaya başlıyor. İlk etapta etrafında çok kişi yoktur, Goering, Röhm ve en yakını Hess vardır. Ülkede yüksek enflasyon, ekonomik kriz vardır. Servetler bir gecede biter, Weimar hükümeti ne yapacağını bilmez haldedir. Yabancı ülkeler Almanya’dan bölgeler alırlar, yerleşirler… Orta sınıf iflas etmiştir. Nazi ekibi, bu durumu her şeyden önce bir aşağılanma olarak okur ve sürece müdahale etmeleri gerektiğine inanır, bundan ötürü de Mussolini’yi örnek alarak darbe planı yaparlar. Darbe başarısız olur, Hitler yaralı olarak cezaevine düşer. Bu cezaevi süreci Hitler açısından ilginç ve öğreticidir. Totaliter bir yapı olmanın ilk kıvılcımları burada atılır. Cezaevinde iken Nazilerden bir kez daha istifa eder! Hitler artık darbe ile değil, siyaset olarak yönetimi ele geçirmek gerektiğine inanmaktadır. Tüm adım ve adamlarını bu mantaliteye göre seçecektir. Önce iktidar sonra devrim der! Himmler ve Goebbels bu dönemin başlıca ürünleridir ve ilk ciddi çekişme de bu iki isim arasında başlar. Göze girmek için her şeyi yaparlar.
1928 seçimleri öncesi yoğun bir toplum çalışması yapılır. Fakat bu yıllarda Almanya’nın durumu iyidir. Milliyetçi dalga haliyle pek etkilemez, ilgi çekmez. Çok çalışarak girdikleri bu ilk seçim büyük hüsran yaratır çünkü bir önceki seçimden de düşük oy almışlardır, neredeyse 100 bin kadar. Burada şunu anlarlar! Kriz olmadan biz yükselmeyiz… Fırsat ayağa gelir!1929 Amerika Büyük Bunalımı her şeyi yerle bir eder ve Hitler ile ekibi, iki kat daha çok çalışmaya karar verirler, bu krizi kendi argümanları ile şekillendirerek büyük bir başarı elde ederler. 1930’da erken seçim olur ve önceki seçimden 6 kat daha fazla oy alırlar, 12 olan vekil sayıları 107’ye çıkar. Heydrich istihbaratın başına atanır, Goering İçişleri Bakanı olur. Gestapo kurulur. Himmler askeri konulardan sorumludur ve ona eski sıkı tabanca Röhm rakip olur, çok geçmeden ona kumpas kurularak saf dışı edilir, Himmler biraz daha güçlenir.
Naziler yükselirken, kritik isimlerin de hepsi kendine göre program yapmaktadır. Hem etrafta kalınacak hem de kişisel ağ geliştirilecek, hepsinin ortak noktası bu! Zaten çatışmalar da bundan ötürü çıkıyor genelde…
1933’te iktidara gelindiğinde artık ‘führer’ vardır ve bakanlıklar için kıyasıya mücadele! Propaganda bakanı olan Goebbels göze daha çok girmek için savaşı kızıştırır, çünkü yepyeni krizler lazımdır. Yahudilerden kurtulma fikrinin pratik adımları atılır. Boykot başlar… Bu karar ile Goering ve Gobbels çekişmesi arka planda başlar, çünkü Goering bu kadar ileri gitmeye yanaşmıyordur. Goebbels radyo istasyonları için de Goering engelini aşamaz çünkü bu zat Prusya gibi bir yerin başındadır. Hitler üzerinden hamle yaparak bunu da kazanır Goebbels!
Çok sinirlenen Goering kontrolündeki Gestapo ile Goebbels’i yakın takibe alır. Telefon dinlemeleri yapar ve özel ilişkilerini deşifre eder, karısını aldattığını kanıtlar. Bunu ilk Hitler öğrenecektir doğal olarak, gereken de yapılacaktır! Goebbels gözden düşer… Himmler bunu fırsata çevirir ve savaş kontrolünü kendisi ele almak ister…Goebbels korkunç hamleler ile atlatır bu durumu, bu hamleler kristal gece gibi durumlardır! Yahudilere yönelik savaşı derinleştirir… onları insandışılaştırmaya ant içmiştir!
Hitler’e saray yaparak gözüne giren ve çok geçmeden sarayın baş yaveri olarak maliye işlerine bakmaya kadar yükselen Bormann, artık herkes için ciddi rakiptir. Mimar Albert Speer’e şans güler ve birden Hitler ile saatle geçirmeye başlar! Çünkü Hitler mimariye düşkündür ve yapı-inşaat konularında fikirleri vardır! Speer ile çok iyi anlaşırlar, Speer hiçbir fikrini ret etmez ve kısa sürede başarılı işler çıkarır. Ego savaşları başlar… Çünkü Hitler’e yakın olmak, onun desteğini sürekli tazelemek, ona sadakatlerini sürekli göstermek zorundadırlar.
Speer çöküşe yakın zamanlarda silah üretimi ve savaş ekonomisinin başına atanır. Goebbels çatışmaya girmek yerine onun alanından daha çok faydalanmak için işbirliğine girer ve ‘topyekûn savaş’ kararı alırlar. Halk da artık savaşın parçasıdır.
1940 sonrası, savaş derinleştikçe güç ilişkileri de iyice zehirlenir. Herkesin farklı ajandası vardır. Birbirlerinin ayağını düşürmek, itibarını zedelemek, karakter suikastleri yapmak için kendi alanlarının tüm gücünü kullanırlar. Savaş ekonomisi ve silah üretiminde daha çok insan gücü ve para gerektiğinden, Bormann engel çıkarmaya başlar; Himmler, askeri gücün başı olarak daha çok insana ihtiyaç duyar, farikada çalışacak birilerine değil; Bormann ile hemen ittifak kurar. Georing, Goebbels ile yanaşır, Goebbels satmakta gecikmez vs. Speer bu kaosta daha da yükselir ve silah ile üretim bakanlığına getirilir. Himmler ona kumpas kurar, o süreçte Hitler’e yapılan suikastı bir şekilde Speer ile ilişkilendirir. Speer psikolojik olarak biter! Toparlanması ölene kadar gerçekleşmez.
Bu çekişmeler son dakikaya kadar da devam etti. Öyle ki her şeyin bitmesine dakikalar kala, yer altı sığınağında Hitler’in doğum günü için son bir defa yan yana geldiklerinde bile hepsinin planı farklıdır. Himmler öldürdüğü onca Yahudi’nin sorumluluğun onda olmadığını kanıtlama derdinde ve İngilizlerle anlaşma peşinde, Goering morfin bağımlısı olarak kendini aklama yollarını bulmaya çalışıyor, vekalet için Hitlerden izin ister ve mektup yollar, Bormann mektubu ilk okuyandır, Hitler’e vermeden parçalar ve Goering’in planından bahseder, tutuklama emrini çıkartır, Speer Hitler’i nasıl ortadan kaldırırım noktasına gelmiştir, Borman ve Goebbels ise hala Hitler’e yakın durma derdindedir! Sona gelindiğinde ise fareler gibi hepsi kaçar, satarlar her şeyi! Başta Hitler olmak üzere, her şeyi satarlar! İhanet ederler… Ederler çünkü başından beri gerçeklik budur!
Sadakat illüzyonu parçalanmıştır. Hitler gidince yani merkez dağılınca hepsi de biter!
Kafalarındaki planlara ulaşamayınca son anda ya siyanür içtiler ya da kafalarına sıktılar.
Bunu yaptıklarında ise arkalarında koca bir insanlık trajedisi bıraktılar, el birliği ile.
Burada bahsettiğim şey çevresi kötü Hitler iyi değil. Tam tersine, merkez kendisi! İşte bu merkezin de yol açtığı koca bir dünya vardı.
Bunları hatırlama sebebim ülkede yaşanan son istifa süreci ve birkaç gün önce Erdoğan fotolu hastag kampanyası, bu kampanyada sağlık bakanının gece üçte twit atması ve altında gelen tepkiler! Böylesi katı bir güç zehirlenmesi yaşayan, totaliter bir zırha bürünen iktidar yapılarında merkez ve çevrenin ilişkisi, çevrenin akıl almaz işleri tarihsel bir moment olarak genelde şaşmazdır, aynıdır. Yukarıdaki tablonun sarayda da yaşandığını sanırım tüm ülke biliyor artık! Bunlar her yerde yazılıp çiziliyor artık… Merkeze yakın isimler kimi destekliyor, nereye bağlı hangi dengeden geliyor vs. açık biliniyor! İşte bunların hepimize sonuçları oluyor, daha da olacak… Merkez ve çevrenin birlikte bizlere yaptıklarını, ettiklerini ve çizdikleri ‘beraberlik’ salvolarını görüyoruz. Propaganda bunun için var, peki gerçekte olanlar? Bunları kim bilir ne zaman tam öğreneceğiz.
Eğer Hitler döneminin bu farklı yüzünü görmek ve bugünü daha iyi anlamak istiyorsanız, çok başarılı bir iş olan “Hitler’s circle of evil” (Hitler’in kötülük çemberi) adlı muhteşem on bölümlük belgeseli ağzı açık izleyebilirsiniz. Eminim izlerken de sürekli aklınızda bugünler dolanacak…